yirmi dördüncü bölüm

11.9K 742 288
                                    

Jungkook, gitarıyla bir şeyler çalarken yüksek lisans için başvurabileceğim üniversitelere bakıyordum. Mezun olduğum Seul üniversitesi tabii ki en iyi seçenekti. Yüksesk lisans için girmemiz gereken sınavları zaten geçerdim ve okuldaki hocaların çoğu beni tanırdı, hala görüştüğüm hocalarım da vardı. Kabul edilme oranım yüksekti yani.

''Bizim okula yüksek lisans için başvuracağım'' Jungkook, çaldığı gitar sesi yüzünden duymamıştı beni

''Jungkook'' dedim sesimi biraz daha yükselterek, gitarını yanına bırakıp bana döndü

''Efendim?'' dedi merakla

''bizim okula, yüksek lisans için başvuruyorum'' şaşkınca büyüttü gözlerini

''lisans yapmak istediğini bilmiyordum'' 

''ben de grubu yeniden kuracağınızı bilmiyordum, ona sayarsın'' alayla güldü cevabıma

''Ben de diyordum, Taehyung ne zaman başıma kakacak grup işini'' gözünde böyle biri miydim?

''Beni böyle biri olarak mı görüyorsun? Her şeyi başına kakan?'' ofladı ve koltukta bana doğru kaydı

''Saçmalama, sadece grup ile hiçbir şey söylemedin ve senden gizli şeyler yapmamı sevmiyorsun. Bir şeyler söylememen garipti'' kucağımdaki bilgisayarı yanıma bıraktım

''Benden gizli bir şeyler yapmanı sevmiyorum ama yine de yapıyorsun, hem de ben hiçbir şeyimi gizlemezken''tek kaşını kaldırdı ve güldü

''Hatırlatırım, 5 Nisan 2016'da Minho ile görüşmüştün gizlice, ben öğrendiğimde de hiçbir açıklama yapmamıştın''

''Sonra 12 Mart 2018'de annemlerle bana sürpriz parti hazırlayıp bir hafta boyunca küs gibi davranmıştın''

''Ha bir de-'' devam edeceğini sırada ağzını elimle kapadım

''Sus tamam sus'' elim ağzındayken güldü, gülüşünü görmek için hızla çektim elimi

''Karşıma otursana'' dedi oturduğum kanepenin karşısında duran tekli koltuğu göstererek

''Niye?'' dedim gözlerim ellerine dalmışken

''Biraz ilham gelsin istiyorum, grup için yeni bir şeyler yazmayı deniyorum''  yüzümün kızardığına emindim

''Kızardın'' dedi alayla

''Kızarmadım'' deyip ellerimi yanaklarıma koyarken, ellerini ellerimin üstüne koyup, yanaklarımdan çekti ellerimi. Ardından yanaklarıma kelebek öpücükleri bıraktı. İstemsizce gülümsedim. Ben de aynı şeyi ona yaptım, öpücüklerimle ellerini belime koydu ve beni kucağına çekti


Sabah güzel bir duşun ardından, Jungkook izni bitmese de işine geri dönmüştü. Doktorluğu gerçekten seviyordu. Ben de bir zamanlar işimi gerçekten sevdiğimi düşünsem de, sevmiyordum. İşime aşık değildim ve hiç olmamıştım belki de. Ne kadar aptal gibi görünsem de, şu hayatta aşık olabileceğim tek şey vardı, o da Jungkook'tu. Ne bir insan ne eşya, ne de herhangi bir his'e aşık olamıyordum. Kalbimin dört odacığı Jeon Jungkook ile kaplıydı. Onu ilk gördüğüm gün de böyleydi bu, onunla evli kaldığım altı yıl boyunca da. 

 Mutfağa girdiğimde, zil çaldı. Gelen Jungkook değilse, kapıyı açmak istemiyordum. Hadi Tanrım, bana bir işaret yolla ve gelenin Jungkook olup olmadığını anlayayım. Zil ısrarla çalmaya devam ediyordu ve yerimden kıpırdayacak halim yoktu.

after you | taekookWhere stories live. Discover now