Buz Kırağı |15

1.5K 118 24
                                    

''Sana bir şey olursa ben ne yaparım?''

''Bir şey olmayacak, göreceksin...''


''Oyun bitti Erezoğlu... Buraya kadar...''


(Yazar Anlatımıyla)

Afra'nın Aras'ı teselli etmeye çalıştığı sırada duydukları ses onları şok etmişti. Daha birkaç saat önce ellerinden kıl payı kurtulan insan, şu an karşılarında duruyordu. Sanmayın ki korktular. Aksine, içlerindeki öfke, asıl şimdi açığa çıkıyordu.  

İkisi de, karşılarında kendilerine meydan okurcasına gülen Kuzey'e, burunlarından soluyarak bakıyorlardı. Aras, Afra'yı arkasına çekerek, birkaç adım ilerledi ve:

''Gel bakalım kuzen! Bana ihanetinin bedelini ödeme vaktin geldi de geçiyor...'' dedi. Kuzey onu ciddiye almayan bir ifade takındı ve şu sözleri söyledi:

''Aynen ben de öyle diyordum(!)'' dedikten sonra bir ıslık çaldı. Bu bir mesajdı ve mesaj iletildiğinde, Kuzey'in arabasından dört tane iri cüsseli insanlar çıktı. Aras böyle bir şeyi beklemediğinden bir anlığına şaşırsa da, geri çekilmeye niyeti yoktu. Afra kısık bir sesle ona şunları söyledi:

''Aras, çok fazlalar. Buradan bir şekilde kaçmamız lazım.''

Aras onun bu dediğine kulak asmayarak cebindeki anahtarı arkasında duran Afra'ya çaktırmadan uzattı ve:

''Hemen arabaya bin ve kapıları kilitle.'' diye fısıldadı. Kuzey'le aralarındaki mesafeden dolayı onu duymadığını umuyordu.

''Ama Aras-''

''Afra sana yalvarıyorum dediğimi yap! İstediği zaten ben değilim. Bana bir şey  yapmayacak. Hadi...'' dediği sırada Afra hızla elindeki anahtarı alıp arabaya binerken Aras, hızla onlara ilerledi.

Kuzey'in işareti üzerine iki kişi de Aras'ın üzerine yürüdü. Sonrasında ne mi oldu?

Aras'ı hiç zorlanmadan yakaladılar. Kuzey arabasından çıkardığı sopa ile Aras'ın arabasına yaklaşıp arabanın yanına geçti ve seslendi:

''Kuzen! Bakmak ister misin?'' deyip gözlerini Aras'tan ayırmadan elindeki sopayı hızla cama vurdu.

Camın tuzla buz oluş sesiyle Afra'nın çığlığı birbirine karışmıştı. Aras'ın haykırışı yankılandı ıssız tepede:

''Hayır! Afra! Bırak onu Kuzey! Sana yemin ederim, doğdun güne pişman olursun! Bırak onu!'' 

Kuzey onu dinlemeyerek camdan kolunu uzattığında, Afra ondan uzak kalmaya çalışıyordu. Hiçbir işe yaramayacağını bilerek...

Kuzey kapıyı hiç zorlanmadan açtığında; Afra'nın çaresiz çırpınışları, Aras'ın bağırışları ve Kuzey'in keyif dolu kahkahaları... 

Tam bir kaos ortamıydı. Asla hafızalardan silinmeyecek travmatik olaylar, artık onlar için günlük yaşam tarzı haline geliyordu. İşte bu, bir felaketin çağrısıydı... 

Afra'yı zorla götürdüler. İkisinin de elinden hiçbir şey gelmedi...



(On Gün Sonra)

Aras'ın Ağzından...

Günlerdir onu arıyorduk. Ailelerimiz hissediyor muydu, bilmiyordum. Sürekli arıyorlardı ve sürekli iyi olduğumuza dair yalanlar söylüyorduk. Bu sefer polisi aramamıştık. Ben istemiştim böyle olmasını. Çünkü bu sefer polise gerek yoktu, kendim halledebilirdim ve bunun için geçerli sebeplerim vardı.

BUZ KIRAĞI 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin