25. Bölüm| I'm A Mess

467 46 25
                                    

Medyadaki şarkıları dinşeyin pls.s

Oy vermeyi untmayın.💫

*

Kapıyı çarparak eve girdiğimde sessiz olmaya özen göstermeden mutfağa gittim ve kendime bir bardak su doldurup yaşadıklarımı sindirmek istercesine tek dikişte içtim.

Nasıl da umutlanmıştım bana 'ne anonimi? O ben değilim' diyecek diye.

Nasıl da kendimi Kayıp'a kaptırıyordum yavaş yavaş.

Ufak bir kahkaha attım ve bardağı sertçe tezgaha bıraktım.

Az daha kanıyordum ona.

"Aptal."

Sinirle burnumdan nefes alıp gözlerimi kapattım.

Anonim olursa ona kalbimi açacağımı falan mı sanmıştı? Hayır aksine ona daha çok duvar örmüştüm.

Peki o üzerime gelişi?

Ayağımdaki ayakkabıları mutfağın bir köşesine attırdım.

Şu an tam olarak neye sinirliydim bilmiyordum.

Kayıp'ın Semih çıkması mı?

Ben zaten bunu biliyordum ki.

Kendi zihnimde bir Kayıp oluşturmuştum ve bu kişi Semih'ten oldukça uzak birisiydi. Şimdi ise oluşturduğum Kayıp, gerçekten de kaybolmuştu.

Kapının açılmasıyla karanlıkta seçemediğim Buse bana doğru gelip ellerini omzuma koydu her şeyi anlamışcasına.

"İyi misin?"

Başımı olumsuz anlamda salladım.

Bir şeyler boğazıma oturuyordu ve yutkunamıyordum. 

Beni kendisine döndürüp sıkıca sarıldı.

Ben de ona sarılıp gözlerimden birkaç yaş damlanın akmasına izin verdim.

"Semih'ten beklenilecek hareketti."

Semih'i tanımamasına rağmen böyle konuşmasına daha sonra gülecektim ki şimdi sinirlerim bozulmuştu ve ağlamak istiyordum.

*

"İçeride."

"Ne yapıyor?"

"Yatıyor üç gündür. Poposunu kaldırıp da bi hava alıyım demiyor. Odası Hitler zamanındaki gaz odalarına döndü, on saniye dayabilirseniz altın madalya kazanırsınız."

"Ne yapıyor odada be?"

"Salya, sümük, kendi kendine konuşmak..."

Odamın kapısı açıldığında kafama kadar çektiğim yorganıma daha sıkı tutundum.

"Iyy, bu ne koku be? Leş kokuyor burası." Esin'in tiz çığlığıyla birlikte birkaç gürültü kopmuş ve kafamdan yorgan çekilmişti.

Birkaç kişinin beni görmesiyle çığlık atması bir olmuştu.

Kaşlarımı çatarak yorganımı çeken Seda'ya baktım. Burnunu işaret ve baş parmağıyla kapatmış kaşlarını çatarak iğrenti dolu bakışlarıyla beni izliyordu.

"Bırak be yorganımı!"

"Bu sıcakta ne yorganı?!"

Yorganımı sertçe elinden kurtardım ve kafama kadar tekrar çektim.

"O saçların halini gördünüz mü?"

"Kuş yuvası."

"Kuş herhalde deve kuşu falan, ilk defa o kadar büyük kuş yuvası görüyorum."

"Sizi duyuyorum!" Hakkımda böyle konuşmaları zaten üç gündür bozuk olan sinirlerimi daha da bozmuştu.

"Sen bizi dinleyeceğine git banyoya da bi tipine bak."

Gözlerimi devirip "Siz de odamdan çıkın." diye cevap verdim.

Üç gündür bu yatağa yapışmıştım ve beni buradan çıkarmaları için bir spatulaya, bir süpürgeye bir de anneme ihtiyaçları vardı.

"İnsanlıktan çıkmış bu, çağdaş medeniyetler seviyesinden geri doğru gitmiş."

Yorganı üzerimden attım ve yatağımdan ayağa kaltım.

Karşılarına geçip ellerimi belime koydum ve dudaklarımı birbirine bastırıp hepsine tek tek baktım.

Benim yüzümü daha yeni gördüğü belli olan Aysen, Esin'in kucağına bayıldığında Esin, Aysen'in koltuk altlarından sürükleyerek odadan çıkardı.

"Aman yarabbi!"

Beni baştan aşağı süzen Buse, Seda ve Derya iğrenç bir maddeymişim gibi birkaç adım geriye çekildiler.

"Yazıdan önceki döneme dönmüş gibi, karanlık..."

"Yoo, ben çok güzelim."

Onlara aldırmadan boy aynamın önüne geçtim ve kendime baktım.

Dağılmış topuzum, göbeğimin üzerine kadar sıyrılmış üst pijamam, tek paçası bileğimde ve diğer paçası dizimin altına kıvrılmış pijama altımla, tek ayağımdaki çıkmış çorabımla gayet de çok güzeldim.

Ayrıca şişmiş gözlerim de ayrı bir hava katmıştı bana.

Aynanın önünde garip garip danslar yaparken Buse yanıma yaklaşıp elini omzuma koydu.

"Seda, koş bacaklarını tut." Gözlerimi kocaman açıp ne olduğuna bakarken Seda da sinsi bir gülüşle bana baktı. Ağzımdan büyük olduğunu düşündüğüm bir çığlık attım.

Buse de kötü kadın kahkahası atarken ellerim kollarım bağlanmıştı.

*

Oy vermeyi unutmayın, diğer bölümde görüşürüz.

🌟

mo chuisle / textingWhere stories live. Discover now