#2 İhanet miydi?

47 44 7
                                    

Ding Dong

Derin bir nefes aldı ve kapının ardına konuşmaya başladı. Ağzından sözcükler dökülmüyordu ama zorladı kendini. "Kimsin sen" dedi ağlamaklı bir sesle. "Karanlığın Aydınlığıyım ben" dedi adam alayla. Sonra toparlandı ve "Kapıyı aç ama sakın dışarı bakma elimde tabanca var elimdeki göz bandını alıp tak"

Carol'dan

Göz bandını alıp taktığımdan beri fazla geçmemesine rağmen bu süre bayılacak kadar korkmama yetmişti.Tek hatırladığım şey başımın ıslak zeminle buluşmasıydı.Şimdi kollarım arkadan bağlanmış bir şekilde tekli koltuğa bağlıydım. Etrafımda tek bir pencere bile yoktu ve eskimiş mobilyalar içimi karartıyordu. En başta ağır gelsede şimdi rutubet ve küf kokusuna alışmış,fakat bileğimdeki iplerin sıkılığına alışamamıştım.

Nerede ve neden burda olduğumu bilmiyordum ve bu bilinmemezlik beni bir buhrana doğru sürüklüyordu. Panik atağımı dizginlemek için çok çaba sarfediyordum ama bu basık ve küçük yer bana hiç yardımcı olmuyordu.Bunalıyordum.Terliyordum.

Dışarıdan gelen ayak sesleriyle daha da gerilmiştim. Sağ tarafımda kalan kapının kolunun haraket etmesiyle içeri maskeli bir adam girmişti. 1.80 boylarında ve şapkasından çıkan saçlarına göre kopkoyu saçlara sahipti.Maskeden gözüken yeşil gözlerini hiç bu tarafa çevirmemişti.Doğrudan kapının tam karşısındaki dolaba yürüdü orada birşeylerle oyalanmaya başladı.

Biraz süre geçtikten sonra elinde beyaz bir hap ve suyla yanıma geldi önümdeki masaya su ve hapı onun yanına da silahı koydu ve gözleriyle işaret etti. Bir seçim yapmamı istiyordu benden ama ben hala neden böyle bir şeyin içinde bulunduğumu sorguluyordum. Ama tabi ki de seçimim en baştan belliydi.Ağzım bağlı olduğu için gözümle hap ve suyu gösterdim. Adam sırıttı ve bu sırıtış hap ve suyu seçiceğimi bildiğini söylüyordu. 5 saniye bana baktıktan sonra arkasını döndü maskesini çıkartıp cebine koydu ve bana döndü. Önüme bir sandalye çekti ve konuşmaya başladı. "Merhaba Carol uzatmak istemiyorum seninle bir anlaşma yapacağız. Ben ağzındaki bağı çözeceğim ve sen sesini çıkartmadan hapı içeceksin ve eğer bunu yaparsan 3 soru hakkın olacak bana. Ama eğer sesini çıkartır ve bağırmaya kalkarsan tetiği çekmekten çekinmem.Anlaştık mı?"

Gözlerimi tamam anlamında kapatıp açtım ve bana gülümsedi.Arkama geçip gayet nazik bir şekilde bağı çıkardı.Seri adımlarla masaya geri döndü sağ eline suyu sol eline de hapı aldı.

"Beni şaşırttın Carol senin sorun çıkaracağın söylenmişti ama gayet uslu bir kızsın ilginç".Konuşması sinir bozucu gülümsemesi ise daha da sinir bozucuydu. Gözlerimi devirdim ama farketmedi. Elindeki hapı ağzıma doğru itti ve suyu yavaşça içirdi.

"Evet Carol soru sormaya başlayabilirsin".dedi.On saniyeye yakın gözlerinin içine baktım ve ayırmadan sorumu sordum.

-Neden buradayım?

-"Beni sana bakmam için tuttular sorunun cevabını bende bilmiyorum". dedi

Yanıt beni sinirlendirmişti, madem tutulmuştu neden 3 soru hakkı veriyordu.

-"Peki o zaman kim tuttu seni"?Aramızda kısa bir sessizlik oluştu ve aralanan dudakları nihayetinde sessizliği bozdu.

-"Adamın sadece adını ve soyadını biliyorum ama bunu sana söylememem gerek".Benle dalga mı geçiyordu soru hakkı verdi ve hiçbir sorumu yanıtlamıyor.

-"Bana soru hakkı verdin ve bende sana soruyorum. Seni kim tuttu". Son cümleyi heceleyerek ve üstüne basa basa söylemiştim.

-"Bu seni yaralar Carol emin ol". Şimdi kafayı yemek üzereydim, duvarları yumruklamak, yok hayır onun yüzünü yumruklamak istiyordum.

-"Beni ne zamandan beri düşünüyorsun"?

-" Bana sesini yükseltme Carol. "

-"Sıçtığımın sesine başlatma seni kim tuttu söyle".

-"PİŞMAN OLACAĞIN ŞEYLER YAPMA CAROL". Bunu o kadar yüksek ve sinirli bir şekilde söylemişti ki olduğum yere mıhlanmıştım.Eğer burada olmasaydı şuan hüngür hüngür ağlardım, çok zoruma gidiyordu birinin emrinde burada bağlı bir şekilde oturmak. Dolan gözlerimi görmemesi için yüzümü eğdim. Ama farketmişti, derin bir iç çekti ve masaya yaslandı. Sağ elini saçlarında gezdiriyor ve sinirli görünüyordu.

Uzun bir sessizlikten sonra nihayetinde ayağa kalktı. Sandalyenin arkasına geçip elimdeki ipleri çözmeye başladı.

-"Sen napıyorsun"

Sessizlik

-"Neden çözüyorsun beni"

Sessizlik

-Naptığını söyle lütfen. Bu sefer kafasını bana çevirmişti. Yüzünde anlamadığım bir bakış vardı.

-"Neden herşeyi bu kadar merak ediyorsun Carol?"

Çünkü panik atağım var aptal ondan olabilir mi? Ona bakarken dudaklarımı ısırdığımı farkettim ve o da sinirlendiğimi anladı.

-"Ben ses çıkarmam diyorsan seni direk böyle götüreceğim ama diyorsan zorluk çıkartırım ağzını bağlayacağım."

-Ses çıkarmam. Bu söylediğim onu memnun etmiş olacak ki gülümsedi. Elimden tutup nazikçe ayağa kaldırdı.Bu haraketi memnun etse de belime dayadığı silah beni şoka uğratmıştı.

-" Susacağımı söyledim neden silah doğrultuyorsun. " Sorumla beraber yüzüne alaycı bir tavır yerleşti.

-"Elim tetikte bile değil Carol, garantiye almak için yapıyorum.Cevabından sonra sesimi çıkarmadım ve beni dışarı çıkardı. Belimdeki silahı çekip direk bana doğrulttu.

-" Eğer bu bahçeden kaçmayı 15 saniye içinde başarıp çiti geçmeyi başarırsan buradan gidebilirsin".Kısa bir es verip devam etti. "Ama eğer 15 saniye geçer ve sen hala bu bahçede olursan tetiği çekerim." Söyledikleri bende şok etkisi yaratırken sayımda 2'ye gelmişti.

Var gücümle koşmaya başladım ve 9.saniyede çitlere geldim. 11.saniyede Çit kapısının kilitli olduğunu anladım ve bir anda kendimi çitin öbür tarafına attım. Dizim kanıyordu kalkamıyorum.

-"Aferin Carol çiti geçtin şimdi koşa bildiğin kadar koş ve buradan kaç."Dizimin yarasına aldırmadan koşmaya başladım fakat söylediği son söz tüm gücümü almıştı.

-" Beni tutan adamın adı Liam Grier. "

Bu kitaba çok emek veriyorum ve büyümesini istiyorum. Eğer okuduysanız oy ve yorum atarsanız çok sevinirim❤️.

Karanlığın Aydınlığı Where stories live. Discover now