Engel

951 53 12
                                    

"Chuuya, uyanırmısın artık?"

Soğuk camın ardından bakan kızarık kahverengi gözler, kendisini duyduğunu hissediyormuş gibi inançla fısıldamaya devam ediyordu. Elini, sanki ona olan özlemini tatmin eder diye camın üstünde tutuyor, hareketsiz bedene bakmaya devam ediyordu. Buraya geldiklerinde arkasında bir çok insan vardı ona destek çıkan, ancak her geçen gün hepsi birer birer azalmıştı ve Dazai de şuan tekti. Yapabildiği tek şey orada durup izlemek. Kızıl saçın beyaz kumaşın üzerini kapladığı her bir teline göz yaşı dökerek sevdi.

Gidemiyordu yanına. Günlerdir belki de haftalar bile oldu diyebilirdi, suçluluk duygusu içini öyle acı bir şekilde kemiriyordu ki tekrar dokunmaya korkuyordu,ama sevgilisinin yanına gitmek ve ona destek vermeyide her şeyden çok istiyordu. Kaşlarını çatıp yüzünü elleri arasına aldı ve boynunu eğdi. Depresyona girmişti genç adam, bunun farkında değildi ama çok acı çektiğini tüm hastaneye haykırmak istiyordu.

"Dazai-san?"

Dönmedi arkasına Dazai. Yine duyacağını bildiği boş sözleri işitmek istemedi. Başını cama yasladı ve derin nefesler alıp vermeye başladı. Sinirlenip de kontrolünü kaybetmemeyi denedi. Artık gerçekten kimseye zarar vermemeyi diliyordu.

Arkasından ona seslenen hemşire de onun dinlemeyeceğini anlayınca iç çekti ve uzaklaştı oradan. En azından kimseye zarar vermeden kendi içinden acısını çekmesini kötü bulmadı ve gitti. 'Zavallı adam' diye geçiriyordu orta yaşlı kadın, kendi eşinin başına böyle bir şey gelmiş olsaydı o da aynı durumda olurdu. Kimseyi duymak istemez ve sadece sevdiceği için tek başına bekler dururdu. Ona kesinlikle hak veriyor ve hastanın kontrolleri harici o taraftan geçmiyordu. Bir anda karşısında Chuuya'nın doktoruyla yüz yüze geldi, yüzü oldukça solgun olan adama durumu sordu. Duyduklarıyla malzeme odasına hızla vardı.

Öte yandan Dazai onların yalnız bırakılmalarını ayrıcalık olarak görmüyor ve hiç kimseyle konuşmak istemiyordu. Telefonun şarjı biteli yine belki de günler olmuştu. Ne ajanstaki Yosano-chan'dan tedavi ile ilgili bir mesaj ne de Akutagawa'dan Mori'nin ilaçları hakkında. Hiçbir şey bilmiyordu.

"Chuuya..."

Maskenin ardında yatan yüzü bembeyaz kesilmiş surattan bir kıpırtı yoktu.

"Bücür! "

Umutla baktığı camdan, hareket eden tek şey yavaşça inip kalkan göğsüydü. Dazai'nin bakışları koyulaştı ve iki elini yumruk yapıp cama vurdu.

"Ne yani kızmadın mı? Nefret ettiğin Dazai yine şaklabanlık yapıyor kızsana. Ben... Nefes alamıyorum Chuuya. Tepki göstersene!"

Son cümleyi söylerkenki sesi o kadar inceydi ki, güldü kendine,Chuuya onu nasıl duysundu. Yanına gitmesi lazımdı. Cama bir kez daha vurdu. Elini tutması lazımdı. Evet kesinlikle bunu yapmam lazım diyerek birçok kez başını aşağı yukarı salladı. Elini tutup ona fısıldamalıydı. Bilimsel olarak kanıtlanmıl bir gerçekti, insan tanıdığı kişiyi algılayacak ve sinirsel olarak beynine iletikecekti. Belki de içine hapsolduğu bu derin uykuda Dazai'yi hissederse belki... İyileşebilirdi Chuuya.

"Dazai-san!"

Arkasında duyduğu sesle ürktü ve elini camdan indirip öylece durmaya devam etti.

"Lütfen beni yalnız bırakın hemşire hanım."

"Anlamıyorsunuz Dazai-san."

Ağır çekimde arkasına dönmeyi başarabilen Dazai ruh gibi gözlerle hemşireye baktı. Kadının giydiği aşırı önlemli hastahane kıyafetlerine dikkat kesildi. Ve aynı anda gözleri parıldadı. Yanındaki yedek kostüm kendisinin giyilmesi için bekliyor gibiydi. Parmağıyla yavaşça işaret etti kıyafeti Dazai. Kadın sonunda der gibi anlayışla gülümsedi.

"Bunları giyinmek şartıyla belirli saatler aralığında artık içeriye girebilirsiniz. Ben ve doktorum son muayeneleri için şimdi gireceğiz, işimiz bitene kadar giyinmiş olursunuz."

Eline tutuşturulan kıyafetle adeta yerine çivilenmiş gibi hissetti Dazai. Bir dakika kadar sonrasında doktorun da yanlarına gelip kapının açılmasıyla hemen o tarafa yöneldi yorgun bakışları. Farkında olmadan gözlerinden süzülen yaşlar giderek artıyor gibi hissediyordu. Kapının hemen ardındam gördüğü Chuuya ile vakit kaybetmeden üzerini değişmek için gitti. Koridorda acele ederken histerik kahkahalar atıyordu.

"Nihayet! Beni çok beklettin sevgilim ama sen yeter ki eski sağlığına geri dön. Ben hep yanındayım."

Sürpriz oldu ama aklımdayken de yazmamazlık etmedim ve yazmışken de attım, bu bölümün de devamı olucak
no worries...

Kanlı Dans  {One-Shots} Where stories live. Discover now