0.8

1.9K 50 17
                                    

Sol elinde, boş sayfalarla dolu bir not defteri tutuyordu. Sağ elinde ise bir kalem vardı. Aylardır, belki yıllardır, zihnini kapatmıştı ve öncesi gibi kalemini boş sayfalarda dans ettiremiyordu. Ama o sabah, zihninin birden açıldığını hissetti ve kalemini daha çok uzak tutamadı kağıttan. Buluşmayı, kağıtlara güzel resimlerle doldurmayı o kadar istiyorlardı ki. Ve onun istediği de buydu. 

Yukarısı da uzayan ağaçlara, onların rüzgardaki danslarına baktı, ve onun da onlara bakıp bakmadığını merak etti. Kızın nerede olduğunu bilmiyordu, muhtemelen bu ormandan çok uzaktaydı, ama yine de merak ediyordu. Çünkü dün gece, şu an korktuğu on yedi yaşındaki kız tarafından zihni açılmıştı. 

"Bayan Navarre," Bayan Lange'in sesi sınıftaki sessizliği böldü ve Adelaide'ın pencerenin dışındaki ağaçları izlerken daldığı düşüncelerden sıyrılmasını sağladı. "Acaba sınıfa Elea Felsefesi hakkındaki görüşlerinizi belirtmek ister miydiniz?" Bayan Lange'in keskin gri gözleri yetişkin bir adamı bile korkutabilirdi, ama Adelaide'ın üstünde en ufak bir etki bile yaratmamıştı. Sadece sırtını dikleştirip, hayır demekle yetindi. 

Bayan Lange keskin bir nefes verdi ve dudaklarını büzdü, bu birine gıcık olduğunda gösterdiği bir tepkiydi. Her Adelaide ile iletişime geçtiğinde bunu yapardı. Adelaide'ın sınıfa ilk adım attığı günden beri, aralarında büyük bir savaş vardı. Ve bu bitmeyecek bir savaş gibi duruyordu, ikisi de bir diğerinin kazanmasını istemiyordu ve ikisi de bundan asla yorulmayacaktı. 

"Herhangi bir düşünceni sınıfla paylaşmak ister miydin?" 

"Ah, evet sınıfla paylaşmak istediğim birçok düşüncem var." alt dudağını ısırdı. "Ama oral seksin bu ortamda konuşulmasının uygun olup olmadığından pek emin değilim." 

Bayan Lange'in beklediği şey her neyse, kesinlikle bu değildi. Oldukça sinirlenmişti. Arkasını dönüp sınıftan çıkmadan önce konuştu "Ders bitmiştir." 

Adelaide kendi kendine gülümsedi, ama diğer öğrencilerden gelen bağırma ve ıslık seslerini görmezden geldi. Bunu onları eğlendirmek için yapmamıştı. 

"Sanırım bu sefer kendini aştın. Senin yüzünden zavallı kadının bir günü bile huzur içinde geçmiyor." Kieran, Adelaide'ın sırasına oturdu. "Hayır, onu benden nefret etme zevkinden mahrum bırakmak istemem." dedi ve gülümsedi. Pencereden dışarıya, ağaçların rüzgardaki dansına hızlıca bir bakış attı. Karnında garip bir his oluştu, henüz ne olduğunu anlamadığı tuhaf bir sızı vardı. Bir şeyler geliyordu, ve bu yalnızca ilkbahar değildi.

"Ee, Navarre ev halkında yaşam nasıl gidiyor?" büyük, yaşlı söğüt ağacının altına oturduklarında Kieran konuşmaya başladı. Burası çok harika bir saklanma yeriydi, ağacın etrafındaki uzun çalılıklar onları meraklı gözlerden koruyordu. "Annenin şu yeni sevgilisi, adı neydi?" Leith, yere serdikleri eski yün battaniyenin üstüne uzandı. Adelaide da başını onun karnına yaslayıp uzanırken cevap verdi "Harry, o annemin diğer sevgilileri gibi değil. Fazlasıyla, ne diyebilirim? Yumuşak."

"Garip biri, ama kötü birine benzemiyor. Bilmiyorum, karışık." Başının hafif bir darbeyle yere çarptığını hissetti. Leith büyük bir şaşkınlıkla aniden ayağa kalkmıştı "Ne?"

"Ah, neden bunu yaptın ki?" Başını yerinde doğruldu. "Onun gerçekten o kadar da kötü olmadığını mı düşünüyorsun?" Şimdi Kieran da konuşmaya katılmıştı. Gözlerini kocaman açmıştı ve Adelaide'a sırıtıyordu. Ufak bir kahkaha attı "Annenin önceki sevgililerinin hiçbiri için böyle dememiştin." Adelaide iç çekti, bacaklarını altına doğru çekti ve fısıldadı. "Kes şunu."

"Bu büyük bir olay." diye fısıldadı Leith ve Kieran onu onayladı "Kocaman." İkisinin de omzuna yumruk atıp battaniyeye uzanırken tekrarladı "Kesin şunu."

"Peki şu tuhaf, çok kötü olmayan ama karışık Harry hakkında bir planın var mı?" Leith, Adelaide'a bir şişe çilek şarabı uzattı ve kız geri çevirdi. "Ah, perşembeleri içmediğini neredeyse unutuyordum." dedi ve şaraptan koca bir yudum aldı. "Bu benim en büyük prensiplerime karşı geliyor. Perşembeler gibi bazı günler ayık geçirilmeli." Normalmiş, kendiymiş gibi davranmaya çalışıyordu ancak içinde bir şeylerin değiştiğini, hayata farklı bir şekilde baktığını hissediyordu. Sanki hayatı boyunca derin bir uykudaymış ve henüz uyanmış gibi. Bu onu korkuttu ve o korkmaktan nefret ederdi.

"Ve Harry'ye gelince, onun hakkında hiçbir şey yapmayı planlamıyorum." 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 01, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

daddy issues / harry styles (çeviri)Where stories live. Discover now