-56-

59.7K 3.3K 2.2K
                                    


Bölüm ithafı: Edakurtulus8

Bölüm şarkısı: Charlie Puth - We don't talk anymore (feat. Selena Gomez)

Bol bol yorum yapmayı unutmayın!

Keyifli okumalar.

Emir'den

Cumartesi günü Alya gidecekti. Ankara'ya dönmeden önce son bir kez denizi görmek istediğini söyledi. Onu Üsküdar'a götürecektim ama o başka bir yere gitmek istediğini söyledi, bana bir adres verdi ve oraya gittik.

Uçurum gibi bir yere gelmiştik. Kimse yoktu, sadece ikimiz vardık. Rüzgar esiyordu, akşam üzereydi. Alya uçak korkusu olduğu için otobüsle gidecekti ve gece yarısına bilet almıştı. Bu yüzden rahattı. Etrafı köşedeki sokak lambası aydınlatıyordu, sokak lambasının altındaki kameranın neden orada olduğunu anlamamış olsam da boş verdim. Polislerin koyduğu bir kameraydı galiba.

Alya bir süre denizi izledi. Alya benim 8 yıllık arkadaşımdı. Gidecek olmasına üzülmüyordum. Alya'nın burada olması Elis'i huzursuz ediyordu ve ben Elis'le aramızda bir problem olsun istemiyordum. Alya'nın gitmesi iyi olacaktı.

Kolumdaki saate baktıktan sonra Alya'ya çevirdim gözlerimi. "Gidelim mi? Geç kalacağız."

Yeşil gözlerini gözlerime çevirdi. "Gidelim."

Ona arkamı dönüp yürümeye başladığımda, "Emir!" diye seslendi. Durup arkama dönerek ona baktığımda ne zaman aramızdaki mesafeyi kapattığını anlayamamıştım. Tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda hiç düşünmeyeceğim bir şey yaptı.

Dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı.

Bu yaptığının şaşkınlığını üzerimdeyken gözlerimi kıstım ve onu itmeye çalıştım. Ellerini enseme götürdü ve sırıtarak geri çekilmemi engellemeye çalıştı. Ellerimi yanaklarına koyup onu iterken ellerini kollarıma indirmişti. Hızla onu ittiğimde yüzündeki pis bir sırıtışla bana bakıyordu.

İğrenerek elimin tersiyle defalarca dudaklarımı sildim. Öfkeyle Alya'ya baktım. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" diye bağırdığımda sırıtmaya devam ederken omuz silkti. "Bunu nasıl yaparsın?!"

"Seni seviyorum," dedi usulca. Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ne saçmalıyorsun sen?!"

Benim Elis'i sevdiğimden haberi yok muydu? Beni öpmeye nasıl kalkışırdı?

Ellerini iki yana açtı. "Seni seviyorum işte! Duydun mu? 8 yıldır seni seviyorum! Seninle ben sevgili olmalıydım! Senin sevgilin ben olmalıydım! Ama sen o aptal, salak, kızı seçtin. Söylesene onda ne var?!"

Hırsla kolunu tuttum ve sıkmaya başladım. "Onda ne var biliyor musun, karakter var, sen de olmayan bir şey olduğu için bilmemen gayet normal." dedikten sonra öfkeyle konuşmaya devam ettim. "Ben Elis'i seviyorum Alya, hem de her şeyden, herkesten çok. O benim hayatım, duydun mu? Ondan başka hiçbir şey düşünemiyorum, aklımı durduruyor. Aramızda çok özel bir şey var. Günün birinde o benden nefret etse de ben onu sevmeye devam edeceğim. Anladın mı beni?"

Gözlerindeki öfkeyle bana bakarken onun gerçek yüzünü görmenin verdiği iğrenmeyle kolunu bıraktım. Aşka saygım vardı ama Alya'nın hissettiğinin aşk olduğunu düşünmüyordum. Daha çok takıntıydı. O bana takıntılıydı...

Onu arkamda bırakıp arabama bindim. Arabayı çalıştırıp son hızla oradan uzaklaştım. Şimdi ben Elis'i aldatmış mı oluyordum? Kahretsin!

Yolda giderken Toprak'ı aradım ve gidip Alya'yı almasını söyledim. Sonuçta ailesi Alya'yı bana emanet etmişti ve ailesine mahcup olmayı istemezdim.

hatlar karıştı | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin