#Mizah 2. ❤️
Bölüm şarkısı: Charlie Puth - Attention
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Keyifli okumalar
Aslı'dan
Akşam yemeği için eksik olan birkaç malzeme vardı. Onları almak için markete gitme görevini bana verdikleri yetmezmiş gibi Mert'i de yanıma göndermişlerdi.
Tamam Mert'i seviyordum ama onu süründürmek hoşuma gidiyordu. Yaşasın ibnelik!
Orman evine 10 dakika uzaklıktaki mini markete gelmiştik. Marketin neden böyle ormanlık bir yerde olduğunu anlayamasam da içeri girdim.
Birkaç kişi tek vardı. Mert "Ne alacağız?" diye sorduğunda cebimdeki kağıdı çıkardım ve okumaya başladım. "Nar eşkisi, spagetti, bir kutu dondurma ve meyve suyu."
Mert bakışlarını markette gezdirdi. "Şu reyonda nar eşkisi var," deyip yanındaki reyondan nar eşkisi aldı.
Marketin girişinde bulunan mini market arabasını aldım. Mert nar eşkisini arabaya koyarken,"Aslı barış benimle," dedi.
Gözüme kestirdiğim dondurma dolabına ilerledim. "Hayır."
"Sen ne nazlı çıktın ya," diyerek peşimden geldi. "Fazla naz aşık usandırır ben sana söyleyeyim."
Dondurma dolabının kapağını açtım. Eğilip içinden bir kutu dondurma aldıktan sonra arabanın içine koydum ve kafamı kaldırıp Mert'e baktım. Peşimde koşmasını seviyordum ana fazla uzatmanın bir anlamı yoktu. "Affettim."
"Bak yine affetmiyor. Aslı barış benimle."
"Tamam."
"Aslı ne olur barış."
Dejavu.
"Tamam barışıyorum."
"Aslı lütfen affet." dedi beni duymayarak.
Biraz daha sesimi yükselttim. "Tamam barışıyorum."
Durdu. Baktı sadece. Sonra elini kaldırıp koluma çimdik attı. "Dur bakayım rüya mı bu?"
"Ah acıdı salak."
"Rüya değilmiş," deyip kollarını bana doladı ve kaburgalarımı kırmak istermişcesine sıkı sarıldı.
"Seviyorum lan seni."
"Ben de seni."
*
Elimizde poşetlerle marketten çıktığımızda yürürken, "Yalnız çok değişik değil mi? Markette sevgili oluyoruz. Sonra ayrılıyoruz. Yine markette barışıyoruz," dedim gülerek.Mert güldü. "Markette de evleniriz artık."
Başımı kaldırıp ona baktım. "Evlenmek mi?"
"Evet."
"Ama sen evliliğe pek sıcak bakmıyordun." Öyle demişti.
"Fikirler değişebilir."
Gülümsedim. Benim gülümseyişimle o da gülümsedi ve alnımı öptü.
5 dakika boyunca yürüdük. Ormanın içinden gidiyorduk çünkü anayolu kullanırsak daha çok yorulacaktık ve zaman kaybedecektik.
Ağaçların arasından geçerken "Mert hadi bir fotoğraf çekelim," dedim ve cebimden telefonumu çıkardım. Elimdeki poşetleri yere bıraktım.
Mert poşetleri yere bıraktı ve yanıma geldi. Arkamdan sarılıp çenesini omzuma yasladı, gülümsedim.
Tam fotoğrafı çekecekken arkamda gördüğüm şeyle dondum kaldım. Mert anlık olarak bakışlarını bana çevirdi. Yavaşça telefonu cebime koydum ve Mert'e baktım. Aynı anda çığlık atıp koşmaya başladık. "Ayı!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hatlar karıştı | texting
Short Story(tamamlandı.) Elis: Artık söylemem gerektiğini düşündüm.(20.13) Elis: Daha fazla saklayamayacağım çünkü.(20.14) Elis: Kutay (20.14) Elis: Seni seviyorum. Hem de her şeyden çok. (20.14) Elis: Peki sen, (20.15) Elis: Beni Romeo'nun Juilet'i sevdiğ...