( Bety'nin ağzından )
Ellerimi Miceal'ın yanaklarına değdirdiğimde ruhumum titrediğini hissettim. O güzel mavi gözlerine öylece daldım. Uzun uzun baktım. Miceal'ın üstü başı tozdu, yara bere içindeydi ama en çok benim canım yanıyordu. Eskiden bile Miceal'la hiç göz göze gelmemiştik. Hep onu hor görmüş, onu kendime layık görmemiştim. Şimdi ise ben sadece onun ilgisini bekleyen aciz bir kadındım. Ama kendi isteğiyle ona sahip olmak ve onun da bana sahip olmasını istiyordum. O ise bütün bunlara Tarkan'ın ölmemesi için katlanıyordu. Ve bu durum beni sinirlendiriyordu. Onu ne kadar çok seversem seveyim yinede acı çekmesini istiyordum. Bana itâat etmesini...Bana annecik demesi için onu Tarkan'ın ölümüyle tehdit ettim. Onun küçük dudaklarından ince, titrek bir sesle "annecik" kelimesi döküldü. Ne dersem yapacak kadar çaresizdi. Miceal, sâdık bir insandı. Tarkan'a ihanet etmeyeceğini biliyordum. Bu yüzden ne dersem yapmak zorundaydı. Ayağa kalkmasını söyledim. Zor bela kalktı. Koltuğa geçmesini ve benden intikamını almasını istedim. Miceal'ın etini liğme liğme etseydim bu cümlem kadar canını yakmazdı biliyorum. Istemeye istemeye koltuğa geçti. Çabuk benden intikamını al yoksa Tarkan ölür dedim. Gözünden bir damla yaş süzülürken senden nasıl intikam alabilirim onu bile bilmiyorum dedi. Önüne bir bıçak koydum ve diz çöktüm. Ya keserek, ya döverek ya da bana sahip olarak dedim. Miceal beni kesemez ve dövemezdi. Tek bir çaresi vardı o da istemeye istemeye benim olmasıydı. Tarkan bunu yapacak kadar da karaktersiz değildi. Öl desem anında ölmeye hazırdı. Ama ben ondan ölümden daha zor şeyler istiyordum. Diz çöktüm ve Tarkan'ın pek fazla vakti olmadığını hatırlattım...
Miceal, gözünden süzülen yaşlara hakim olamıyordu. Ona yeterince eziyet etmiştim. Şimdi ise sığanacak tek limanının benim omzum olduğunu hatırlamasını istiyordum. Sadece benim saçlarımı okşamasını ve sadece benim kokumu içine çekmesini istiyordum. Ayağa kalktım ve ellerinden tuttum. Parmak uçlarını öptüm onu yavaşça omzuma doğru çektim. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sol omzumu göz yaşlarıyla ıslatmıştı. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum ve başına bir buse kondurdum. Artık ne dersem yapmaya mecbur bir çocuk gibiydi...
Yere diz çöktü. Miceal gibi birinin bu kadar çaresizce diz çökeceğine kim inanırdı ki? O sırada Jacep iceri girdi. Hadi aşkım dövüş başlamak üzere gidelim dedi. Son kez Miceal'ın başını öptüm ve Jacep'la birlikte odadan çıktık. Kapının önünde bekleyen gardiyana iceriye yemek götürmesini ve Miceal'ın geceyi odada geçirmesini söyledim. Sonra da Jacep'la birlikte Tarkan'ın dövüşünü izlemek için ayrıldık.
Küçük Bilgiler
• Jacep, Bety'nin kocası.
• Evet duyduğunuz doğru Bety kocasının karşısından Miceal'ın başına bir buse kondurdu.BÖLÜM SONU...
Keyifli okumalar dilerim...❤⚘❤
