#5 Sirenler

31 7 6
                                    

Oo Carol özlemişsindir beni." Eski nişanlım Andrew'in yüzüne nefretle baktım. O bakışlarımı umursamadan beni duvara ittirdi ve belimden duvara kilitledi. Hiçbir şekilde haraket edemiyordum. Aramızda ki mesafeleri kapatmıştı ve bu durumdan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum.

Dudakları yavaşça bana yaklaşırken kafamı sağ tarafa çevirdim ve çığlık atmaya başladım. Bunun üzerine bundan vazgeçti ve beni kucağına aldı. Ben avazım çıktığı kadar çığlık atıyor ve ona vuruyordum. O bunları umursamadan yatak odama doğru yürüdü.

Odama geldiğimizde beni yatağa bıraktı. Bu fırsattan istifade kalkmaya çalıştığımda beni yatağa geri iktirdi. Bana sarılıyormuş gibi yaptığında elindeki bıçağın huylandırıcı bir şekilde sırtımda gezdiğini farkettim. Bunu farkettiğim andan itibaren daha güçlü şekilde çığlık atmaya başladım. Bu çığlıklarımın üzerine bıçağı hafifçe bastırdı.Bana susmam gerektiğini en rahatsız edici şekilde söylemişti. Sustuğumda üstümdeki tişörtü çıkardı.

Ben hıçkırıklarım içinde "Lütfen Andrew" diye ufak bir fısıltı bıraktım. O beni dinlemeyip altımda Elizabeth'in verdiği eşofmanı da çıkardı. Hıçkırıklarım artmaya başladığında gözlerim sağ tarafımdaki Andrew'in bıçağına geldi. Bir an bile tereddüt etmeden bıçağı Andrew'in sırtına sapladım.

Bulanık gözlerim Andrew'in gözleriyle göz göze geldi Ağzından ufacık bir "Carol" sesi çıkmıştı. Birkaç saniye sonra Andrew tamamen üstüme yığılmıştı. O an boşluğa bakar gibi Andrew'e bakıyordum.Eski anılarımız bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken tok bir ses duydum.

"Carol" Bu sesi tanımıştım. Liam koşar adım yanıma gelirken Andrew'in cansız bedenini yere doğru iktirdi. Benim hala gözyaşları içindeki gözlerime baktı ve konuştu. "Tahmin ettiğim şeyi mi yapmaya çalışıyordu" Kafamı evet anlamında salladığımda derin bir iç çekti. "Ben buraları temizlerken banyoya gir ve şu kanlı üstünü temizle" . Birşey demeden ayağa kalktım ve yanıma temiz kıyafetler aldım. Yavaş adımlarla odadan çıkarken Liam'ın çaresiz gözleriyle göz göze geldim.

LİAM'IN AĞZINDAN

"Liam ben ne yaptım" Bir saate yakındır Carol aynı cümleyi kuruyordu ve onu nasıl sakinleştirebilirim bilmiyordum. Psikologsun sen aptal. Evet psikologtum fakat hiç adam öldüren birini sakinleştirmemiştim.

Ani bir kararla Carol'ın yatak odasına ilerledim. "Nereye Liam" ona cevap verme gereği duymadan devam ettim. Çünkü onla konuşmaya başlasam tekrar susmak bilmeyecekti.

Yatak odasına geldiğimde Carol'dan öğrendiğim kadarıyla adının Andrew olup, Carol'ın eski nişanlısı olan herife baktım. Bu cesetten nasıl kurtulurum bir fikrim yoktu ama Carol'a yardım etmeliydim.

"Liam" kafamı sesin geldiği tarafa çevirdim. Masmavi gözlerinin içine baktım ve güven verircesine gülümsedim. "Herşey düzelecek Carol,sen katil değilsin." Suratına hafif bir alaycı ifade yerleşti. Hafifçe bana yaklaştı "Bunu beni aylarca şizofren değilsin diye kandıran adam mı söylüyor Liam."biraz daha yakınlaşıp devam etti." "Bunu bana, beni öldürmesi için adam tutan bir adam mı. söylüyor."Seni de yalanını da-

" NE SAÇMALIYORSUN CAROL. "Bu sefer yüzünde öfke olan bendim.

CAROL'IN AĞZINDAN

"Ne demek istediğimi çok ama çok iyi biliyorsun Liam" Liam'ın yüzündeki küçümser ifadeye baktım.

"Bak çocuk 23 yaşında ve gençliğinin hat safhasındasın, bir psikolog olarak sadece senle gereken işimi yapar daha fazla oyalanmam anladın mı? " Bu sefer herşeyi yüzüne vurma sırası bendeydi.

"Ya doğru psikologlar hep hastasının evine gelip ateşini ölçer, onunla birlikte kahvaltı yapar, akşam yemeğine gider, ve en önemlisi onunla bir cesetten kurtulmak için plan yapmaya çalışıp delileri temizler değil mi Liam? Yüzüme hayretle bakıyordu, daha çok hala küçümser halde bakıyordu.

"Bir dakika, bir dakika, ben sırf sen mutlu ol diye psikolog rolünden çıkıp, arkadaş gibi davranıyorum ve sen bunu başka türlü anlıyorsun."

"Sen benle delil ve ceset temizliyorsun Liam hiçbir arkadaş bile bunu yapmaz, Sen benimle her akşam yemeğe çıkıyordun, sen benimle dışarı çıkmak için Elizabeth'i bırakıyordun Liam." Bu sefer de bana tiksinir gibi bakıyordu. "Şu saçma imalarından derhal vazgeç Carol, ben evliyim ve ben karımı aldatıp genç kızlarla takılacak bir erkek değilim bunu kafana sok."Işınlanırcasına odadan çıktığında arkasından bakakaldım. Bir süre olduğum yerde durup önce merdivenlerden aşağı inmesini ve daha sonra kapıyı kapatış sesini dinledim.

Gitmişti ve ben bir cesetle yapayalnız kalmıştım. Ne yapıp ne yapmamam hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Yanımda yerde yatan Andrew'in cesedine baktım.Andrew çevresi bol biriydi ve yokluğu yakında fark edilirdi.Onu daha fazla burada tutamazdım. Cesedi üstünde bulunduğu halıya sardım. Bu kadardı. Bundan ilerisine gidemiyordum. Çok çaresizdim.

Durduramadığım şekilde yeniden gözyaşlarım bir bir gözlerimi terk ederken yere oturdum. Çaresizce ellerimi kafama götürdüm ve bir yol bulmak ister gibi saçlarımı karıştırdım.

Bulamadım.

Ani bir kararla cesedi sürüklemeye başladım ama olmuyordu. Sanırım bu sefer gerçekten sondaydım. Belki delirmişim gibi gelebilir ama son saatlerimi normal geçirmek istediğim için toparlandım. Eldivenleri halıya sarılı cesedin üstüne attım. Koşar adım aşağıya inip telefonu aldığımda kardeşim Lily aramıştı. Onun aramasına geri dönmemeye karar verip telefonu bıraktım ve tabiki de bir Carol klasiği olan filtre kahvemi yaptım.

Kahvemin son yudumlarımda keyfim, çalan kapı sesiyle bozuldu. İsteksizce gidip kapıyı açtım. Karşımda Elizabeth vardı. Elizabeth tek bir kelime etmeden içeri girdi ve odama çıktı. Peşinden odaya gittim. Cesede sarılı halıyı açmış cesede bakıyordu.

"Carol bekle burada ben arabadan birkaç bidonu alıp geliyorum." Anlamsızca Elizabeth'e bakıyordum. O da bunu anlamış olacak ki açıklama yaptı. "Cesedi kezzapla eriteceğiz Carol"  Şok içinde onun yüzüne bakarken o beni umursamadan aşağı indi. Elizabeth'in bana neden yardım ettiğini mi sorgulamalıydım yoksa cesedi nasıl öğrenip, polise gitmeyişini mi.

Elizabeth hızlı adımlarla yukarı çıkıp yanıma geldi. "Şu şişeleri küvete doldur ve beni bekle Carol cesedi sürükleyerek getireceğim" onun cümlesi üzerine denileni yaptım ve elimdeki bidonlarla banyoya girdim. Önce küvetin tıpasını tıkadım ve birinci bidonu boşalttım. "Aa dur Carol soluma havayı şu maskeyi tak zehirlenirsin" başımı teşekkür ederim anlamında salladım ve maskeyi takarak ikinci bidonu boşalttım. Çok zaman kaybetmeden üçüncü bidonu da tamamen boşaltmıştım.

İşim bitince Elizabeth'in yanına yardıma gittim. Bana cesedin ayak kısmını gösterdi ve oradan tuttum. Beraber cesedi küvete taşıdık ve küvetin içine yavaşça bıraktık. Bundan sonrasında ne yapacağımızı bilmiyordum.

Tek bildiğim şey dışarıda acı acı bağıran siren sesiydi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 16, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Karanlığın Aydınlığı Where stories live. Discover now