Like A Couple

4.6K 365 1.1K
                                    

"Evlenme teklifi büyük değildi, zaten istediğim de yalnızca baş başa olduğumuz sade bir teklifti." Mathilda parmağındaki yüzüğe bakıp gülümserken, Louis de bağdaş kurduğu bacakları arasındaki sıcak çikolata bardağını tutuyordu. "Yine de değeri bundan daha büyük olan şeylere sahibim. Onunla olmak, Flair gibi bir kızımızın olması mesela."

Louis, Flair'i kendi çocuğu gibi benimsemiş olduğu için Mathilda'yla gurur duyuyordu. "Peki ya tüm bu olanlar, Mathilda... Dimitri'nin bir suçlu olduğunu en başında bilmiyor muydun?"

"İnanır mısın, Louis, bilmiyordum. Sadece fen öğretmeni olduğunu sanıyordum, fakat iş sandığımdan da değişikti. Bense üvey babası tarafından bir köşeye atılmış kadındım. Annem bana sahip çıkmamıştı." Bakışlarını kaçırdı. Pencereden görünen beton yığınlarına bakıp iç çekti. "İğrenç işler yapmak zorunda kaldım. Fakat Dimitri beni yanına aldı. Beni geçmişimle yargılamak yerine Mathilda olduğum için beni sevdi." Gülümsedi. "Onu çok seviyorum."

"Tüm bu suç işleri senin için önemli değil gibi konuşuyorsun."

"Değil," diye omuz silkti. "Elbette yaptıkları işleri savunamam, buna rağmen Dimitri her zaman zalim ve burnu havada zenginlerin tüm bunları hak ettiğini söyler." İkisi de güldü. Ardından Mathilda, Louis'nin elini tutup hafifçe sıktı. "Seni karmaşık duruma sokan şey Harry'nin bir suçlu oluşu mu?"

"Ve çete lideri oluşunu da unutmamak gerek tabi." Gergince gülümseyip içeceğinde yüzen ufak baloncuklara baktı. "Her şeyin başladığı zamanlarda ondan nefret ediyor ve korkuyordum. Beni gasp ettiği zamanlar çoğu kez kaba domuzun teki gibi davranıyordu."

"Bana kalsa hâlâ öyle."

Louis içten bir gülümsemeyle ona baktı. Söz konusu Harry olduğunda âdeta gözleri parlıyordu.

"Bana karşı olan tutumu yine de nazikti, ilişkimiz başladıktan sonra daha da hassas oldu." Kızaran yanaklarıyla başını eğdi. "Fakat... Sorun tüm bunlar değil. Aksine, onun aşkına sahip olmak muhteşem bir şey." Yutkundu. Birazdan söyleyeceği şeyi kendi içinde tarttı fakat pişmanlık derecesini göremiyordu. Çattığı kaşları altındaki incilerini genç kadına çevirdi. "Her şeye alışıyorum, Mathilda. Eskisi gibi bir nefret hissetmek yerine Harry'nin bir suçlu ve çete lideri oluşuna alışıyor ve yaşanan her şeyi benimsiyorum. Bu bana... Tuhaf geliyor."

"İşe bak," diye güldü. "Tam da Dimitri ve beni anlatıyorsun!"

"Sen de kendinle çelişmiş miydin?"

Mathilda anlayışla güldü. "Evet, bazen vicdan yaptığım da oluyor ama Dimmy'ye olan sevgim daha ağır basabiliyor."

"Dimitri bu konuda rahat mı?"

"Ayy, hem de nasıl! Ona göre felsefede bu tür bir ders bile verilmesi gerekiyormuş. Geçen sene fen öğretmenliği yaparken derste kapı kilidi ufak bir telle nasıl açılır diye konuşmamak için kendini zor tutmuş."

İkisi kahkahalara gömülürken dış kapı açıldı. Harry, Dimitri ve Dylan içeriye girdiğinde, Louis yanaklarında âni bir ısı hissediyordu. Harry renkli çizgili gömleğinin dört düğmesini açık bırakmış kendisine doğru gelirken, eh, bir zahmet bedeni böyle tepki versindi.

"Eve yerleşmeyi falan mı düşünüyorsunuz?" Elindeki süt poşetini masaya bıraktı.

"Ben buraya bayıldım." Dylan kendini koltuğa atıp bacaklarını önündeki masaya uzattığında, Harry tekme atarak bacaklarını düşürdü. Kendisine şaşkınca bakan adama gözlerini öfkeyle dikmişti.

"Ben size arabada ne dedim? Hadi artık, gidin."

"E biraz dinlenelim demiştik, değil mi?" Dimitri kendini Dylan'ın yanına bıraktığında, öfkeyle soluyup Louis'nin yanına oturdu. Onu kendine çekerek kollarını sıkıca çevresine sardığında, Louis bardağını düşürmemek için elini kaldırdı.

Runaway | Larry ✔Where stories live. Discover now