Bölüm 8 - Çiçek

512 19 1
                                    

'Bencilce. Floranın yaptığı bencilce. Ne yani ben gitsem Bloom da hemen büyüyle kendine beni unuttursun mu?'

 'Sen beni bırakıp gitmezdin Sky.'

...

'En kısa zamanda döneceğim güven bana. Biliyorsun, sensiz yapamam. Ve sana döneceğim günü iple çekeceğim.'

...

'Bende seni seviyorum. Emin ol en kısa zamanda döneceğim ve döndüğümde seni Eraklyonun kraliçesi yapacağım.'

Bloom, Sky'ın dediklerini hatırlayarak iç çekti. Sky'a güveniyordu, dönecekti biliyordu ama yine de endişelenmeden edemiyordu genç kadın. Sky dönerdi değil mi? Onlar birbirlerini seviyorlardı neden dönmesindi ki? Sky dönerdi. Dönecekti. Ama yine de Bloom korkuyordu. Ya uzun sürerse? Ya geç dönerse? O şimdiden Sky'ı özlemeye başlamıştı bile.

Flora, Bloomun yanına gelip ona baktı. "Bloom sen iyi misin?" Diye sordu Flora. Bloom ise Floranın sesi ile ona dönüp baktı. "Sky gitti." Dedi Bloom üzüntüyle. Flora ise şaşkınlıkla Blooma baktı. Gitti. Gitmek, ne kadar acı bir kelimeydi. Ne kadar ağır, ruhsuz bir kelimeydi. Floranın kalbini acıtmıştı. "Nasıl gitti?" Diye sordu Flora. Bloom göz yaşlarını tutamazken Floraya baktı. "Eraklyona gitti. İşleri varmış. Geri dönecek biliyorum. Ama ne zaman dönecek onu bilmiyorum. Ve bu beni korkutuyor." Dedi Bloom ağlamaklı sesiyle. Flora ise ona sarılıp şefkatle saçlarını okşadı arkadaşının. "Korkulacak bir şey yok Bloom. Ben eminim Sky işlerini bitirdiği ilk an yanına gelecek. Siz ayrı kalamazsınız Bloom biliyorsun. Sky en kısa zamanda dönecek üzme kendini. O seni çok seviyor. " dedi Flora anlayışla. Bloom ise geri çekilip Floraya baktı. Gözyaşlarını sildi. "Bilmiyorum Flora ben korkuyorum! Ben... Ya işi uzarsa? Ya o döndüğü zaman her şey için geç olmuş olursa? Geçmişte olanlar beni korkutuyor. Ben se-" diyip sustu Bloom. 'Ben senin gibi olmaktan korkuyorum Flora.' Diyememişti. Nasıl diyebilirdi? Sustu sadece. Flora ise anlamaz bakışlarla Blooma baktı. "Ben biraz yalnız kalmak istiyorum Flora." Dedi Bloom. Flora ise anlayışla başını sallayıp oradan ayrıldı. Kapıya ilerledi genç kız. "Ben biraz yürüyüş yapacağım." Dedi Flora. Stella ise Floraya bakıp hızla ayağa kalktı. "Bu yağmurlu iğrenç havada mı?!" Diye sordu şaşkınlıkla Stella. Flora ise göz devirip sonra Stellaya baktı. "Çoktan güneş çıktı Stella." Dedi Flora ve evden çıkmak için kapıyı açtı genç kadın. Karşısında Heliayı görmeyi beklemiyordu. Hele Heliayı gördüğünde yüzüne yayılan gülümsemeyi hiç beklemiyordu. "Merhaba Flora." Dedi Helia gülümseyerek. Flora ise onun elindeki çiçeği fark edip daha çok gülümsedi. "Merhaba Helia." Dedi Flora. "Dün gece fenalaşmıştın bende ordaydım bende seni... Merak ettim. Görmek istedim. Ama iyi görünüyorsun. İyi olmana çok sevindim. Daha iyiysin değil mi? " dedi Helia. Flora ise kızaran yanakları ile başını öne eğdi. "Teşekkür ederim Helia, iyiyim." Dedi Flora ve elini çiçeğe uzattı. Ellerinin değmesi ile buz kesti Flora. Kalbi neden bu kadar hızlı atmaya başlamıştı? Başını kaldırıp Helianın gözlerinin içine baktı. Neden ikiside ellerini çekmiyorlardı? Daha doğrusu Flora neden elini çekemiyordu? Sanki bir şey engel oluyordu. İçinden gelen bir şey. "Bu çiçeği bana sen vermiştin." Dedi Helia tebessüm ederken.  Flora ise şaşkınlıkla çiçeğe baktı. O mu vermişti? Neden hatırlamıyordu? Neden Helia ile ilgili hiçbir şey aklında yoktu? "Bende sana vermek istiyorum Flora. Baktıkça beni hatırla olur mu? " dedi Helia. 'Bana olan sevgini, anılarımızı unuttun biliyorum. Ama artık bu çiçeğe baktıkça beni hatırlayacaksın, bugünü hatırlayacaksın Flora. Sen aramızdaki tüm bağları kopardın bunda da seni suçlamıyorum ama ben o kopan bağlar yerine yenisini oluşturuyorum sevgilim.' Diye düşündü Helia. Flora çiçeği eline alıp kokladı ve Heliaya dönüp baktı. "Teşekkür ederim Helia ve inan bana, bu çiçeğe her baktığımda aklıma sen geleceksin. Ama şimdi benimde sana bir şey vermem lazım." Dedi Flora mahçupca. Helia ise onun bu haline gülümsedi. Şu an ona sarılmamak için kendini zor tutuyordu. Ona sarılmalı ve onu hiç bırakmamalıydı. Tüm hücreleri ona sarılmakla yanıp tutuşurken kendini tutmak o kadar zordu ki Helia için. Derin nefes alıp verdi genç adam. 'Seni unutmamam için bana bir şey vermene gerek yok sevgilim. Sen bana kalbini verdin, seni verdin, bir sürü anılar verdin. Ben istesemde unutamam seni. Çünkü her nefes alışımda aklıma gelen tek şey sensin benim küçük masum sevgilim.' Diye düşündü Helia. "Gerek yok Flora. Sana ne demiştim hatırlıyor musun? Sen unutulmayacak tek çiçeksin Flora. Seni unutmamak için bir şeye baktığımda aklıma gelmene gerek yok." Dedi Helia. Flora ise daha çok kızaran yanakları ile gözlerini aşağı indirdi. Neden utanıyordu? Neden titriyordu? Neden heyecanlanıyordu? Karşısındaki adamın sözleri onu neden bu kadar etkiliyordu? Bu mavi gözler... Neden... Neden... Öyleydi işte. Derin nefes alıp verdi Flora ve Heliaya baktı. "Teşekkür ederim Helia." Dedi Flora ve çiçeği koyup kapıyı kapadı ve Heliaya gülümseyip merdivenlerı inmeye başladı. Genç kız merdivenleri inerken tam düşecekken Helia onu kolundan tutup çekti. Gözleri buluştuğunda zaman durmuştu sanki. Onlar hariç hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. Zaman durmuştu ve onlar o anda kalmışlardı. Helia Floranın yüzüne bu kadar yakından bakmayı özlediğini fark etti ve bu anın tadını çıkardı. Floranın kokusu burnuna dolarken, gözleri gözlerine değerken, ona dokunurken, ona bu denli yakınken nasıl şimdi ondan uzaklaşabilirdi? Hep böyle kalamazlar mıydı? Nasıl da özlemişti Florasını yakınında. Şimdi onu öpmeliydi. Tam şu anda. Ayrı kaldıkları tüm zamanın acısını çıkarırcasına öpmeliydi. Onu içine hapsedercesine, kokusunu içine çekercesine öpmeliydi. Ama yapabildiği tek şey gözlerinin içine bakmaktı. Bu da yeterliydi. 1 yıl boyunca bunu da hayal etmemiş miydi? Karşısındaki yemyeşil gözleri uzun uzun izlemeyi.

Flora ise adeta kitlenmişti. Düşünemiyor, konuşamıyor, hareket edemiyordu. Daha doğrusu kıpırdamak istemiyordu. Helianın yakınında olmak, onun yörüngesine girmek... Güzeldi. Sanki burası bambaşka bir dünyaydı. Huzur vericiydi. Güzeldi işte. Neden böyle hissediyordu? Daha doğrusu neden bu hissettiğinden hoşnuttu? Şuan böyle hissetmemeli ve Heliadan uzaklaşmalıydı. Ama o neden bunu yapamıyordu? Ne oluyordu ona böyle? Flora en sonunda zorlukla kendini geri çekti. "Teşekkürler Helia ve görüşürüz." Dedi Flora ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştı.

-----------------------------------------------------------

Kızlar Frutti bara gelip bir masaya geçtiler. "Bugün çok enerjiğim kızlar. Şarkı söylemek istiyorum." Dedi Stella keyifle. "Söyleyebilirsin Stella bak sahne boş." Dedi Miusa gülumseyerek. Stella ise hızla ayağa kalktı. "İzleyin kızlar şimdi sahneye geleceğin starı çıkıyor." Dedi Stella ve gülümseyerek sahneye çıkıp şarkı söylemeye başladı. Flora Blooma dönüp baktı. "Haydi ama neşelen biraz. Sky emin ol senin böyle olmanı istemezdi." Dedi Flora gülümseyerek. Bloom ise ona bakıp gülümsedi. "Haklısın. Teşekkürler Flora. " dedi Bloom. "Yine yağmur başladı. Bugün çok fazla yağmur yağdı." Dedi Tecna.

Stella keyifle şarkı söylemeye devam etti. Şarkı söylemeye devam ederken başının dönmeye başlamasıyla duraksadı genç kız. En sonunda baş dönmesinin şiddetlenmesiyle dengesini sağlayamayıp yere düştü.

Anemon #FloraHeliaWhere stories live. Discover now