Bölüm 3 - Nişanlı

735 28 3
                                    

Helia bir süre denizi seyrettikten sonra tekrar içeri girdi. "Ah Helia gelsene!" Dedi Flora. Helia Floranın sesi ile o tarafa dönüp baktı. Tırnaklarına kadar kıskandığını hissedebiliyordu Helia. Yavaş adımlarla o tarafa ilerledi Helia. "Evet?" Dedi. Bunu bile zor diyebilmişti ya. Şu an sevdiği kızın yeni erkek arkadaşı ile karşı karşıya olduğuna inanamıyordu. Onu dövmek istiyordu. "Bu erkek arkadaşım Tyler." Dedi Flora gülümseyerek. Helia kısa bir süreliğine Floranın gülüşüne kapılsa da en sonunda kendini toparlayıp ona elini uzatan Tylera dönüp onun elini tuttu ve sertçe sıktı. "Memnun oldum Tyler." Dedi Helia sert bir sesle. Bu ana en başından beri tanık olan Riven ve Brandon hayretle izliyordu. Daha doğrusu Riven mutlulukla. "Helia gitmeyecek." Dedi Riven zafer edasıyla. Brandon Rivena dönüp tek kaşını kaldırarak baktı. "Bunu nerden çıkarttın?" Diye sordu Brandon. "O 'memnun oldum' diyişteki ses tonunu fark etmedin mi? Helia resmen meydan okuyor! İşte bu Helia sonunda o Tyler pisliğini hepimizden uzaklaştıracak." Dedi Riven pis pis sırıtırken. Brandon ise artık Rivena diyecek bir şey bulamıyordu.

...

Güneş gökyüzünde parlarken kızlar çoktan uyanmış ve kahvelerini içerken ne yapacaklarını konuşuyorlardı. "İnsanları perilerin varlığına nasıl inandıracağımızla ilgili hala aklıma bir fikir gelmiyor." Dedi Miusa. Flora ise masadaki çicekle ilgilenmeyi bırakıp kızlara döndü. "Stella hala uyanmadı mı? Belki onun bir fikri olabilir." Dedi Flora. Stella ise gözleri yarı kapalı hala uykulu bir şekilde kızların yanına geldi. "Günaydın." Dedi Stella uykulu sesiyle. "Günaydın Stella. Sonunda uyanabildin yoksa sana kahve kalmayacaktı." Dedi Bloom ona bakarken. Stella ise masaya oturup gözlerini zar zor açık tutarken kızlara baktı. "Bir kahve lütfen." Dedi Stella. Tecna ise kahveyi doldurup ona kupayı uzattı. "Ee ne konuşuyordunuz?" Dedi Stella kahvesini yudumlarken. "İnsanları varlığımıza nasıl inandıracağımızı düşünüyorduk. Senin bir fikrin var mı?" Dedi Layla. "Ah! Bu daha yeni uyanmış birine böyle sorulur mu? Aynı bir bebeğe neden ağlıyorsun bebeğım sorununu söyle demek gibi bir şey ama biliyorsunuz ki ben Stellayım ve tabiki de harika bir fikrim var." Dedi Stella sırıtarak. "Bu fikrini bize de açıklayacak mısın Stella?" Dedi Bloom. Stella heyecanla ayağa kalktı ve sesini düzelterek kızlara baktı. "İnsanların karşısına geçeceğiz ve 'Merhaba. Siz bunu açıklayacağım şanslı kişisiniz birazdan size magazin bir haber vereceğim. Ben bir periyim.' Diyeceğiz." Dedi Stella kendinden emin bir şekilde. "Peki o kişi senin peri olduğuna nereden inanacak Stella?" Dedi Flora gülmemeye çalışırken. "Nereden mi? Sadece benim kadar zarif , güzel ve akıllı bir bayan peri olabilir. Hemen bir peri olduğuma inanacaktır." Dedi Stella gülümseyerek. Bloom kahkaha atıp Stellaya baktı. "Bence Stella peri olduğundan çok deli olduğuna inanacak." Dedi Bloom. Stella ise kaşlarını çatıp surat astı. Flora ayağa kalkıp ona sarıldı ve geri çekildi. "Ah Stella, çok tatlısın. Her neyse kızlar benim biraz işim var. Dükkanda görüşürüz." Dedi Flora ve evden çıktı. Dükkana gitmeden önce Tyler ile görüşeceklerdi. Flora yolda ilerlerken solmuş bir çiceği görüp duraksadı. "Ne oldu sana böyle?" Dedi Flora çiçeğin dallarına dokunurken. "Sana canlı ve parlak olmak yakışır bence." Dedi Flora gülümseyerek ve sihri ile çiçeği canlandırdı.

"Doğa perisiydin, değil mi?"

Flora duyduğu sesle irkildi ve başını kaldırıp baktı. Bu dün tanıştığı çocuk Heliaydı. Daha doğrusu eskiden beri tanıdığı ama hatırlamadığı için dün tekrar tanıştığı Helia. Flora hala onu nasıl unuttuğuna anlam veremiyordu. Ayrıca sanki tanıştıklarından beri fazla mı karşılaşıyorlardı? "Merhaba Helia. Ve evet doğa perisiyim." Dedi Flora. Helia gülümseyerek çiçeğe baktı ve sonra Floraya döndü. Senin bu çiçeği canlandırdığın gibi bende aşkımızı canlandıracağım Flora diye düşündü Helia. "Bir çiçekle böyle anca senin gibi bir doğa perisi ilgilenirdi zaten Flora." Dedi Helia. Flora, Helianın sözüyle gülümseyip başını eğdi. "Herkes çicekleri sever ve ilgilenirler. Sadece bazen hayatın karmaşasında unutuyorlar." Dedi Flora. Helia ona hayran hayran baktı. Haklıydı. Başka hiç kimseyi değilde Florayı sevmekte haklıydı. Helia gülümseyip ona yaklaştı. "Sen unutulmayacak tek çiceksin Flora. Hayatımda gördüğüm en güzel çiceksin." Dedi Helia ve arkasından kağıdı çıkarıp Floraya vererek gitti. Flora ise anın şokundan kalakalmıştı. Kalbi neden bu kadar hızlı atıyordu? Kendini Tyler'a ihanet ediyormuş gibi hissediyordu. Flora kendini toparlayıp elindeki kağıda baktı. Bu... Kendiydi. Dün ki Helianın çizimlerine bakan kendi. Helia onu mu çizmişti? Ama neden? Flora istemsizce kendini tebessüm ederken buldu.
...

Stella, uzmanların kendilerine tuttuğu eve geldi ve sessizce içeri girip Brandonın yanına ilerledi. "Brandon?" Dedi Stella. Brandon ise Stellaya bakıp sonra tekrar önüne dönmüştü. Stella onun yanına oturup Brandona baktı. "Brandon?" Dedi Stella. Brandon ise bu sefer dönüp Stellaya baktı. "Ne istiyorsun Stella?" Dedi Brandon. "Bu tavırlarında ne Brandon? " dedi Stella. "Sence ne bu tavırlarım Stella?! Resmen sen çekip gitsen kendime seni unuttururum dedin! Sence bu tavırlarım ne?! " dedi Brandon sinirle. "Haydi ama Brandon orada öyle bir şey kastetmediğimi gayet iyi biliyordun. " dedi Stella tüm ciddiyetsizliğiyle. "Aksine tam olarak onu kastettin Stella." Dedi Brandon. Stella artık Brandonın gerçekten kırıldığını fark etmişti. Stella orada aslında gerçekten ciddi değildi. Stella genel olarak konularda en az ciddi olanlarıydı. Genelde her şeyi alaya alırdı. Orada da öyle diyerek sadece Stellalık yapmıştı.  Stella Brandona yaklaşıp elini tuttu. "Brandon..." dedi ciddi bir şekilde ve ona baktı. "Ben orada gerçekten ciddi değildim. Haydi ama Brandon seni unutabileceğimi nasıl düşünürsün?! Senin gitmene bile izin vermem ben. Ha gittiysen de arar bulurum seni. Ama seni asla unutamam. Seni unutmayı isteyemem bile Brandon." Dedi Stella masum masum bakarken. Brandonın yumuşayan yüzünü görünce gülümsedi Stella. "Seni seviyorum tatlım." Dedi Brandon. "Bende seni." Dedi Stella ve birbirlerine iyice yaklaşıp öpüştüler.

...

Sky, Bloomların açtığı dükkana girip içeri doğru ilerledi ve minik hayvanları yıkayan daha doğrusu yıkamaya çalışan Bloom'u gördü. "Merhaba Bloom." Dedi Sky gülümseyerek. Bloom duyduğu sesle başını kaldırıp kapıya doğru baktı. Sky'ı görmesi ile kocaman gülümsedi Bloom. "Sky iyi ki geldin!" Dedi Bloom. Sky ise gülümseyerek onun yanına geldi ve yanağını öptü. "Başın dertte gibi görünüyor." Dedi Sky keyifli bir şekilde. Bloom ona dönüp dudak büzdü. "Biraz öyle." Dedi Bloom. "Yardım lazım mı?" Diye sordu Sky. "Senin gibi bir uzmanın mı? İyi olabilir. Ama sizin gibi bir krala minik hayvanlarımı yıkatamam herhalde." Dedi Bloom kıkırdayarak. "Saçmalama Bloom. Haydi başlayalım." Dedi Sky ve birlikte eğlenerek hayvanları yıkamaya başladılar. Sky köpüğü alıp Bloomun burnuna sürdü ve gülümsedi. "Ya Sky!" Dedi Bloom yapmacık bir şekilde yüzünü asarken sonra ise kahkaha attı ve Sky'ı ıslatmaya başladı. Birlikte mutlulardı, birlikte eğleniyorlardı. Kesinlikle ayrı kalmak onlara yaramıyordu. O an ikiside aynı şeyi diledi; sonsuza kadar hep yan yana olmak.

Hayvanları yıkama işlemi bittikten sonra yorgunlukla koltuğa oturdular. "Bugün iyi ki geldin Sky. Seninle birlikte her şey çok daha güzel." Dedi Bloom gülümseyerek. "Gelmeyip de ne yapacağım Bloom? Aklımda hep sen varsın zaten. Sensiz tek bir an bile geçirmek istemiyorum." Dedi Sky. "Bende Sky bende." Dedi Bloom mutlulukla.

...

Stella koltuktan kalkıp Brandona baktı. "Artık gitmeliyim. Bugün dükkanı çok boşladım. Görüşürüz Brandon." Dedi Stella. "Görüşürüz." Dedi Brandon. Stella kapıya doğru ilerledi ve o an kapıdan içeri Helia girdi. Stella hiç onu takmadan kapıdan çıkmaya yeltendi. "Stella biraz konuşabilir miyiz?" Dedi Helia. Stella Helianın sesi ile Heliaya döndü ve tek kaşını kaldırıp ona baktı. "Sen ve ben... Ne konuşabiliriz?" Dedi Stella Heliayı küçümsercesine. "Stella... Biliyorum bana kızgınsın. Eminim ki herkes kızgındır gittiğim için ama bunu en çok yansıtan sensin." Dedi Helia. Stella ise cevap vermeye bile yeltenmedi. "Ben bana karşı bu kadar öfkeli olmanı anlamıyorum.  Bilerek gitmedim Stella ve inan bana Florayı hala seviyorum." Dedi Helia. Stella ise kaşlarını çatarak Heliaya baktı. Onun yüzüne bir yumruk atmak istiyordu. Birde karşısında pişkince konuşuyordu. "Madem seviyordun gitmeseydin." Dedi Stella soğukça. "Gitmek zorundaydım!" Dedi Helia. Stella ise sabrının taştığını hissediyordu. "Nişanlın nasıllar Helia? Ya da eşin mi demeliyim? Artık evlenmişsinizdir herhalde." Dedi Stella içinde gizli bir öfkeyi barındıran alayla. Helia ise Stellaya hayretle bakıyordu. Daha doğrusu artık Stellaya bakacak yüzü bulamıyordu. "Sen..." Diyebildi sadece Helia. "Sen nasıl biliyorsun? Nereden biliyorsun? Hangisini soracaktın Helia? Sence sen gittiğinde seni hiç aramadık mı?! Aradık ne kadar uzun süre aradık. Seni bulduğumda keşke bulmasaydım dedim. Nişanlıydın! Flora senin için ağlarken sen nişanlanmıştın! Hah merak etme bunu kimseye demedim. Ama benden sana bir Stella tavsiyesi nişanlının yanına dön. Burada sana yer yok. Hele Floranın hayatında hiç yok." Dedi Stella sinirle ve evden çıktı.

...

Layla,Miusa ve Tecna Gardenia sokaklarında dolanıyordu. "Şimdi ne yapacağız? Nasıl başlayacağız? Stella hariç hiçbirimizden bir fikir çıkmadı. Stellanınki de tam bir Stellalık fikirdi hiçbir mantığa sığmıyor." Dedi Miusa. Layla yürümeyi bırakıp Miusaya döndü. "Denemekten başka bir seçeneğimiz yok." Dedi Layla. Tecna ise göz devirdi. "Bunu yaptığımıza inanamıyorum." Dedi Tecna. "Hadi bakalım Miusa ilk sen başla." Dedi Layla.

Anemon #FloraHeliaWhere stories live. Discover now