Bölüm 7 - Hata

562 23 0
                                    

Sessizliği ilk bozan Riven olmuştu. "Oğlum sen bizle dalga mı geçiyorsun?! Ne demek nişanlım var? Lan hani sen Florayı seviyordun!" Diye bağırdı Riven sinirle. "Seviyorum!" Dedi Helia kendinden emin bir şekilde. "Helia, sen o kızla nişanlanmak için mi gittin?" Dedi Brandon. Helia ise ona bakıp başını öne eğdi. "Evet." Dedi Helia utanarak. Utanıyordu. Hemde çok utanıyordu. Pişmandı, acı çekiyordu. Zamanı geriye almayı çok isterdi. "Florayı... O kızla nişanlanmak için mi terk ettin?" Dedi Brandon bu sefer. Nasıl evet diyebilirdi Helia? Sustu. Sessizlik cevabı vermişti zaten. Susmaktan başka hiçbir şey yapamıyordu zaten. Bazen susmak gerekti. Bazen sadece susabilirdin. Konuşamadı. Nefes alamadı. O an... Ölmek istedi Helia. Bir yıl önce Florayı bırakıp gittiği an ölmeliydi. Florasız nasıl yaşayabilmişti? Nasıl başkası ile nişanlanabilmişti? Hayatını anlamlı kılan şeyi bırakıp neden hayatına devam etmişti? Bu hayatı hak etmiyordu ki. Floranın onu sevmesini de hak etmiyordu artık.  "Biliyor musun Helia , Florayı hak etmiyorsun." Dedi Timmy. Helia ise gözlerini sıkıca yumdu. Haklıydı. Haklılardı. O artık Florayı hak etmiyordu. İşte bu yüzden gitme kararı almıştı. Çünkü Florayı başkası ile görmek ölümden bile beterdi. "Sana kesinlikle katılıyorum Timmy." Dedi Bloom. Bloomun sesi ile herkes Bloom'a doğru döndü. Bloom ise Helianın karşısına geçmişti. "Stella nişanlandığını söylediğinde inanmak istememiştim. Ne kadar gitmiş olsan da ben her zaman Florayı sevdiğine emindim ama sen... Neden Helia?" Diye sordu Bloom. Helia ise Blooma bakıp derin nefes alıp verdi. "Ben Florayı hala ilk gün ki gibi seviyorum Bloom." Dedi Helia. En azından bir kişinin ona inanmasını istiyordu. Bir kişinin onu anlamasını istiyordu. O Florayı seviyordu. Neden kimse bunu görmüyordu? "Neden nişanlandın o zaman? O kız neler çekti biliyor musun?! Flora neler çekti biliyor musun sen?! Habersiz çektin gittin. Hiçbir haber alamadık. İlk iki ay öldün sandık. Düşünsene Helia. Sadece bir dakika Floranın öldüğünü düşün. Bununla yaşayabilir misin? Flora iki ay boyunca bu düşünceyle yaşadı! Daha doğrusu yaşayamadı... Yaşayan bir ölü gibiydi. Sen yapar mıydın? Sen dayanabilir miydin?" Dedi Bloom gözleri dolarken. Floranın o anlarını hatırlamak acı vermişti. Helia ise duydukları ile kalbine defalarca kez darbe yemişti. Floranın öldüğünü hayal etmeyi düşünmek bile ölümün ta kendisiydi. Florasız bir hayat... Florasız bir dünya... Güneş bile aynı parlaklığıyla doğmazdı ki. Gökyüzü aynı maviliği ile parlamazdı. Florasız bir dünyada kuşlar cıvıldamazdı, çicekler aynı canlılığıyla toprakta süzülmezdi. Florasız bir hayatın anlamı olmazdı. Heliayı düşüncesi bile nefessiz bırakmışken Flora 2 ay boyunca bunu yaşamış mıydı gerçekten? Onun Florası... Bu kadar acıya nasıl dayanmıştı? Ya da daha doğrusu dayanabilmiş miydi? Helia gözunden akan yaşa engel olamamıştı. Neden sevdiği kadına bu acıları yaşatmıştı? İnsan sevdiğine acı vermezdi ki. Mutluluk verirdi, sevgi verirdi, huzur verirdi. Ama acı vermezdi, göz yaşı vermezdi. Helianın sevgisi neden böyleydi? "Daha sonra birkaç ay gittiğini sorgulamaya başladı. Sabah akşam neden diye sordu. Neden? Kendine, bize, herkese sordu defalarca kez sordu. Helia neden gitti? Helia neden beni bıraktı? Ağzından çıkan tek cümleler bunlar olmuştu artık. Senden nefret etmeye çalıştı. Gitmene rağmen nefret edemedi senden. Dedi ki bana;' O giderken benimde bir parçamı götürdü. Ondan nasıl nefret ederim?' Sen bu sevgiyi bırakıp gittin Helia. Bunu nasıl yapabildin? Sonra ise seni beklemeye başladı. Bekledi, bekledi, bekledi. Geleceğine o kadar emindi ki. O kadar umutluydu ki. Hiç usanmadan bekledi seni. Bugün gelecek Helia. Tamam işi uzamıştır, yarın gelir. Elbet bir gün gelecek. Sen gelmedin. Ve en son Floranın umutlarını da öldürdün. İşte o zaman Floradan geriye sadece sen kalmıştın. Ondan sonra seni hafızasından silmeyi tercih etti. Çünkü seni hatırlayarak yaşayamıyordu. Sen onu mahvettin Helia! Sen seni seven bir kadını mahvettin! Sen bizi de mahvettin çünkü en yakın arkadaşımız yaşayamıyordu! Sen her şeyi mahvettin Helia! Sen, kendini de mahvettin! Çünkü Floraya çektirdiğin acı vicdanının peşini asla bırakmayacak!" Dedi Bloom ve ağlayarak evden çıktı.

-----------------------------------------------------------

"Bugün hava yağmurlu." Dedi Miusa. Stella ise elindeki kahve ile Miusanın yanına gelip camdan dışarı baktı. Bugün kendini fazlasıyla kötü hissediyordu. Havadan kaynaklı olmalıydı. Hava fazla kasvetliydi. Stella, parlayan güneşi severdi. Güneş onun iyi hissetmesini sağlardı. Stella daha fazla yağmuru izlememek için arkasını döndü ve koltuğa geçmek için adım attı. Bir anda başının dönmesi ile dengesi sarsıldı genç kızın ve elindeki kupa hızla yere düştü. Kupanın yere düşmesi ile Miusa hızla Stellaya dönüp onu kolundan tuttu. "Stella sen iyi misin?" Dedi Miusa endişeyle. Stella ise gözlerini açıp Miusaya baktı. Sanki daha demin yer ayaklarının altından kayıvermişti. Ne olmuştu daha demin ona öyle? Miusanın daha fazla endişelenmemesi için gülümsedi. "İyiyim Miusa. Bu aralar hepimiz çok yorulduk. Ben bir Floraya bakayım hala kalkmadı. O bu saate kadar uyumazdı genelde. " dedi Stella ve kaçar adımlarla Floranın odasına girdi. Odaya girdiğinde yatağında ağlayan bir Flora beklemiyordu. Hızlı adımlarla Floranın yanına gelip yatağın kenarına oturdu Stella. "Flora? Ne oldu? İyi misin? Kabus mu gördün?" Diye sordu Stella endişeyle. Flora ise ağlamaktan konuşamıyordu. Kendine o kadar öfkeliydi ki. Ve o kadar pişmandı ki. Neden yapmıştı? "Haydi tatlım bana söyleyebilirsin." Dedi Stella. "Biz... Tyler ve ben... Dün gece..." dedi Flora ve devamını getiremedi. Stella ise anlamıştı ve şok olmuştu. Bunu beklemiyordu. Evet hafızası silinmişti, evet Tyler ile sevgili olmuşlardı. Ama Stella bu kadarını beklememişti işte. Ama bu Stellayı yine de mutlu etmişti demek ki arkadaşı artık hayatına devam ediyordu. Demek ki Tylerı gerçekten seviyordu. Ama neden ağlıyordu? Stella kahkaha atıp Floraya baktı. "Buna mı ağlıyorsun tatlım? Her kız bir gün sevgilisine ait olur. Bu çok normal bir şey." Dedi Stella sakinlikle. Flora ise göz yaşlarını silip Stellaya baktı. "Hayır Stella, hayır. Bu... Bana doğru gelmiyor. Ben çok pişmanım. Yapmamalıydım. Neden yaptım? Kendime inanamıyorum! Ben kendimi Tylera ait hissetmiyorum. Ruhen ona ait hissetmiyorum kendimi. Stella ben hata ettim." Dedi Flora tekrar gözleri dolmaya başlarken. "Flora ne oldu?" Diye sordu Bloom kapıdan onlara bakarken. Stella ise Blooma dönüp baktı ve gülümsedi. "Flora ve Tyler mercimeği fırına vermişler dün gece." Dedi Stella kıkırdayarak. Bloom ise şaşkınlıkla Floraya baktı. "Ne? Bunu nasıl yaparsın Flora?!" Dedi Bloom sesi tahmininden de yüksek çıkarken. Onların hayalleri böyle değildi ki.

FLASHBACK

Bloom Floranın koluna girip karşı duvara doğru yürüdüler. "Şu an evlilik yeminlerimizi ettik. Gelini öpebilirsiniz kısmı ile ilk geceyi yapmamıza gerek yok herhalde." Dedi Flora kahkaha atarak. Bloom ise Floraya bakıp kaşlarını çattı. "Çok kötüsün Flora! Ne yapabilirim heyecandan ne yapacağımı bilmiyorum. Sky bana evlenme teklifi ettiğinden beri çok heyecanlıyım. Kendimi kendi düğünümde rezil etmekten çok korkuyorum." Dedi Bloom masumca. Flora ise kahkahasına engel olamamıştı. "Hey! Dalga geçme Flora! Seni de görecegiz ilk gece." Dedi Bloom ve sırıttı. Flora ise yanaklarının kızarmasına engel olamazken gözlerini kaçırdı. "Helia... Daha evlenme teklifi bile etmedi." Dedi Flora hüzünle. Bloom ise gülümseyip Floraya baktı. "Haydi ama burada Heliadan bahsediyoruz. Eminim ki çok şairane bir evlenme teklifi yapacak. " dedi Bloom. Ve iki genç kız gülüştüler.

GÜNÜMÜZ

Flora dolan gözlerine tekrar engel olamazken Blooma baktı. "Bilmiyorum Bloom. Ben kendime çok kızgınım! Yaptığım yanlıştı. Doğru hissettirmiyor. Ben çok pişmanım. Ben neden bir türlü Tylerın doğru insan olduğunu hissedemiyorum?" Dedi Flora ağlarken. Floranın aklını kemiren bu sorunun cevabını Bloom ve Stella çok iyi biliyordu ama sadece başlarını eğip susabiliyorlardı. Flora ise aklındaki sorular ve kalbindeki karışıklık yüzünden delirmek üzereydi.

Anemon #FloraHeliaWhere stories live. Discover now