🌸 serçe parmak sözü? serçe parmak sözü.

136 9 3
                                    

 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  •namkook•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

  •namkook•


  Küçük çocukların sevgileri saf olur. Karşılık beklemezler büyük insanlar gibi. Düşünmezler kötü sonları, yalnızca severler birilerini.

  Ayrılık, uzak bir kelimedir çocuklara. Hiçbir sabaha kaybetme korkusuyla uyanmazlar. Anne ve babaları muhtemelen yan odada uyuyordur. Arkadaşları sokakta onları bekliyordur.

  Gece düşünceleri yoktur akıllarında. Yatağın altındaki canavarlar korkutsa da arada, ya da gök gürültüleri, kim oldukları hakkında pek düşünmezler. Ay sonunu nasıl getirecekleriyse... pek umurlarında değildir.

  Tüm bunlar olması gerekenlerdir aslında, hiçbiri için şükretmek gerekli değildir. Fakat bazı çocuklar yalnız doğarlar. Bir anne rahminden ayrılmaz bazıları, doğarlar yalnızca. Hayatın tam ortasına, telaşın ve acımasızlığın göbeğine düşüverirler.

   Her sabah aynıydı Namjoon için. 12  yaşındaki bir çocuğa göre çok akıllıydı fakat o da yalnız doğanlardandı. Yetimhane macerası yurt müdürünü şikayet edene kadar sürmüştü. Gwangju'daki bir ıslah evinde açmıştı gözünü olaydan bir hafta sonra.

   Kurallar katıydı burada. Işıklar saat 9'da kapanırdı her zaman, akşam yemeği saat 5'teydi ve kaçırırsan aç kalırdın. Yemekhanede konuşmak yasaktı, odan dışındaki odalara gitmek yasaktı. Çarşamba günleri dışında bahçeye çıkmak yasaktı. İstenilenler dışında kitap okuyanlar cezalandırıldı.

   Kitaplarını saklı saklı okurdu Namjoon. Göze batmamaya çalışırdı çoğu zaman. Kurallara uyar, görevlilere yardım ederdi. Eğer burada yaşamak zorundaysa, bunu yapmalıydı.

   Bir sabah müdürün odasını toplamaya yardım ederken bir şeyler duymuştu hizmetlilerden. Yeni gelecek bir çocuktan bahsediyorlardı. Yerleştiği yetimhanede bir hizmetlinin gözünü çıkaran 9 yaşındaki bir çocuktan.

   "Ağlama, Jungkook. Döneceğim."

   İki gün sonra odalarına yanık tenli, cılız bir çocuk geldi. Hizmetliler küçük çocuğu rüzgarda bir yaprakmışcasına içeriye savurdular.

   Ertesi gün müdür çağırmıştı Namjoon'u odasına "Bu çocuğu adam etsen iyi edersin Namjoon!" Yanındaki çocuğa baktı Namjoon, çocuk küçücüktü. "Hasta mı?" diye düşündü, "çok zayıf."

  Dokunmaktan kaçınırdı Jungkook, hizmetlilerden çok korkardı. Geceleri ağlardı, yaraları vardı dizlerinde. Yüzünde bir çizik vardı kabuk bağlamış. Konuşmazdı da, tüm gün Namjoon'un yanında dolaşır ve onunla birlikte kitap okurdu. O ne yaparsa yapar, ne yerse yerdi.

   Bir sabah uyandıklarında, uyanamadıklarında, hizmetliler gelmişti odaya. Bağırmaya başladılar küçük çocuklara, Jungkook Namjoon'un elini tutuyordu ve küçük küçük iç çekiyordu. Namjoon hizmetliye bağırmamasını söylediği zaman yediği tokatla yere savrulurken Jungkook kocaman bir çığlık atmıştı.

  Hizmetlinin çığlığı geri kalmadı  onunkinden. "Pis çocuk! Kaç yaşındasın, hâlâ bir çişini tutamıyorsun! Sizin gibileri başımıza dert ediyorlar bir de!"

  Hizmetli Jungkook'a da bir tokat geçireceği sırada Namjoon ittirmişti iri kadını. Kadın kendini yerde buldu, Namjoonsa karanlık odada.

   Bir çeşit cezaydı bu odalar. Karanlık olurdu, yatak rahatsızlık verirdi ve rutubet kokusu nefesini tıkardı insanın. Korkmadı Namjoon, aklı küçük çocuktaydı.

   Ertesi gün odaya geçtiğinde Jungkook'u yatağında ateşler içinde bulmuştu. Küçük çocuk Namjoon'u görür görmez hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Namjoon sarıldı çocuğa. Saçlarını öptü, yanaklarını sevdi. Ateşi düşsün diye ılık bir duş aldırdı çocuğa, gece o uyurken yanında dikeliyordu.

   Jungkook bir şeyler sayıkladı o gece, korkuyla uyandı. Namjoon'a sarılarak ağladı. Ellerini tutarak büyük gözlerini Namjoon'un gözlerine dikti ve titreyerek sordu. "Beni bırakmayacaksın değil mi?" Namjoon kafa salladı ve sarıldı tekrar çocuğa. Nasıl bırakırdı bu çocuğu, miniğini?

  "Söz mü?"

   Namjoon serçe parmağını uzattı küçük  çocuğun  büyük gözleri önüne.

  "Serçe parmak sözü?"

  Küçük çocuk kıkırdadı ve serçe parmağını Namjoon'unkine doladı.

   "Serçe parmak sözü."

  Jungkook bu serçe parmağı sözlerine hep inanırdı, Namjoon verdiği tüm sözleri tutan bir genç olmuştu.

  Namjoon yurdun karşısındaki duraktan bir kez daha el salladı Jungkook'a.

  "Seni almak için geri döneceğim!"

  İki yıl sonra Namjoon'un bisikletinin arkasında düşmemek için ona yapışan Jungkook, başını sırtına yasladı artık bir adam olan Namjoon'un.

   "Dondurma alabilir miyiz? Lütfen?"

   "Eve dönerken alacağız dedim ya Jungkook."

   "Söz mü? Serçe parmak sözü?"

   "Serçe parmak sözü."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 06, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My Little BabiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin