Yirmi

1K 70 49
                                    

Yb geldi. Yb geldiiii. İyi okumalar.

Mert'in anlatımıyla

Parkta oturmuş onu bekliyordum. Onu. Gülpembeyi. Beni görünce ne yapacaktı? Şaşıracakmıydı? Sinirlenecekmiydi? Yoksa mutlu mu olacaktı? Kafamda düşünceler ile onu bekledim.

2 saat sonra

Gelmiyor. 2 saattir bekliyorum gelmiyor. Ya parka geldiğinde beni görmüş ve benim bilinmeyen olduğumu anlamış ve beni istemediyse? Dayanamayıp Kumsal'a mesaj attım. O,onu sevdiğimi biliyordu.

Mert: Gülpembe nerde biliyormusun? Ya parka geldiğinde beni görmüş ve benim bilinmeyen olduğumu anlamış ve beni istemediyse?

Kumsal: Bekle bi arayayım.

Birkaç dakika sonra cevap geldi.

Kumsal: Hastaymış biraz.

Mert: Tamam.

Parktan ayrılıp evine gittim. Kapıyı çalarken kalbim duracak gibiydi.

Kapıyı açtı ve bana baktı.

"Merhaba pamuk şekerim."dediğimde gerçekten şaşırmıştı ve o an hiç beklemediğim bişey oldu. Kapıyı suratıma kapattı.

Bu muydu? Bütün sevgim bu muydu? Arkamı dönüp gidecekken kapı tekrardan açıldı fakat bu sefer Gülpembenin üstünde hırka elinde çanta vardı. Ben daha ne olduğunu anlamadan bana sarıldı. Kollarımı ona doladım.

"Gamzeli."dedi kollarımdan ayrılırken.

Gülümsedim. Evden çıktık bir süre sonra konuşmaya başladı.

"Niye yüzünü bana göstermek yerine bana mesaj attın?"

"Çünkü beni fark etmiyordun."

Kafeye geçtik masaya oturduğumuzda elimi yüzüne koyup ateşi varmı diye baktım. Yüzü biraz solgun gözüküyordu.

"Kumsal hasta olduğunu söylemişti,iyimisin?" Başını salladı.

Sohbet etmeye başladık daha doğrusu o söyledi ben onun gülüşünü izledim. Sonra aklıma bir soru takıldı.

"Pamuk şekerim."

"Noldu?"

"Sana yüzümü gösterdim artık bana neden bol giyindiğini söyleyecekmisin?" Neden bol giyiyordu ki? Hayır tabiki bol giyinmesine birşey demiyorum sadece,merak işte.

Derin nefes aldı. "Şurda ki kız görüyormusun?"dedi parmağıyla bir kızı gösterirken kız baya açık giyinmişti fakat o benim bakmam kızmak yerine kendisi gösteriyordu. O farklıydı. Hem de çok farklıydı.

"Evet." Sonra başka bir kızı daha gösterdi sonra bir tane daha bir tane daha.

"Görüyorsun değilmi bütün kızlar aynı giyiniyor hepsi açık. Hepsi etek ve elbise giyiyor. Ne kadar çok seviyorlar bedenlerini göstermeyi fakat ben nefret ediyorum. Her gün bu cümleyi söylüyorum kendime 'Niye güzel olmak için bedenimi gösteriyim ki?' işte görüyorsun hiç kimsenin umrunda değil bu cümleler fakat benim umrumda. Bu kızların yarısından fazlası erkekler onu beğensin diye böyle giyiniyor mankenlere barbielere benzemek istiyorlar ama ben kendim olmak istiyorum ve bu benim kendi tarzım."

Söyledikleri karşısında ağzım açık kalmıştı. Fazla haklıydı. Kafeden çıktık. Hava kararmıştı. Yağmur yağmaya başladı. Dolu yağıyordu. Onun evine gidemezdik çünkü çok uzaktı bu yüzden koşa koşa benim evime gittik. Karşımda ıslak yavru kedi gibi duruyordu. Ona kendi kapşonlularımdan verdim.

"Oda da değiştirebilirsin sanırım bir süre daha burada kalıcaksın yağmur gittikçe şiddetleniyor." Üstümüzdekileri değiştirip saçlarımızı kuruladık. Elimize birer kahve alıp cam kenarına geçtik. Akşam olmuştu ve yağmur hala yağıyordu.

"Sen odada ki yatakta yat ben koltukta yatarım." dedim. Başını hayır anlamında sağa sola salladı.

"Hayır ikimizde bu yatakta yatıcaz." Gülümsedim. Ne diyebilirim ki? Tabi ki de kabul edecektim. Yatağa yatıp kollarımı doladım.

"İyi geceler pamuk şekerim."

"İyi geceler gamzeli."

Ayayayyayayayaaa bu bölümü aşırı sevdim ya sonunda be. Neyse yazar vote istiyore sonraki bölümde görüşürüz canlar.







Yanlış Numara/TextingDove le storie prendono vita. Scoprilo ora