Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
✑𝓘 𝓝𝓪𝓷𝓪 𝓤
"Burnun kızarmış."
Yüzünü atkısına saklamayı bırakıp bana baktı şaşkınca.Sağ elini tereddütle burnunun ucuna değdirdi.
"Sana söyledim.Randevu için havanın sıcak olmasını beklemeliyiz diye," dedim ukalaca.Ellerimi cebime yerleştirip omuzlarımı aşağı doğru çektim.
"Bu bir randevu değil."
Elini burnundan uzaklaştırıp cebine koydu.Gribi yeni yeni atlattığı için sesi hâlâ boğuk çıkıyordu.Hâlâ güzeldi ses tonu.
"Otobüs geldi!"
Sesimi yükselterek koluna dokunduğumda gözlerini devirdi.Benden uzaklaşıp duran otobüse bindi ve arka koltuklara doğru ilerledi.İki kere ard arda kartımı okuttum.Ardından Sisi'nin oturduğu ikili koltuktaki boş bıraktığı yere yerleştim.
Otobüs kartımı montumun iç cebine koydum.Kolumu camdan dışarı bakmakta olan Sisi'nin omzunun üzerinden geçirerek onu kendime çektim.Dalgın olduğu için ilk başta irkildi.Daha sonra kendini tutuşumdan kurtarmaya çalıştı.Başarılı olamayacağını anladığında kafasını sert bir şekilde göğsüme koydu ve boğuk bir nefes bıraktı.
Kesinlikle onunla flört etmemden hiç hoşlanmıyordu.
Gülümsedim ve saçlarının üzerine bir öpücük kondurdum.Kiraz çiçeği kokuyordu.Ona bu şampuanı ben almıştım.Aslında kiraz çiçeği kokulu bir kolonya koklamıştım gittiğim bir festivalde. Sonra onun bir şampuanı olduğunu söylemişlerdi çalışanlar. Ben de satın almıştım. Sisi'nin saçlarını her kokladığımda Sakura'ların arasındaymış gibi hissediyordum. Ayrıca Sisi Sakura'lardan daha güzeldi...
Yol boyunca göğsümde yatan Sisi'yi izledim. Arada bir burnunu çekip gözlerini kırpıştırıyordu ve ben her defasında sessizce kıkırdıyordum. Bana nereye gidiyoruz diye sormadı. Sorsa da cevaplamazdım zaten. Ki cevaplarsam beni reddederdi. Çünkü onu anne ve babasının mezarına götürüyordum. Bugün ölüm yıldönümleriydi. Onu ben de götürmek ve her defasında yıkılmış halini izlemek istemezdim.
Hatta Sisi'nin ağlamasını, anne ve babasının mezarına çöküp deli gibi ağlamasını isterdim ama o ağlamıyordu. Yüzünde en ufacık bir mimik dahi oynamazken her zamankinden daha da sessiz, daha da bulutlu oluyordu. Bunun olmasını istemezdim. Ama annesi ölmeden önce bana bıraktığı mektupta bunu istiyordu. Kızına mezarlarını göstermemi, acıları ile yüzleşmesini...
Burukça gülümseyerek izledim onu. Yine unutmuştu bu tarihi. Kendi doğum gününü bile hatırlamayan bir kızdı o. Kendisi için en acı tarihti oysa ki. Doğduğu gün...
Yüzünde yine hiç bir ifade yok, bakışları buğulu ve nefes alışverişi sert. Öylece camdan yolu izlerken ben onu izledim. Sonra eğildim alnına doğru ve dudaklarımı bastırdım buz gibi tenine. "Seni seviyorum," dedim. Bana ufacık da olsa şaşırmış bir ifadeyle bakarken tekrarladım cümlemi ve kokusunu daha derin içime çektim. Ben ölecek isem bu koku ile boğularak, bu kolların arasında ölmek istiyordum.
@sysisi 23.11.2019
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
[Hikaye başlıkları emoji olarak yayımlanıyor. Aynı emojiye sahip olan bölümler birbirinin devamıdır. (Örn; 💸, 💸~2) Okuduğunuz hikayenin devamını okumak için lütfen aynı emojiye sahip bölümlere gidiniz.]