"O tabloyu sana kim verdi?"
Gözleri çok garip bakıyordu. Biraz mahzun, biraz kuşkucu, biraz bıkkın.
Ama en çok da meraklı.
"Jimin vermişti." dedim yeniden tabloya baktığımda. "Doğum günümdü. İsim yazılan tahta eşyalardan almak için pazara gitmiş. Adamın hazırlamasını beklerken de yan tezgahtan bir amca çarpmış gözüne, ona bakıyormuş durmadan. O da zamanı varken adamın tezgahına bakmak istemiş." Gözlerim yeniden onu bulmuştu. "Adam resim çiziyormuş parayla. Aynı zamanda da çeşitli tablolar satıyormuş. Jimin tezgahı incelerken, "Kim için bakıyorsun?" demiş adam. O da "Arkadaşım için." deyince adam ismimi sormuş. Adamın dediğine göre her insana özgü nesneler bulunurmuş hayatta. Benimki de buymuş, öyle demiş Jimin'e." dedikten sonra gülmüştüm. "O bayılır böyle esrarengiz şeylere. İnanmış almış, ben de astım."
Yüzünde gülümseyen bir ifade vardı. Kirpikleri altından beni izliyordu öylece.
"Neden öyle bakıyorsun?" diye sormuştum bakışlarına karşı. Aklından geçen şeyler yüzüne yansıyordu çoğunlukla. Benimle dalga geçiyor gibi geliyordu şu an.
"Nasıl bakıyorum?" diye sorduğunda, "Böyle işte." diyerek parmağımla yüzünü göstermiştim. "Dalga geçer gibi."
Gülümsemesi genişlemiş, minik bir kahkayı tutturmuştu. Önce şaşırmış olsam da gerçekten benimle dalga geçtiğini anlayarak kaşlarımı çatmıştım.
"Ah, cidden..." diyerek kafasını sağ sola salladı, yavaşlamaya başlayan kahkası eşliğinde ağarmaya başlayan gökyüzüne baktı.
"Sabah olmak üzere." dedi usulca ve bana döndü yeniden. "Uyumalısın."
"Sen?" diye soru yönelttiğimde kafasını arkaya yatırarak bana bakmıştı gülümseyerek. Pufa değmeyen yanağına ışık vuruyordu. Gözleri o kadar güzel duruyordu ki, bir sağa bir sola kayan göz bebeklerimi ondan ayıramıyordum.
"Ben de uyuyacağım." demişti fısıltıyla. Onu görme sürem uzasın diye kırpmaya direnmiştim gözlerimi. En sonunda ağır çekimde kapanmıştı göz kapağım. Fakat hızla açarak ona bakmaya devam etmiştim.
"Yanımda..." diyerek fısıldadıktan sonra derinliğine kaybolmaya başladığım gözleri ile soluklanmış, "Yani, benim yatağımda yatmak ister misin? Ben biraz-"
Bir eli kendisi yapmıyormuş gibi yanağıma çıktığında, ona bakan göz bebeklerim kocaman olmuş bir şekilde içimdeki son nefesi dibine kadar dışarıya bırakmıştım.
Parmak uçları tenime dokunur dokunmaz midem kasılmış, iki büklüm olmuştu vücudum. Durmuştu sanki zaman. Gözlerinin rengi benim göz bebeklerimde parlıyordu emindim.
Parmak uçlarını hafiften geçerek yanağıma biraz daha teninden katmış, hafif dokunuşlarla sürüklemişti parmaklarını. Bu sürükleme birer birer kayıp vererek tek parmağa düşmüş, o bir parmağın ucu da içimi sızlatasıya bir yavaşlıkla alt dudağıma gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Accensus || Taekook ✓
Fanfiction"Nereye gidersen git." dedi değişik bir ses tonuyla üzerime yürürken. Ve ardına sığındığım tüm eşyalar, onun emrinde havalanarak uçup gitti. "Benden kaçamazsın." Kapak: raisshi ♥️