09

1.8K 269 155
                                    

Rose, yaklaşık yarım saattir en sevdikleri kafenin cam kenarı masasında Lisa'yı bekliyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Rose, yaklaşık yarım saattir en sevdikleri kafenin cam kenarı masasında Lisa'yı bekliyordu. Lisa, çoğu zaman bir yerlere geç kalan türden biriydi ve genç kız, hayatının en yakın arkadaşını beklemekle geçtiğini düşünmeden edemedi. Bu klasik senaryoya ek olarak, bugün Lalisa telefonlarına da yanıt vermiyordu ve bu, olabilecekmiş gibi, çok daha sinir bozucuydu. İç çekerek telefonunu bir kez daha kontrol ettikten sonra büyük, beyaz bir kupanın içinde servis edilmiş lattesini yudumladı. Yalnızca birkaç dakika sonra, tepesinde bir karaltı belirmişti. Roseanne, tam da nerede kaldığına dair azarlamak adına kafasını kaldırmıştı ki Lisa yerine Taeyong ile karşılaşmak onu tam anlamıyla şoka uğratmıştı.

"Senin ne işin var burada?" dedi yutkunarak. Daha dün Jk ile olan konuşmaları aklına geliyor, panik duygusu zihnini ele geçiriyordu.

Rose'nin aksine Taeyong kocaman bir gülümseme ile konuşuyordu. "Lalisa bana mesaj attı dün gece," dedi. "Senin moralinin bozuk olduğunu söyledi ve bu şekilde bir sürpriz planladık. Hadi, hemen montunu giy. Bugün evimiz için mobilya bakarsak daha iyi hissedersin diye düşündüm. Sonra da birlikte akşam yemeği yeriz."

Taeyong lattenin parasını ödemek için kasaya giderken Roseanne bir süre olduğu yerde kalmış, başka çaresi olmadığını bildiğinden montunu sırtına geçirmişti. İstemsizce Jk'in bunu fark edip edemeyeceğini, fark ederse nasıl bir tepki vereceğini düşünüp duruyordu. Hayır, Jk ya da onun çektiğini söylediği acı her neyse umursamıyordu. Taeyong'a veya ilişkilerine zarar gelmesi ihtimaliydi onu bu kadar korkutan. Aslında, belki de..

Taeyong'un onu çıkış kapısının hemen önünde beklediğini fark ettiğinde çantasını da alarak  hızlı adımlarla yanına ilerlemişti. Kafeden dışarı çıktıklarında Taeyong, genç kızın elinden tutarak birkaç dükkan ötedeki mobilya mağazasına yönelmişti. Rose, endişeleniyor ve sürekli etrafını kontrol ediyordu. Mağazaya girdiklerinde bir görevli hemen yanlarına gelip onlarla ilgilenmeye başlamıştı. Yine de, Rose  umursuyor gibi gözükmüyordu. Kafası hala bambaşka bir alemdeydi.

"Bu koltuk takımı güzelmiş, değil mi sevgilim?" Mağazanın sağ tarafına ilerlediklerinde mavi renkli bir oturma grubunun önünde duraksamışlardı.

"Hmm, evet."

Taeyong derin bir nefes alıp Rose'ye baktı. Lisa'nın dediği kadar vardı gerçekten, genç kız hiç iyi gözükmüyordu. "Bir sorun mu var Roseanne, neden bu kadar ilgisizsin?"

Rose gülümsemeye çalışarak, ne yazık ki bu gülümsemenin oldukça sahte olduğunun farkındaydı, sevgilisinin koluna tutundu. "Sanırım hastalığı tam olarak atlatamadım, ayakta durunca yoruluyorum hemen. Çıksak mı mağazadan? Daha sonra bakarız."

"Tamam o zaman, kendini daha iyi hissettiğin bir vakitte döneriz." Mağazadan çıktıklarında Roseanne bir an önce eve gidip dinlenmek için sabırsızlanıyordu ama bu isteği henüz gerçekleşemeyecekti. "Bak, karşı sokakta harika bir restaurant var. Gidip bir şeyler yiyelim."

meredith the robotic ❅ rosékookWhere stories live. Discover now