Bölüm 15- Yer Altı Sığınak

218 83 9
                                    



Karşımda gördüğüm ikili ile şoka uğradım.

“Bunlar benim kafede gördüğüm iki adamdı ne yani beni takip mi etmişler? Esas soru bunlar kim? “ diye zihnimde tedirgin bir şekilde düşündüğüm sırada sarı saçlı adam “bizi takip et “dedi ve sağ taraftaki parkın çıkışına doğru hareket etmeye başladılar.

Ben onlardan kaça bilirdim ama içimdeki o merak duygusu her zamanki gibi beynimi ele geçirdi ve onların arkasınca hareket etmeye zorladı.

Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından insanların az olduğu bir sokağa geldik bir kaç dakika yürüdükten sonra sağ taraftaki bir ara sokağa sapan ikilinin arkasınca meraklı bir şekilde hareket ediyordum.

Birkaç metre sonra ikili durup  arkalarını dönerek bana bakmaya başladılar. Sarı saçlı olan adam bana bakarak “ Sen mi  Tiranusun hastanesi yıktın “dedi.

Bunlardan kaçabileceğimi düşündüğüm için o yüzden  doğruyu söylemeyi karara aldım ve” Evet ben yok ettim oraya bir sorun mu vardı yoksa? “dedim.

Siyah saçlı adam” senin gücün ne? “dedi.

Ben de “benim  gücüm doğayı kontrol etmektir” dedim.

siyah saçlı adam” Peki senin orada ne işin vardı o bina içeriden ağaçlarda yok edilmiş. Yoksa sen bir casus musun? “dedi ve İkisi de ellerini aşağıya doğru  pençe şeklinde tuttuktan sonra  ellerinden küçük elektrik parçaları  çıkartarak  beni korkutmaya çalışıyorlardı eğer casus  olduğumu söylersem beni öldüreceklerdi tabii kendi düşüncelerin de beni öldürmek  öyle kolay kolay her yiğidin harcı değildi.

“Hayır ben casus değilim ben sadece oraya New York'ta bir arkadaşımla birlikte  pusuya düşürülerek getirilmiş  bir deneyin parçasıydım orada bana iğne yaptılar ve benim güçlerimi aktif hale getirdiler yani sınırlarını zorladılar ”dedim.

Şimdi ise soru sorma sırası bendeydi” peki ya siz kimsiniz neden beni takip ediyorsunuz? Esas soru nasıl anladınız  benim özel güçlerim olduğunu? Bunları  cevaplamazsanız ben buradan gideceğim ve bana hiçbir güç engel olamayacak Son sözlerimi kendimden emin bir şekilde söylemiştim.

siyah saçlı adam “benim ismim Stan arkadaşımın ise ismi Coni” dedi ve sanki kafasında şimdi ne söyleyeceklerini tartar gibi düşünceli bir hal alarak bir kaç saniye düşündükten sonra “biz buraya Gold Army olan özel güçlerin toplandığı gizli bir yerden geliyoruz ”dedi.

“peki ya sizin amacınız ne? “diye meraklı bir şekilde sorduktan sonra Coni “bizim amacımız Tiranus teşkilatını yok etmektir, onlar sadece bizim farklı olduğumuz için bizi nasıl yok etmek istiyorlarsa bizde onları öyle yok edeceğiz ”dedi gururlu bir şekilde.

“peki ya benden ne istiyorsunuz? “dedim benden bir şey istemeseler buraya kadar takip ettirmezlerdi.

Stan “bize yardım etmeni bu ülkede özel güçler için tehlikeli sadece iki yer var, biri senin yıktığın hastane diğeri ise askeri bir yer ”dedi. Konuşurken yüzünde heyecan vardı Tiranusun askeri yerlerinden birini bile yok etmek isteği tüm yüzünden okunuyordu.

“peki ya yardım etmezsem? “dedim meraklı bir şekilde, yardım etmezsem ne olacağını bilmek istiyordum.

Sorumdan sonra Stan kafasını aşağı eğerek “yardım etmek istemezsen hiç bir şey olmayacak buradan elini kolunu sallayarak gideceksin ama her zaman saklanacaksın tüm dünyada bize yardım edersen burada özel güçlüler için güvenli ve huzurlu bir bölge kurulacak bizim gibiler artık saklanmayacak, tek gözü açık uyumayacak, biz bunları yaptığımızda eyer sen yardım etmezsen o zaman burası senin için yasaklanacak, sen kaçarken biz burada mutlu bir şekilde yürüyeceğiz ”dedi.

“Mantıklıydı aslında bizim gibiler için güvenli bir yer akıl almaz bir şeydi, huzur içinde ailen ile yaşamak güzel fikirdi, belki bana şimdi hiç kimse bir şey yapamaz diye düşünüyor ola bilirim ama gelecekte de yapamayacakları anlamına gelmez, saklanmam ve güvende olmam için yardım etmek zorundayım” diye içimden düşündükten sonra “tamam yardım edeceğim, peki siz kaç kişisiniz? “dedim meraklı bir şekilde askeri bir bölgeye sadece üç kişi ile saldırmak delilikti, en az kırk, elli kişi olmamız şarttı.

Coni “oraya vardığımız zaman öğrenirsin  “dedi.

“peki “dedim ben sadece. Stanin konuşmayı seven sıcak kanlı, Coninin soğuk ve sert olduğunu bir kaç dakikada anlamıştım.
Stan sokağın başına ve sonuna kısa bir bakış atarak bu tarafa gelen birinin veya bizi izleyen birilerinin olup olmadığına baktıktan sonra cebinden beyaz bir kart çıkartarak  yerdeki kanalizasyon kapağına taraf eğildikten sonra kartı kanalizasyon kapağının üzerinden bir kere geçirdi ve kanalizasyon kapağından ‘klik’ diye bir ses geldikten sonra kapak yavaş bir şekilde yukarıya doğru havalanmaya başladı.

İki metre havaya kalktıktan sonra kapak, ilk önce Stan merdivenlerle aşağıya inmeye başladı. Merdivenlerden inerken “hadi sende in aşağıya” dedi.

Stanin sözünden sonra merdivenlerle aşağıya inmeye başladım.

Yolun yarısına geldikten sonra etrafın yavaş yavaş kararması ve yukarıdan aşağıya inen ayak sesleri ile Coninde aşağıya indiğini anladım.

Aşağıya vardıktan sonra Stan sağ taraftaki duvarda bir şey arıyormuş gibi sağ elini gezdirdikten sonra ‘çık’ diye bir ses geldi ve etraf loş bir şekilde aydınlandı.

Etraf loş bir şekilde aydınlandıktan sonra sağ ve sol tarafa uzanan koridor vardı.

Stan sağ taraftaki yolla hareket etmeye başladı.

Stanin hareket etmesiyle Conide onun arkasınca hareket etmeye başladı.

Bende onların arkasınca takılarak nereye gittiğimizi bilmez bir halde hareket etmeye başladık.

Koridorda hareket ettikçe bir kaç tane yerde elindeki küçük ekmekleri kemiren fareler vardı.

On dakikalık bir yürüyüşün sonunda karşımızda on metrelik bir alanı dairesel bir şekilde kaplayan üzeri yeşil su ile kaplı olan  dibi görülmeden bile rahatlıkla beş, on metre olduğu anlaşılan gölet gibi bir yerin karşısında durmuştuk.

Coni gölettin etrafında yarım daire şekilde hareket ettikten sonra elini duvardaki boşluğa soktu ve düdük benzeri bir şeyi oradan çıkardıktan sonra üzerindeki tozları bir kaç kere üflemekle temizledikten sonra düdüğü iki dudağının arasına götürdü ve üflemeye başladı. Garip bir şey vardı düdükten nedensizce ses çıkmıyordu.

Bir kaç saniye sonra gölettin orta kısmından bir kaç tane baloncuk çıkmaya başladı daha sonra baloncukların artmaya başladı. En sonunda gölettin ortasından iki metre uzunluğunda kalın bir zırh tabakası olan bakıldığı gibi anlaşılan sarı gözlü bir tane timsah çıktı ve kuyruğunu sağ ve sol tarafa hareket ettirerek biz tarafa gelmeye başladı.

Ben Tedirginlikle bu timsahın burada ne işi olduğunu ve bizim üzerimize ne için geldiğini düşündüğüm vakitte Stan ve Coniye gözüm kaydı gayet rahattılar sanki bu hayvanı tanıyorlar gibiydiler.

Timsah biz taraftaki kıyıya yaklaştıktan sonra kafasını hafif yukarı kaldırdı ve “merhaba Stan “dedikten sonra bana bakarak “bu kim? “dedi tıslayan bir şekilde.

Timsahın konuşması ile kafam yandı resmen, timsah hayvandı ve hayvanlar konuşmazdı ama bu timsah konuşuyordu acaba hayvan olmama imkanı varmıydı.

Stan “merhabalar  nasılsın? Bu kız bize yardım ede bilecek bir güçte olan kişi ismi, ismi.. “bana bakarak “ismini sormayı unuttum, ismin neydi? “dedi. “Ceyn “dedim sadece, artık bu timsahın bir şekil değiştiren  insan olduğunu anlamıştım yoksa başka bir açıklaması olamazdı.

Stan ismimi duyduktan sonra    timsaha bakarak “Ceyn ismi Ceyn, hadi kapıyı aç sen “dedikten sonra timsah suyun altına girerek gözden kayboldu.

Bir kaç saniye sonra Coninin arkasındaki duvar yavaş yavaş ikiye ayrılmaya başladı.

Duvar ikiye ayrılmağa başladığında Stan duvara doğru hareket etmeye başlamıştı bende onun arkasınca.

Coninin yanına vardıktan sonra Stan ve Coni önde ben arkada olacak bir şekilde açılan duvarın içine doğru hareket etmeye başladık..


Yeni Dünya Düzeni Where stories live. Discover now