Buz Kırağı |17

1.5K 112 25
                                    

Medya : Ebru Yaşar & Ados - Öldüm Sahiden

Çok severek dinlediğim ve bir kısmını da Aras ve Afra'nın ayrılığına benzettiğim bir şarkı. Bölümü okuduktan sonra dinlemeniz, bölümü daha çok özümsemenizi sağlayacaktır. Bölüm sonu açıklamalarını mutlaka okuyun.

Keyifli okumalar...

---


Afra'nın Ağzından...

Günlerce ne bana verdiği yemeği yemiş ne de verdiği suyu içmiştim. O pisliğe boyun eğmemekte kararlıydım ama tahminimce dördüncü gün artık gözlerim kararmaya başlamıştı. Gücümü tekrar kazanmak için bir şeyler yemek zorunda kalmıştım. O günden beri odaya bıraktığı yemekleri az da olsa yiyordum. 

Masanın üzerindeki tepside duran yemeğin neredeyse yarısını bile yemeyerek kalktım ve beni hapsettiği odanın pencere kenarına doğru yaklaştım. Dışarıya baktığımda sanki dünyada kalan tek kişiymiş gibi hissediyordum. Hiçbir yaşam belirtisi yoktu. Ne bir ev, ne bir insan, ne de bir hayvan... Bomboş bir araziydi tahminimce. 

Hava kapalıydı. Ellerimi göğsümde bağlamış dışarıyı seyrederken kapımın kilidi açıldı. Birkaç saniye sonra da içeri o nefret ettiğim gülüşüyle Kuzey girdi. 

''N'aber bebeğim? Biliyor musun, seni çok özledim. Diyorum ki: Gel Aras'ı bırak birlikte yurt dışına çıkalım.'' derken eli saçlarıma gitti. O sırada eline vurduğumda bir saniyeliğine duraksasa da, aynı yüzsüzlüğüne devam etti. Öfkeli bakışlarım umrunda değildi.

''Bak şimdi beni reddediyorsun ama Aras'ı bırakmaktan başka çaren olmadığını anladığın gün paşa paşa kollarıma geleceksin. Merak etme keyifle sarılırım.'' deyip pişkince güldüğünde ona göz devirerek tekrar pencereye döndüm ve:

''Aras'ı hiçbir zaman bırakmayacağım...'' dedim sıkıntılı sesimle.

''Farkındaysan bunu senin tercihine bırakmıyorum; seni buna mecbur bırakıyorum.'' dedi. Evet, bu doğruydu. Beni sürekli bir şeylere mecbur bırakıyordu ama bunu kabul etmek, hele de bunu ona belli etmek yapacağım son hata olurdu. Ne olursa olsun ona boyun eğmeyecek ve sonuna kadar, pes etmeden ilerleyecektim. Buradan çıkacak; Aras'ın, arkadaşlarımın ve ailemin yanına dönecektim. İnanıyordum... 

''Ne o? Sessizsin bu aralar? Direnişi bıraktın bakıyorum... Hah! Benimki de soru(!) Sen de bana karşı koyamayacağını anladın. Ee... Ne zaman çıkıyoruz sevgili kuzenimin(!) karşısına?'' dediğinde bir hışımla arkamı dönüp onu omuzlarından ittim.

''Sana hiçbir zaman boyun eğmeyeceğim Kuzey! Bunu o kafana soksan iyi olur! Aras'a gelince: Onun, benim yanımda göreceği tek kişi; aynada ki yansımamız olur!'' dedim ve tekrar pencereye döndüm. 

''İlayda'da zamanında böyle diyordu: Hayatımda senden başkası olmayacak, inanmıştım ona. Ama o bana verdiği sözü tutmadı. Aras için kullandı beni!'' söylediği sözler beni daha da sinirlendirmişti:

''Peki biz bu hikayenin neresindeyiz?! İlayda seni kullanıyor, sana ihanet ediyor. Bedelini neden biz ödüyoruz?!'' diye çıkıştığımda, o da az önce oturduğu koltuğun kenarından kalkıp bana doğru geldi. 

''Aras'ı ne kadar sevdiğini biliyorum. Onun da seni ne kadar sevdiği ortada. İşte seni bu yüzden istiyorum. Benim çektiğim acıyı anlasın diye!'' Biraz için yumuşayacağını sandığın an tekrar eski ruhsuz ve kalpsiz haline bürünmüştü.

''Sen acı falan çekmezsin. Sen doğru düzgün sevemezsin bile.'' dedim soğuk bir tonda. 

''Ne düşündüğün umrumda değil. Sonuç olarak ödeşmiş olacağız. Önce Aras'ı biraz oynatıp eğlenmeyi planlıyorum. Sonra da onun canı tehlikeye girmesin diye benimle evcilik oyunu oynamayı kabul edeceksin zaten.'' dedi keyifli bir şekilde. 

Neyden bahsediyordu yine?! Ne oyunu! Ne tehlikesi?! Burdan kurtulmam sandığım kadar kolay olmayacaktı anlaşılan. Kuzey'in şakası yoktu. Bir işe başlamıştı ve bitirmeden bırakmaya da niyeti yok gibiydi. Henüz çok gençti ve bu kadar pis işe nasıl bulaşmıştı, aklım almıyordu. Her ne kadar kalpsizmiş gibi görünse de, her insanın derinlerinde sakladığı bir yarası olduğuna inanırım. Belki onun bu yönünü saptarsam buradan çıkmanın veya Aras'a ulaşmanın bir yolunu bulabilirdim.

Söylediği cümleyi tekrar düşününce gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi oldu.

''Ne dedin sen?!'' dediğimde keyfi ikiye katlandı. Tam bir şizofreniydi!

''Diyorum ki: Aras'a oyun oynadım. Seni bulduğunu sanmasını sağladım. Gittiği yerde seni bulamayınca deliye dönmüştür...'' deyip sakalını sıvazladı ve devam etti ''Polise de haber vermemiş. Bir süre divane gibi dolansın etrafta. Senin izini bulması için yem atacağım önüne. Tuzağıma düştüğünde ya elimi tutar çıkarsın karşısına ya da elveda dersiniz birbirinize... Seçim senin...'' dedi ve ben cevap vermeye kalmadan çıktı odadan.

O an olduğum yere yığılıp kalmıştım. Gerginlikten midem ağrımaya başlamıştı. Bunca hengame ne zaman sona erecekti? Ben ne zaman diğer insanlar gibi küçük şeylerin kaygısına düşecektim? Ailem kim bilir şu an ne halde? Arkadaşlarım kim bilir şu an nerede? Okul hayatım büyük ihtimal giremediğim sınavlar yüzünden bitmek üzere! Ne yapacaktım ben?! Zaten yaşamak için sebep olarak gördüğüm şeyler, hiç hakkı olmayan bir insan yüzünden avuçlarımdan kayıp gidiyordu.

Allah'a dua ediyordum bana yardım etsin diye. Beni buradan çıkaracak bir mucize göndersin diye...


-Bölüm Sonu-


---

Selaaamm!!!

Biraz arayı açmışım onu fark ettim geçen :D Bir süre daha yani uzunca bir süre daha yani finale kadar Afra'dan yazmak niyetindeyim. Belki araya küçük küçük Aras'dan sıkıştırırım.

Eeeeeeeeeeeeeeeee bölüm nasıldı?

Kuzey denen şizofren yola gelip Aras ve Afra'yı rahat bırakır mı?

Ufaktan finale yaklaşıyoruz ve çokta bir olay olmuyor sanki. Asıl patlama finalde mi olur sizce? mkjffhufhmf (inşallah meraklanmışsınızdır amin)

Buz Kırağı'na ilgi azaldı mı bana mı öyle geliyor ya :(((((((((

Bu arada 18 ve 19. bölümü en kısa zamanda atacağım. 20. bölümse final bölümümüz olacak ama onu sınav haftam bittiğinde yazabilirim ancak. Tarihi belli olduğunda size ileteceğim. Hadi sağlıcakla kalın...



Kelime Sayısı : 786


BUZ KIRAĞI 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin