2.9

3.7K 169 1
                                    

"Sen...hangi yüzle geliyorsun buraya?! Hangi yüzle?"

"Lina...biliyorum çok büyük bir hata yaptım ama izin ver düzelteyim hatamı."

Bana yaklaştığında 2 adım geri gittim. Gözlerimden yaşlar dökülürken kendime lanet ettim ve sinirli sinirli güldüm. Yaşadığım bu berbat şey de neydi? Bir kabusta olmayı ve birazdan uyanmayı diledim. Fakat kabus olmadığını bildiğimden karşımdaki yabancının gözlerine baktım ve "Bazı hataları düzeltemezsin, sakın ama sakın bir daha bana gelme! Sakın!"

2 saat önce...

Odamdan çıkmadan bütün akşamımı Gizemli ile konuşarak geçirdiğim berbat bir yılbaşı gecesinden sonra 2 Ocak'ta okula giderken soğuktan titreyerek ve bulutların arasından gözüken güneşe "Yalancı." diyerek yürümüştüm

Okul çıkışına az kalmışken teneffüste bana Gizemli'nin attığı mesajı görmüştüm ve moralim bozulmuştu. Mesajda anne ve babasının boşanacağını yazmıştı. İyi mi kötü mü hissettiğine karar veremiyordu ve ona anlamlı hiçbir şey söyleyememiştim. Mesajlaşmadan sonra kızlar başıma gelip "Kantine gidelim." dediler. O sırada sıramda duran kolumdaki bilekliği fark eden Sevda "Yeni mi aldın bunu?" dedi ve bileğimi gösterdi. Bilekliğe baktım. Okul sweatinin kolları uzun olduğu için bileklik genelde gözükmezdi. Şimdi fark etmelerinin sebebi derste çok daraldığım için sweatimin kollarını biraz kısaltmamdan kaynaklı olmalıydı.

"Gizemli verdi." dedim. Sevda ve Alisa her zamanki gibi aynı anda "Ne?!" diye bağırdıklarında artık bu tepkiye alışmış olan sınıf arkadaşlarım bizden tarafa bakmaya gerek bile duymadı.

İkisine de bakıp kıkırdadım ve bilekliğin hikayesini Gizemli'nin başka birinin çocuğu olduğunu söylemeden anlattım. Çünkü bu annesinin şu anda evli olduğu adamın bile bilmediği bir şeydi.

Hikayeyi anlatmayı bitirdiğimde kızlar şok içinde kalmıştı. İkisinin de yüzündeki ifade çok komikti. Bu yüzden onlara bakarken birden kahkaha atmaya başladım. Yüzlerindeki şaşkın ifade nihayet kaybolunca Sevda "Bu benim için evlenme teklifidir. Gidip elbise almalıyım kendime." dedi ve kıkırdadı. Gözlerimi devirip Alisa'ya baktım. Alisa Sevda'nın kıkırdamasını garipçe izliyordu ve her zamanki gibi sessizliğini korumuştu.

O teneffüs Sevda bol bol evlilik göndermesi yaptı ve ben de bol bol göz devirdim. Sevda'nın bu evlilik konusunu irdelemesi bana Gizemli'yi hatırlatıyordu.

Eve gittiğimde kapıyı her zamanki gibi kendi anahtarımla açtım ve içeri girdim. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde salonun ortasında korkuluk gibi dikilen annemi gördüm ve kaşlarım çatıldı. Bana bir şeyler söyleyecek gibi bakıyordu. Yüzü düşünceli ve aynı zamanda hüzünlüydü. İşe gitmemiş miydi o?

"Anne, işten erken mi çıktın?" dedim montumu çıkarırken. Montumu askıya asıp tekrar anneme döndüğümde annem ağzındaki baklayı nihayet çıkarttı. "Bilmen gereken bir şey var..."

Derin bir nefes alıp devam etti. "Abinle bu konuyu az önce konuştum, evden sinirle çıktı. Seninle konuşmadan önce sakin olmanı istiyorum."

Söyledikleri daha da gerilmemi sağlarken yüzüne beklentiyle baktım. Ne söyleyecekti de bu kadar streslenmişti ve abimi o kadar sinirlendirmişti?

"Baban, biliyorsun 3 yıl önce evden gitti. Bizi terk ettiğini sanıyordunuz. Hep öyle sandınız fakat gerçek daha farklı." Söyledikleri kalbimin göğüs kafesimin içinde büzüşmesini sağlarken karnımda hafif bir sızlama oluştu. "Baban yaptığı iş gereği düşmanlara sahipti. Evi terk etti çünkü düşmanlarının hedefi olmamızı istemiyordu. Birkaç ay önce bana tekrar ulaştı ve işlerinin düzeldiğini fakat artık birlikte olamayacağımızı, bana bir boşanma davası açacağını söyledi." Annemin gözünden bir damla yaş düştüğünde dolan gözlerim görüşümü bulanıklaştırdı. Annem neler diyordu böyle? Bunca zaman bize yalan mı söylemişti? Bu nasıl olabilirdi?! Gerginlikle titremeye başladım.

"Başka bir kadınla tanışmış, o kadın işlerinin düzelmesinde ona yardımcı olmuş. Evleneceklermiş. Bana bu ev onun olsa da her zaman burada kalabileceğimizi, bu evin bizim de evimiz olduğunu söyledi. Senin eğitim masraflarını karşılayacağını, aynı zamanda seninle görüşmek istediğini de söyledi."

Gözlerimden yaşlar boşalmaya başladığında dudaklarım titredi. Öğrendiklerim...çok ağırdı. Anneme baktım ve "Bizi önceden terk etmemiş olmasa da fark etmez ki bunu bize söylememe sebebiniz neydi, bunu merak ediyorum. O bizi şimdi terk ediyor anne! 3 yıl önce yaptığını sandığımız şeyi şimdi yapıyor!"

Annem üzgün bir şekilde bana baktı ve "Söylemememizi isteyen kişi babanızdı. Sizin onu bizi terk eden bir adam olarak bilmeniz onu özlememenizi sağlayacaktı ona göre."

Güldüm. "Umrumda değil, görüşmeyeceğim. Para falan da istemiyorum!" Annen çekinircesine bana baktı ve "Buraya gelmek üzere..." dedi. Anneme şok içinde bakıp kahkaha attım. Bir yandan da ağlıyordum. "Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?!"

Salonda dört dönmeye başladığımda zihnimdeki sesleri susturmaya çalışıyordum. Ama susmuyorlardı. Hem ağlıyordum hem de gülüyordum. Öyle berbat hissediyordum ki...

Kafamda dönüp duran sesleri bölen şey çalan zil oldu. Öfkeyle kapıya baktım, buna hazır değildim! İstemiyordum, kaybettiğim şeyi geri istemiyordum!

Annem yanımdan geçip kapıyı açtığında kapıya sırtımı döndüm. Yüzleşmek istemiyordum, o anda istediğim tek şey yalnız kalmaktı...Yıllarca kendimi babasının bile terk ettiği kız olmaya alıştırmıştım. Şimdi bana bildiğim her şeyin yalan olduğunu söylüyorlardı!

Yakınında hissettiğim bir nefes alışverişi gözlerimdeki yaşların tekrar yanaklarıma doğru inmesini sağladı. "Kızım..." dedi arkamdan bir ses. Bu sözü duyduğum anda ani bir öfkeyle arkamı döndüm ve karşımda duran bir zamanlar babam olan fakat şimdi bana yabancı olan adama baktım. Onu son gördüğüm zamandan bu zamana ağaran saçlarına ve yüzündeki pişmanlığa baktım. Bana nasıl "Kızım." diyebilirdi?! Ani bir öfkeyle sözcükler ağzımdan dökülmeye başladı.

"Sen...hangi yüzle geliyorsun buraya?! Hangi yüzle?"

"Lina...biliyorum çok büyük bir hata yaptım ama izin ver düzelteyim hatamı..."

Bana yaklaştığında 2 adım geri gittim. Gözlerimden yaşlar dökülürken kendime lanet ettim ve sinirli sinirli güldüm. Yaşadığım bu berbat şey de neydi? Bir kabusta olmayı ve birazdan uyanmayı diledim. Fakat kabus olmadığını bildiğimden karşımdaki yabancının gözlerine baktım ve "Bazı hataları düzeltemezsin, sakın ama sakın bir daha bana gelme! Sakın!"

Güven Bana ~yarı texting~Where stories live. Discover now