Efgan 5 -- En iyisi arkadaş kalmalıyız...

17.6K 657 25
                                    

YENİDEN EKLENMİŞTİR

Bölümler daha sık eklenecektir. Şuan diğer hikayelerimi yazmaya başladığım için anca bölümleri yükleyebildim :)

Gözlerimi açarken epey zorlandım. Uyku öylesine tatlı öylesine gerçekti ki kollarından ayrılmak istemedim. Rüyalarımla yaşamak, onlarla hayat bulmak istedim. Çünkü sadece orda yalnız olmadığımı, acılarımın azaldığını hissediyordum. Gözlerimi birkaç kez daha açıp kapattım. Sahi ne görmüştüm rüyamda? Sahil kenarında Efgan'la oturmuş bir şeylerden konuşuyorduk. Uyumadan önce gördüğüm son huzurlu yüz ona aitti. Bilinçaltımı bile istila ediyordu bu gezgin. Gözlerimi yumup tekrar o ana dönmek ve o anı yaşamak istedim. Gerçek gibi hissettiriyordu. Bunun mümkün olmayacağını anlayınca büyük bir sıkıntı ile gözlerimi tekrardan açtım. Efgan tarafıma çevirdim bakışlarımı. Efgan tarafım... Benim Efgan tarafım. İyelik ekim hiç kimsenin yanında böyle güzel durmamıştı sanki. Böyle hissetmek annem yan odada hasta bir şekilde yatarken bencilce geliyordu. Umursamadım. İlk defa tanımadığım bir yabancının bana huzur vermesi hoşuma gitmişti. O benim karanlık hastane anılarımdaki aydınlığım olacaktı.

Yavaşça yerimden kalkarak Efgan'ın odasına doğru baktım. Belki de bir süre sonra yanımda sıkılmış odasına gitmişti. Gerçi bir sürü ihtimal vardı. Belki de yine kaçmıştır. Belki bir daha hiç göremeyeceğim onu... Bu düşünce boğazımın kurumasına neden olsa da şimdilik umursamadım.

Annemin odasına yöneldim. Dün duyduğum haberi anca sindirebilmiştim. Bir türlü hazmedemiyorken annemin yanına gidip yalandan güçlü taklidi yapamazdım. Her şeyden önce bu ona haksızlık olurdu. Eğer şimdi karşısına dikilip yanındayım diyebileceksem bu biraz da olsa Efgan'ın sayesindeydi. Belki bilerek belki de bilmeden bana cesaret ve güç vermişti. İçeri girdiğimde babam cama yakın olan koltukta oturmuş dışarıya bakıyordu. Sanki odanın içindeki hastalıktan kaçmak ister gibiydi. Acı çeken bir surat ifadesi vardı. Böyle olmaları son hallerini gördükten sonra biraz garip geliyordu. Annem yatağında öylece uzanmış bir şekilde duruyordu. Kapıyı açınca bana doğru çevirdi bakışlarını. Babam da geldiğimi fark edince koltukta doğrulup bana doğru döndü.

"Nerdesin Dilhun?" dedi sinirli bir sesle. Sanırım gittiğimi düşünmüştü. Babamı çok takmadan anneme doğru ilerledim.

"Nasılsın?" Annem babamın aksine bana gülümsedi. Sanki gitmediğimi biliyordu, hissetmişti.

"Daha iyiyim..."

Annemin yanına bir sandalye çekip oturdum. Babama bakmıyordum. Burada, annemin yanında onunla tartışmak istemiyordum.

"Yanına geldim ama uyuyordun bende koridorda bekledim. Uyuyakalmışım," dedim. Açıklamam babama değil annemeydi. Beni yargılamaktan öte minnettar bakan tek kişiye... Babam biraz mahcup ama kendinden ödün vermeyen bir ifadeyle tekrar cama döndü. Annem babama bakıp bakışlarını kapalı olan televizyona çevirdi.

"Açmamı ister misin?"

Annem sessizce bakışlarını bana çevirdi. Başını iki yana salladıktan sonra tebessüm etti.

"Ben biraz daha uyuyacağım."

Annemde bir gariplik var gibiydi. Sanki bir şeyler söylemek istiyor ama çekiniyor gibi duruyordu. Hastalığını öğrendiğinden beri böyle miydi acaba? Babam hiç bizim tarafımıza bakmıyordu. Sanki başka bir âlemdeydi. Belki de anneme olan bu durumdan dolayı çok üzgündü. Hüznünü kendi başına yaşamaya ve anneme yansıtmamaya çalışıyordu. Annem gözlerini hafifçe kısarak bana baktı. Yorgun gibiydi...

EFGANWhere stories live. Discover now