15

12.8K 804 392
                                    

Yazarınızın canı sıkkın, hadi buralar yorumlarınızla şenlensin biraz, olur mu? ☺️

Keyifli okumalar. 🥰🧡

𓃹

"Esha."

Jungkook'un aralanan dudakları yeniden kapanıp yan tarafımıza dönerken, isyan dolu bir ses çıkararak başımı geriye attım. Sikerlerdi böyle zamanlamayı ama!

"Her yerde seni arıyorduk Esha."

Yanımıza gelen üç kıza döndüğümde, gözlerimden ateş saçabilmeyi hayatımda hiçbir şeyi istemediğim kadar istiyordum.

"Ne var? Ne istiyorsunuz?" dedim huysuzca.

"Seninle röportaj yapabilir miyiz?"

Yüzlerine bir süre boş boş baktıktan sonra gülmeye başladığımda, ortama bir sessizlik çöktü. Böyle saçma bir şey için az önce hayatımı değiştirebilecek olan olayı bölmüşlerdi. Bu cidden olmuştu. Sinir bozukluğuyla gülmeye devam ettiğimde, evrenin bana orta parmak gösterdiğine her şeyim üzerine yemin edebilirdim.

"Hayır. Gidin başımdan."

Gülmeyi kesip yeniden Jungkook'a döndüğümde, uzaklaşmaya başladığını görüp peşinden gidiyordum ki kızlardan biri kolumu tuttu ve anında etrafımı sardılar. "Lütfen, unni."

"Ya siz kimsiniz?" dedim ağlamaklı bir ifadeyle. Jungkook köşeyi dönmek üzereyken peşinden gitmek için tekrar hamle yaptım fakat kızların çemberinden kurtulamamıştım.

"Gazetecilik bölümünde okuyoruz. Okuldaki öğrencilerle düzenli olarak röportaj yapıyoruz. Bu ayki öğrencilerden biri de sensin."

"Hayır." dedim Jungkook köşeyi dönüp gözden kaybolurken. "Değilim."

"Lütfen, lütfen! Sana sormak istediğimiz çok şey var."

"Hayır dedim!" diye bağırarak kollarımı onlardan kurtardım, hıçkırarak ağlamama ramak kalmışken. Yüzümdeki ifadeyi gördüklerinde üçü de geri çekilirken, "Her şeyi mahvettiniz!" diye bağırmaya devam ettim.

Jungkook çoktan gözden kaybolmuşken ellerimi saçlarımdan geçirip gözyaşlarımı sert bir hareketle sildikten sonra yere ne zaman düştüğünü bilmediğim paketi alarak onlara bir kez daha bakmadan Jungkook'un gittiği istikametin tersine doğru yürümeye başladım.

Şimdi ne yapacaktım? Arkasını dönüp gitmişti onu konuşmaya bir daha nasıl ikna edebilirdim ki?

Biraz sakinleştikten sonra en başta kafeteryaya gidip, ne yapacağımı soğuk bir maden suyu içerken düşünmeye karar vermiş ve adımlarımı o tarafa yönlendirmiştim. Midem hala kötüydü ve bu yolda yegane yoldaşım, maden sularıydı. Ondan hemen sonra önemli bir dersim vardı ve muhtemelen her ne yapacaksam dersten sonraya bırakmak zorunda kalacaktım.

Bir yandan onu görebilme umuduyla gözlerimi etrafta dolaştırırken kalabalığın arasında gözüme çarpan sima olduğum yerde irkilmeme sebep olurken bir adım geriledim. Fakat hayal görmüş gibiydim ve şimdi ne kadar bakarsam bakayım, göremiyordum. Derin derin nefesler almaya başlarken elimi Haneul'ü aramak adına telefonuma atsam da Haneul'ün dersi yoktu ve şu an muhtemelen hala benim yatağımda uyuyordu.

Hayal görmüş olmalıydım. Dünden beri zihnimi çok fazla meşgul ettiği için onu gördüğümü sanmış olmalıydım. Tamamen bilinçaltımın bana bir oyunuydu.

Kendimi bir türlü ikna edemezken titreyen ellerimle telefonumu bir güvence gibi polisi aramak üzere elimde tutmaya devam ederek hızlı adımlarımı otoparka yönlendirdim. Gitmem gerekiyordu. Onu bir daha göremezdim, buradan hemen gitmem gerekiyordu.

Whispers in the DarkWo Geschichten leben. Entdecke jetzt