Bölüm 27

1.1K 95 167
                                    


Deniz'den

Evin içinde oradan oraya dolanıyordum. Düşüncelerim adımlarımdan hatta kalp atışımdan bile daha hızlı bir şekilde birbirini kovalıyordu. Bunca yıl sonra neden şimdi kendini belli ediyor ki bu adam? Amacı ne yani? Hilal? Umarım onun bu olaylarla bir bağlantısı yoktur.. Lanet adam beni nasıl buldu ki ya? İzmir? İzmir'deki kafe? Kontrol etmeliyim.

Telefonumu alıp direkt kafeyi işleten arkadaşımı aradım.

- "Tahmin ettiğimden daha kısa sürede akıl edip aradın, tebrikler Deniz. Yine de bazı şeylere geç kaldın."

Yine o robot ses..
- "Ulan sen benimle dalga mı geçiyorsun? Kimsin sen? Ne geç kalması?"

- "Benim kim olduğumu yakında öğreneceksin. Geç kaldığın şey ise, bu numaranın sahibi artık hayatta değil."

- "Ne diyorsun lan sen? Hakan? N'aptınız Hakan'a?!!"

- "Dediğim gibi Hakan öldü. Şu an yapabileceğin bir şey yok. Uslu bir kız ol ve bir arama gelene kadar evinde otur. Yoksa daha fazla ölüm haberi alırsın."

- "Seni bir elime geçireyim varya bitireceğim seni! Hakan'ın ne suçu vardı lan?!!"

Karşı taraf telefonu yüzüme kapattı. Anlık öfke ile bağırdım. Tam duvara vuracaktım ki Alya tuttu bileğimden ve sarıldı.

- "Sevgilim sakin ol."

- "Nasıl sakin olayım ya? Nasıl? Hakan'ı öldürmüşler. Bana diyor ki uslu bir çocuk ol ve benden telefon bekle. Delireceğim nasıl sakin olayım?"

- "Sen ciddi misin? Deniz bu adamlar katil mi? Yürü gidiyoruz."

- "Nereye Alya?"

- "Karakola Deniz. Tehlikenin farkında mısın?"
Saatine bakarak cümlesine devam etti.
- "Bir saat sonraya otobüs var. İstanbul'a dönüyoruz. Sabahı beklemeyelim. Ben Ozan'ı arıyorum."

Delireceğim. Deldireceğim. Delireceğim. Aah! Ne yapacağım ya?
Kendini kontrol et Deniz. Sakin ol. Mantıklı düşün. Sakin olmalısın. Sakin ol. Sakin. Ol. Olamıyorum! Olmak zorundasın!

- "Olamıyorum! Sakin falan olamıyorum!"
Alya koştu içeriden. Onu da korkuttum. Tebrik ediyorum kendimi.

- "Sevgilim. Deniz bak bana."
Sol eli ile çenemi kavradı ve bakışlarını gözlerime sabitledi.
- "Atlatacağız tamam mı? Anlıyor musun? Onları atlatacağız birlikte. Ama senin sakin olman gerekiyor."
Elini elime kenetledi ve havaya kaldırdı.
- "Şunu görüyor musun? Hissediyor musun gücü içinde? Bu güçle kimse baş edemez. Biz bir iken onlar hiçtir."

Tanrım.. Öldüğümde belki beni cennetine almayacaksın ama bana bu dünyada bir melek gönderdiğin için gerçekten çok minnettarım.
Havaya kaldırdığı elimizi ayırmadan öptüm uzunca.

- "İyi ki varsın benim güzel meleğim. İyi ki varsın."
Bir süre beni göğsünde sakinleştirdikten sonra gülümsedi bütün içtenliğiyle.

- "Ay çok duygusallaştık. Hadi gülümse koca bebek. Bir otobüs yolculuğumuz var ve ben otobüste yanımda ağlayan bir bebek istemiyorum. Hiç çekilmiyor valla."

- "Hahhahah çekilmiyor demek.."

- "Çekilmiyor tabii. Yürü hadi."

Bu halleri gülümsetmişti beni. Korktuğunu ve tedirgin olduğunu biliyordum ama bana belli etmemeye ve beni rahatlatmaya çalışıyordu. Yanımda olduğunu çok iyi bir şekilde hissettiriyor her defasında.

Çantaları alıp evin son kontrollerini yaptıktan sonra çıktık. Kapıları kitledim ve durağa yürümeye başadık. Alya kolunu belime doladı, ben de kolumu omzuna atarak çektim kendime. Yarı sarılır şekilde yürüyorduk. Durağa vardığımızda otobüsün gelmesine daha 15 dakika vardı.

* Gülümse (gxg) *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin