2.BÖLÜM

2.5K 169 555
                                    

Ne güzeldi aşk seninle, taki aşkımı zehir edip değerini yok edene kadar..

Zahit ağa odasına girerek düşünmeye başladı. Yıllardır odanın yanından geçmeyi bırak aynı kata bile çıkan olmamıştı kolay kolay. Herkes korkardı sahi korkulacak ne vardı ki! Yinede tereddüt ediyordu insanlar kendileri yazıp çizdikleri senaryoya. Peki ya Nazlı nasıl gire bilmişti içeriye. Girdi hadi nasıl korkmadan geri çıktı. Bu işte bir terslik vardı. Sevinse mi? Üzülse mi? Bilemedi.

Bir yanı deli gibi tekrar bu kız bu odaya girse neler olurdu derken. Diğer yanı ise bunu yapmaması gerektiğini kızı tehlikeye atmaması gerektiğini söylüyordu. Düşünceler içinde kaybolup gitmişti Zahit ağa.

Nazlı odasında deli gibi  bir sağa bir sola gidip geliyordu. Yıllardır dinlediği anlatılanlar saçmalıktan başka birşey değildi. Bunca zaman boş yıkık dökük bir oda için miydi bütün merakı. O kadar da yaptığı plan bile boşaydı. Kendisini tehlikeye atmaktan başka bir işe yaramadı. Odanın bir gizemi bile yoktu. Hani anlatılan o efsanade ki sesler, gürültüleri bırak içeride kimse yoktu. Morali bozuk bir şekilde Leyla'nın yanına giderek kendisini sedire canı sıkkın bir şekilde bıraktı.
"Hayırdır canım yüzünden düşen bin parça. Yine neye sıktın güzel canını."
"Sorma Leyla ya. Şu gizli meşhur odaya girdim."
Leyla korku dolu gözle ayağa kalktı hızla.
"Ne diyorsun sen Nazlı nasıl yaparsın bunu başına bela aldın. Hiç laf söz dinlemiyorsun."
Leyla sinirle söylenerek sağa sola yürümeye başladı. Aklı almıyordu bunu nasıl yapabilirdi. "En son o odaya giren bir kız aklını kaçıracak raddeye gelerek konuşmayı unutmuştu nerdeyse."

"Off Leyla ya hemen kötü senaryolar yazdın. Gördüğün gibi sapa sağlam buradayım. Hem oda boştu öyle korkulacak da birşey yoktu. Kim ne dediyse abartmış."
Leyla hızla genç kızın yanına oturdu bir kardeş edasıyla konuşmaya başladı.
"Nazlım hiç mi, düşünmedin başıma ne bela gelir diye. Senin karşına çıkmamış işte. Ama bu seni rahat bırakacağı anlamına gelmez güzelim. Bak yine çalışan biri bir gün o odaya girmiş gördüğü manzara karşında günlerce deli gibi dolanmış evin içinde. Ailesi hoca hoca gezdirmiş. En son bu köyden gitmekte çare bulmuşlar."
"Bir dakika ya sen o odada biri olduğunu başıma bela olacağını nereden biliyorsun. Bildiğin bir sey varsa söyle bizde bilelim. Hem öyle ise bile ne görmüş herşey var da kim olduğu neden söylenmiyor."

"Nereden bileceğim canım saçmalama efsanelerden duyduğum kadarını söylüyorum. Duyduğum sadece odada deli gibi biri olduğu,gözünün siyahının bile olmadığı. Elinde bıçakla deli gibi oradan oraya saldırıyormuş. Bir kaç kişi elinden zor kurtulmuş. Herkes üç harfli tarafindan çarpıldı diyor."
"Efsane olması için ortada bir hikaye olması lazım ama hani hiç bir şey yok. Sadece kuru bir hikayeden başka bir şey yok. Odada sağa sola saldıran biri bile yoktu."

"Belki vardı da adı gizli efsane olarak saklanıyordur. O an başka şeyle meşguldu belki."
Nazlı şaşkınlıkla Leyla'ya baktı.
"Saçmaladığının farkında mısın? Gizli efsane mi olur! Olsa da adı gizli efsane olmazdı. Efsane ola bilmesi için ortada birinin olması gerekli."
Leyla pes etmişti artık. Ne desede Nazlıyı inandıramıyacağını biliyordu. Kafasına koyduğunu mutlaka yapardı. Kim ne derse desin mutlaka işin içinden çıkar onu yapardı. Bir gün başına bela almasından gerçekten korkuyordu Leyla.

Nazlı eve doğru aklında binlerce soruyla yürümeye başladı. O sırada takip ediliyor gibi bir his doğdu içine. Arkasına dönüp baktı ama kimse yoktu görünürde. Bir an aklına Leyla'nın sözleri geldi.
" Ya gerçekse ve beni takip ediyorsa."
Diyerek mırıldandı. Düşüncesinin saçma olduğunu düşünerek gülmeye başladı.
"Yok artık Nazlı sende iyice evhamlı oldun çıktın." Diyerek kendi kendine gülümsedi.

ESARET Where stories live. Discover now