0.7

1.6K 41 0
                                    

Harry, bir uçurumdan düşüyormuş gibi hissediyordu, tutunacak bir kaya, bir dal parçası veya onun gibi bir şey arıyordu. Gözyaşları, gözlerinde yanıyordu ve nefesi kesiliyordu. İşlerin böyle gitmesini, kendinden neredeyse asırlar kadar büyük bir kadınla yaşamayı asla istememişti. Henüz 23 yaşındaydı, dışarıda olması, hayatını yaşaması ve dünyayı keşfetmesi gerekiyordu ve bunu istiyordu. Bu berbat yere sıkışıp kiralarını ödeyebilmek için sevmediği bir kadınla yatmayı değil. Hiç bundan daha ucuz hissetmemişti, yanındaki kadın uyuya kalmış ve onu düşüncelerine terk etmişti. Boğuluyordu ve kimse onu kurtarmak için orada değildi. 

Üzerine bir tişört giyip odadan çıktı. Döşeme tahtaları çıplak ayaklarının altında gıcırdıyordu. Sanki biri tüm kapıları bir daha açılmamak üzere kapatmış ve evdeki oksijen tükeniyormuş gibiydi. Bu evden çıkmalı, nefes almalıydı.

Arka bahçeye çıktı, hava çok karanlıktı. Büyük kiraz çiçeği ağacı ve altındaki yüzme havuzunu zar zor seçebiliyordu gözleri. Karanlık onu sardı ve orada, gecenin karanlığında yeniden nefes aldığını hissetti.

Soğuk rüzgar bacaklarını okşadığında ürperdi. Rüzgar, sanki yıllardır uyumamış bir adamın iç çekişi gibi bir ses çıkardı. Sonra bunun rüzgar olmadığını anladı. Başka bir şeydi.

Adelaide boş havuzun kenarında oturuyordu. Omuzlarında kalın bir battaniye vardı ve uzun sarı saçları rüzgarda savruluyordu. Bir anlığına yerinde kaldı, onun yanına gidip gitmeyeceğinden emin değildi. Gidip yanına oturmayı ne kadar fazla istediğini fark ettiğinde şaşırdı, daha az önce Abigail'ın yanındaydı, ama bunun onu durdurmasına izin vermemekte karar kıldı. Şimdi Adelaide vardı ve eğer onun yanına oturmak istiyorsa oturacaktı.

Bu yüzden kızın yanına gitti ve bacaklarını aşağı sarkıtarak havuzun kenarına oturdu.

"Yüzmek için birazcık soğuk, değil mi?" dudağının kenarında hafif bir sırıtış vardı. Adelaide güldü ve Harry'ye baktı "Annemi beceriyorken çıkardığınız sesleri duymamak için her şeyi yapabilirim." Bu sözleri kendini rahatsız etmek için söylediğini biliyordu ve etmişti de, ama Adelaide'ın düşündüğü kadar değil.

"Neden onunla kalıyorsun ki?" diye sordu. "Muhtemelen istediğin her kızı elde edebilirsin. Ama annemi seçtin, neden?"

"Bilmiyorum, sanırım sadece terk etmekten korktuğum için." içinde bir suçluluk hissi oluşmuştu. "Onu seviyor musun?" kelimeleri soğuk kış havasından bile daha keskindi. "Mm... Biraz."

"Eğer cevabın böyle belirsizse, belki de terk etmelisin." bu sözleri neden ettiğini bilmiyordu ama kelimeler o onları durduramadan ağzından çıkıyordu. Kızın sözleri karşısında Harry büyük bir şaşkınlığa uğramıştı, ne diyeceğini bilemiyordu.

Eğer onu gerçekten sevmiyorsa neden kalıyordu?

"Gitmemi mi istiyorsun?" sonunda konuşabilmişti. Hızlı bir şekilde cevap verdi "Hayır. Hayır, gitmeni istemiyorum." Konuşurken tişörtünün uçlarıyla oynuyordu. Üzerinde hala şarap lekeli tişörtü duruyordu.

"Neden bu kadar fazla içiyorsun?" diye sordu, gerçek bir cevap beklemiyordu. "Bunu bana soran ilk kişi sensin, biliyorsun değil mi?" büyük mavi gözleri karanlıkta parlıyordu. Gözlerinde daha önce hiç görmediği, ancak kitaplarda okuduğu bir samimiyet vardı. "Hayır, bilmiyordum."

"Öylesin. Herkes benim bu konu hakkında konuşmak istemediğimi düşünüyor, annemse umursamadığımı. Sanırım içmemin sebebi de bu." Keskin bir nefes verdi. "İnsanların kafasını karışıtırıyor çünkü beni farklı bir şekilde görmelerini sağlıyor. Beni hiçbir şeyi umursamayan sorunlu bir çocuk, veya kız olarak görüyorlar. Bu gerçekten binlerce kat daha iyidir."

"Peki gerçek ne?" Bu soru kızı güldürdü, gözünden bir damla yaş süzülmüştü. "Gerçek mi? Her şeyi ne kadar fazla umursadığım gerçeği mi? Her şeyi ne kadar fazla derin bir şekilde hissettiğim mi? O kadar fazla ve tutkulu bir şekilde seviyorum ki, her şey ellerimde yok olup gidiyor. Bu gerçek mi?" Artık ağlamıyordu. Harry ona dokunmak, onu bir şekilde rahatlatmak istemişti, ama yapmadı. Eğer bu sanat eserine dokunursa, önünde milyonlarca parçaya ayrılacağından korktu.

"Yeter," diye fısıldadı. Kalkıp Harry'nin yanaklarına öpücük kondurdu ve yumuşak sesiyle ona iyi geceler diledi ve onu gecenin karanlığında yapayalnız bıraktı.

daddy issues / harry styles (çeviri)Where stories live. Discover now