-16.Bölüm-

57.3K 1.1K 302
                                    

Güzel bir bölüm oldu. Saymak, sövmek, tebrik etmek... istediğinizi yapabilirsiniz çünkü ben yazarken hepsini yapmış bulunmaktayım. Yorumlarınızı bekliyorum. Bu arada Szi bitiyor diye üzülmeyin çünkü en az Szi kadar çok seveceğiniz; Beyaz ve Sapkın hikayelerime başlamanızı öneririm. Herneyse bölüm şarkısını medyaya koydum.

Finalde görüşmek üzere...

Medya: Melissa, hamile hali ve Lucas

Arabanın koltuğuna sindim ve hıçkırıklarımı gizlemeye çalıştım. Tokatın etkisiyle yanan yanağım umrumda bile değildi sadece umrumda olan kalbimin acımasıydım Arkamda duracak dediğim tek kadın bile bana;

"Oğlumu kandırdın lanet sürtük!"

Demişti ve suratıma okkalı bir tokat atmıştı.

"Herşeyini topla gidiyorsun! Seni hayatımızda görme kistemiyorum fahişe! Sadece 2 saatin var."

Telefonumu alıp duvara fırlatmış. Elimde olan bütün iletişim cihazlarını yok etmişti.

Koltuğu sinirle yumrukladım.

Bu kadar çabuk pes etmeyecektim.

Önümde duran kağıda son bir şeyler yazdım ve zarfa yerleştirdim.

Matt'in haberi olmak zorundaydı. Beni inceleyen şoföre döndüm ve elimin tersi ile yüzümde ki yaşları sildim. Mektubu ona uzattım.

"Sizden çok ufak bir şey isteyebilir miyim?"

Başını olumlu anlamda salladı.

"Bu- mektubu Bay Joss'a vereb-ilir misin?"

Tebessüm etti ve mektubu elimden aldı.

"Ama yalvarırım ona ulaştığına emin ol. Çok önemli, o ne yapacağını bilir."

Ellerim karnımı bulduğunda derin bir şekilde hıçkırdım. Herşeyin boka sarması gerekmiyordu. Elimde sevgilime ulaşabileceğim tek bir şey bile yoktu. Küçük bir bavul Kıyafetim ve biriktirdiğim param vardı bitek.

Matt seni bulacak Melissa.

"Geldik."

Başımı salladım ve arabadan indim. Adam bavulu elime tutuşturduğunda sıcacık gülümsedi.

"Kendinize dikkat edin Bayan Stan."

Elinde ki bileti de bana verdiğinde iç geçirdim.

Aldığım tehditler o kadar ağırdı ki öylece gitmem gerekiyordu.

Olivia sürtüğü de çocuğunu kaybetmiş bir anneydi ve beni çocuğum ile tehdit etmişti. Ben yaşarken ona bir zarar gelmesi en son isteyeceğim şeydi. Titrek bacaklarım otobüse tırmanırken başımı öne eğdim ve belirli olan yerime oturdum. Canım o denli yanıyordu ki anlatmak tek kelime ile mümkün değildi. Ona ulaşabilmemin tek yolu o mektuptu. Ellerimi birleştirdim ve Tanrı'ya dua ettim.

O kadar güçlü değildim. Lanet olsun ki değildim! Eskiden olsa belki daha az yıkılırdım fakat artık bu kadar hassaslaşmışken bunu kaldıramazdım. Bunu asla yapamazdım. Ellerimi yumruk haline getirdim ve sertçe dudağımı dişledim.

Sadece Zevk İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin