35. Bölüm - Adı Süper Sehun

961 98 48
                                    

**** (3 gün sonra)

"Havalar da iyice ısınmaya başladı." Junmyeon huysuzlukla söylendiğinde ona baktım.

"Ben şikâyetçi değilim, yazı seviyorum."

"Ben şikâyetçiyim. Ama sıcaktan değil, bu güzel havaları değerlendirememekten..." Ağlar gibi ifadeyle söylerken göz devirdim.

"Havaları değerlendirememekten mi yoksa havaları değerlendirecek birini bulamamaktan mı?" söylediğimle beraber ağzını önce açmış ardından kapatmıştı. Tekrar açıp tekrar kapattığındaysa yeniden göz devirdim. "İkincisi olduğunu biliyorum." Omzunu pat patladım. O sırada sandalyesinde mayışmış bir halde oturan Jongin de oflamıştı.

"Hafta sonu daha da güzel olacak. Bir şeyler mi yapsak? Sınavlar gelmeden bir kaçamak iyi olurdu." Kyungsoo da başını sallayarak ona katıldığında mırıltılar yükselmeye başlamıştı. Herkes bunun ne kadar iyi geleceğinden bahsediyordu. Kimisi piknik yapalım derken kimisi de kampa gidelim diyordu. Ben sessizdim çünkü aklımda tarttığım bir düşünce vardı. Babamın yanına hep beraber gidebilirdik.

Bir süredir babam beni özlediğini söyleyip duruyordu. Ben de onu özlemiştim çünkü yanına okul açıldığından beri gitmemiştim. Sehun ile olmaktan ona zaman ayıramıyordum ve bunun için suçluluk hissediyordum. Ama Sehun'u da yalnız bırakırsam gözüm arkada kalacaktı. Bu yüzden bir süredir onunla beraber babamın yanına gitme planları üzerinde duruyordum. Şimdi, arkadaşlarım da bunları söylerken hep beraber gitmenin eğlenceli olacağı kanısındaydım. Kasabadaki evimiz büyük ve bahçeliydi. Hepimize yetecek kadar yer de bulurduk. Babam ise bu duruma çok sevinirdi. Çocukları tanıyordu ve onlara gülüyordu da. Hem babamı Sehun ile -ev arkadaşım olarak- tanıştırmak da istiyordum.

"Babamın yanına gitmeye ne dersiniz?" önceden, kışları bir kez toplanır giderdik. Ama bu kış ben gitmediğim için bu eylemden de eksik kalmıştık. Aslında belki de giderdim ama Sehun beni o dönemler öyle bir yıkmıştı babamın karşısına o halde çıkamazdım. Anlardı, sorgulardı ve cevabım da olmazdı. "Hem bu sene gitmedik."

"Harika olur!" Jongin ayağa fırlayıp söylediğinde ona tuhaf tuhaf baktım.

"Ben senin kadar hevesli değilim be." Söylendiğimde gözlerini devirdi.

"Bence iyi olur. Sehun da gelir." Baekhyun bana sorgular gibi söylediğinde kaşlarımı çattım.

"Tabii ki gelecek. Sizi götürmesem bile sevgilimi yine götürürüm."

"Peki, nasıl gideceğiz?" Kyungsoo mantıklı bir soru sorduğunda hepimiz ona baktık.

"Tabii ki Junmyeon, bizlerden kazandığı parasıyla -ayrıca zengin bir adi olduğundan- bir araç kiralayacak." Chanyeol şu ana kadarki en dâhiyane planını sunduğunda elimi uzattım. Bekletmeden beşlik çakıp sırıtmıştı.

"Ben niye ödüyorum be! Gidin kendinize maddi bir destekçi bulun." Yanımdaki Junmyeon'un omzuna kolumu attım.

"Maddi destekçimiz sensin. Not bahanesiyle dünyanın parasını kazanıyorsun."

"Ödemeyeceğim, bana ne." Söylense de kimse onu ciddiye almamıştı. Aksine şimdiden hepimiz aramızda planlar yapıp hangi aracı kiralayacağımızı bile düşünmeye başlamıştık. Nasılsa her türlü parayı ödeyecekti. Ödemese bile ödetecektik.

**** (2 gün sonra)

"Sevgilim, geldiler." Sehun'un seslenmesiyle sırt çantalarımızı kapıp salona ilerledim.

"Geldim. Hadi inelim." Elimden kendi sırt çantasını aldıktan sonra eve son kez göz gezdirip benim ardımdan çıktı. Beraber aşağıya indiğimizde ise kapının önünde siyah bir Transporter görmüştük.

Woori Doori // HUNHANWhere stories live. Discover now