Efgan 1 -- Tanıdık bir şey...

41.4K 970 64
                                    

   Uzunca olan koridordan ilerleyip salona ulaştığımda yine aynı gürültüler kulaklarıma doldu. Sessizliği arayan kulaklarım her gün aile içi tartışmalara mesken olmuştu adeta. Bu durum mutsuzluktan çok huzursuzluk verir oldu ruhuma... Salonun kapısından odaya şöyle bir bakıp aynı şeyleri gördüm. Birbirine bağırıp çağıran iki yabancı insan. Yıllarca aynı evi, aynı odayı, aynı yatağı paylaşıp nasıl bu derece yabancılaşır iki insan anlam veremiyorum. Belli bir neden olmaksızın bağırıp çağıran, boşanmaya bir türlü karar veremeyen ve çocuklarını düşünmeyen iki ebeveyn. Kapının pervazına yaslanıp gözlerimi yumdum. Kulaklarıma dolan bu amaçsız tartışma bitsin ve sussunlar istedim! Babamın sesi kesildiğinde ikisinden birinin beni gördüğünü anlamıştım. Babam kapıya doğru birkaç adım attı. Salonda yankılanan tok ayak seslerini duyunca yaklaştığını hissettim. Yine de göz kapaklarımı açmak istemedim.

"Kızım?"

Babam her defasında olduğu gibi beni görüp annem ile olan tartışmasına son vermişti. Bana doğru gelen adımlarını işittiğim an gözlerimi yavaşça açtım. Bazen istemesen de katlanmak zorunda kaldığın durumlar olurdu ya hani, bu da onlardan biriydi işte. Sesinde her defasında işittiğim o hafif buruk ifade vardı. Bana yansıtmak istemediğini biliyordum ama nedense bu düşünceye dair herhangi bir hareket de göremiyordum.

"Benim için üzülmene gerek yok baba."

Babam afallamış bir şekilde gözlerime baktı. Annem ise sadece oturduğu koltukta huzursuzca kıpırdandı. Bu kadardı işte. Aile denilen bu kavram benim için bundan ibaretti. Sessizce ikisinde dolaştı gözlerim.

"İkiniz de üzülmeyin! Benim için değil..."

Gözlerimi bu anı silmek istercesine yumdum ve derin bir nefes aldım.

"Ben kendi başımın çaresine bakarım. Kendim için üzülürüm, kendime acırım ama siz... Siz sakın bana üzülmeyin! Kendiniz için yakarın, kendinize üzülün!"

Babam çıkışıma şaşırmış olacak ki gözlerini anneme çevirdi. Benim değiştiğimi, büyüdüğümü, üzüldüğümü göremeyecek duruma gelmelerine şaşırdı. Annem ise bunların farkındaydı. Her zamanki gibi suçu üstlenmedi. Her zamanki gibi yeni bir tartışma yaratmanın peşindeydi, beni düşünmeksizin...

"Bunlar benim değil babanın suçu! Umursamaz, ilgisiz, sevgisiz adamın teki senin baban!"

Babam sinirle bakışlarını yerden çekip anneme döndürdü.

"Selma yeter!" Başımı yasladığım pervazdan çekip yüzüme sinir bozucu bir gülümseme yerleştirdim. Gözlerim ikisinin üstünde gidip geldi. Baktıkça daha da yayıldı gülümsemem yüzüme. Annem anlam veremeyen gözlerle beni süzerken babam kime bağıracağını bilemeyen bir şekilde sinirle soluyordu. Bir adım daha atıp salona giriş yapıp ellerimi göğsümde birleştirdim.

"Aslına bakarsanız, sanırım artık size mecbur değilim... Bunu çekmek zorunda da değilim. Kavga mı etmek istiyorsunuz, edin! Bağırmak mı istiyorsunuz, bağırın! Ama sakın anne... Sakın sadece babamı suçlama! İkinizde ilgisiz, sevgisiz, umursamaz insanlarsınız! Birbirinizi bulmuşsunuz."

Babam bu çıkışım karşısında şaşırsa da birkaç adım atıp önüme geldi.

"Dilhun, yeter! Bizimle böyle konuşamazsın."

Takıldığı tek noktaya bir kez daha lanet okuyarak başımı iki yana salladım. Dudaklarıma peyda olan alaycı gülümseme bu kez ailem dediğim insanlara yönelmişti. Her ne kadar bunu anlayamasalar da...

Salondan çıkarak merdivenlere yöneldim. Bir an önce bu evden çıkmalı ve nefes almalıydım. Koşarak odama girdiğimde filmlerdeki gibi arkamdan kimse gelmiyordu. Ya da ailem itiraz nidaları atmıyordu. Açıkçası beni ciddiye aldıklarını bile düşünmüyordum. Yatağın altındaki bavulu çıkarıp hızla dolaba yöneldim. Nereye gideceğimin, ne yapacağımın şu andan itibaren hiçbir önemi yoktu. Sadece bir an önce bu evden çıkıp gitmek istedim. Sadece uzaklaşmak. Bavula birkaç parça eşyayı yerleştirdikten sonra bavulu sürükleyerek merdivenlere ilerledim. Çıkışa doğru yöneldiğimde hâlâ salondan gelen bağırış sesleri gülmeme neden oldu. Bu kadardı işte! Birkaç dakika önce onlara hakaret etmiş ve gideceğim demiştim ama onlar umursamadan her zamanki gibi bağrışmalarına devam etmişlerdi. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda kendimi özgürleşiyor gibi hissettim. Esaret zincirlerimi kırıp kabuğumdan çıkıyordum sanki. Bunun için geç kalmış sayılmazdım. Sadece 21 yaşında bir kız olarak biraz tedirgindim o kadar. Kimse içinde bir gram dahi korku, heyecan olmadan kendini yeni bir hayata sürükleyemez. İnsanın doğasında vardır bu. Ben sadece bu duyguları, bana engel olmaması için bastırıyorum.

EFGANWhere stories live. Discover now