18

12.4K 779 415
                                    

Merhaba. Ülkece zor günler geçirdiğimiz hepinizin malumu, sınırın dolduğunu ben de görebiliyordum fakat böyle bir durumda bölüm yayımlamak içimden gelmedi. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Bölümün gelmeyeceğiyle ilgili açıklamayı profilimde paylaşmıştım, bu gibi durumlardan haberdar olmak için profilimi takip edebilirsiniz.

İyi okumalar.

𓃹

"Nereye?" dedim kapıda durup benimle birlikte dersliğe girmek üzere olan Jungkook'a dönerek.

Dakikalar önce kollarından neredeyse koşarak kaçmış olmama rağmen, benimle gelmeye devam etmişti. Bu işin altında bir iş olduğundan öyle emindim ki.

"Derse?"

"Bu dersi almıyorsun." dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Ee?" dedi ağırlığını tek bacağına vererek, rahat bir ifadeyle.

Sınıfa girmek isteyenler biz kapıda durduğumuz için geçmeyip yanımızda durmaya başlarken Jungkook'un kolundan tutup biraz kenara çektim. "Bir haftadır yapışık ikiz gibi geziyoruz, hakkımızda çıkan dedikoduların haddi hesabı yok, gitsene ya!"

"3 yıldır insanların hakkında söylediği hiçbir şeyi takmıyorsun Esha, şimdi mi umursayacağın tuttu?"

"3 yıldır insanlar hep ırkım ve rengim yüzünden atıp tutuyordu çünkü! Ne yapsaydım, kızılım diye oturup ağlasa mıydım?"

"Birlikte olduğumuzu söylüyorlar diye oturup ağlayacak mısın peki? Bir de bayıl istersen Esha."

"Ne alaka ya?" dedim dudaklarımı bükerek. Niye bayılacaktım ki?

"Dünyadan haberin yok." diye söylenerek başını iki yana salladıktan sonra arkasını dönüp dersliğe girdi. Gerçekten ama gerçekten baş belasının tekiydi. Dediğim dedik, dik kafalı ve şımarık bir erkek çocuğuydu. Hatta bu özelliklere sahip bir erkek çocuğundan tek farkı fiziğiydi, o kadar.

Gözlerimi devirerek peşinden dersliğe girdiğimde girişe yakın bir yere oturmuş olan Jungkook yanını işaret edince ona tip tip bakıp önlerde oturan bir kızın yanına yöneldim. Jungkook kaşlarını kaldırarak geriye yaslanırken, kız benim oturacağım yere doğru biraz kayıp çantasını da yanına koyarak yeri tamamen kapladı.

Sakin ol, Esha. Başka bir yere geç, polemiğe hiç gerek yok.

Derin bir nefes alıp birkaç adım ötedeki kızın yanına geçmek için hareketlendim, fakat o da aynısını yaptı. Sakin kalmayı yine başararak kızın arkasında oturan çocuğun yanına geçmek istediğimde, çocuk yutkunarak Jungkook'a kısa bir bakış attı ardından kayarak oturacağım yeri kapattı.

Yankılanan jeton sesiyle gözlerimi kısıp Jungkook'a döndüğümde, istifini hiç bozmadan göz kırptı. Bu çocuktaki bu rahatlık nereden geliyordu ya?

"Yana kay." dedim yeri kapatmış olan çocuğa.

"Kayamam." dedi başını iki yana sallayarak.

"Sana kaymanı söyledim."

"Kayamam, lütfen ısrar etme."

Bu artık bir gurur meselesiydi, yere bağdaş kurar yine de Jungkook'un yanına geçip oturmazdım.

Derin bir nefes alarak gözlerimi bir anlığına tavana çıkardıktan sonra, çocuğa doğru eğilerek fısıldadım. "Sana numaramı veririm."

Çocuk kafasını hızla kaldırıp yüzüme baktıktan sonra gözlerini kırpıştırarak gülümsedi ve yana kaydı. Sırıtarak Jungkook'a göz kırpıp çocuğun yanına oturduktan sonra, rahatça geriye yaslandım. Telefonumun titreşimini hissetiğimde ise sırıtışım daha da genişledi.

Whispers in the DarkDonde viven las historias. Descúbrelo ahora