🍃4.Bölüm

63 23 6
                                    


Hep bir savaş içinde sanıyoruz kendimizi, sevdiklerimiz için savaştıgımızı ama bir gecek var ki o da budur. Aslında kendimiz için bu bütün çabamız. Kendi istediğimiz olsun diye..

🌺🌺🌺

İşlenen her ders sonrasın da kendimi sıranın üstünde yatarken buluyordum. İlerleyen saatler sonrasında derin nefes alıp son dersin son saatlerini beklemiştim ve nihayetinde kavuştum.
Son derste hoca herkesi kendi halinde bırakınca önceki derslerde aldığım notları kitaba geçirdim. Sinıfta ki diger öğrenciler birbirleriyle vakit gecirmekle meşguldü, Batu ise elindeki telefon ile uğraşmaktaydı. Konuşucak kimse olmadığı için etrafa göz atıyordum.
Batu bu okula geldiğimden beri tek konuştuğum kişi olabilir. Aynı sifita okuyorduk. Okula ilk başladığım zamanlarda içine kapanık birisi olduğum için soğuk davranırdım, aslında hala öyledi değişen bir şey yok. Haliyle beni görmezden gelenlere kızmıyorum. Kim buz dağıyla arkadaş olmak ya da konuşmak ister ki?

Notlarla işimi bitirdikten sonra sandalyeme sırtımı iyice yasladım. İki haftaya yakın küçük bir cafede çalışmaya başladım, birileri sayesinde rahat bir işim oldu. Dengeler gözetildiği takdirde dünya üzerinde yapılabilecek en iyi iş. Dengeler derken, dünyanın ekolojik dengesi ya da dış ticaret dengesi değil. Damarlarda dolaşan kanın dengesi. Daha işimin başlarında, biraz tereddüt etsem de düşündüğümden daha kolay ve yorgunsuz geçiyordu. Aslında bunu Kadir abi sayesinde halledebilmiştim daha önce hiç çalışmamıştım. Ama bir şekilde alışmıştım çalışma ortamına.

Telefonumu çıkararak okuldan sonra cafeye uğrayacağımı belirten kısa bir mesajı Esra'ya gönderdim. Esra benim gibi orda bir çalışandı. Birde Kadir abinin yeğeni olurdu kendisi. Pek ortalıkta görülmezdi. Çünkü rafın arka tarafında calışır, müşterilerin istediği içecekleri doğrudan doğruya tezgahın üzerinden servis ederdi. Ben ara sıra o tarafa geçerdim. Esra'nın, bekledigini ve mekana lazım olan bir kaç şeyi yazdığı mesajı okuduktan sonra kısa bir mesajla onaylayarak telefonu çantama atım. Çalışma saatleri müşteri yoğunluğuyla bazen değişirdi.

Bir arka sıramda oturan Rüzgar ve Zoran'ın yanına giden Elfin'e gözüm takıldı. Berna'nın bunula nasıl arkadaş oldugunu anlayamıyorum nedenini sorarsanın hal ve haraketleri onu aşırı derecede itici kılmasıydı.

Elfin Rüzgâr'ı ordan kaldırarak yerine geçti. Tarçın rengindeki saçlarını omuzunun arkasına savurarak Zoran'a döndü.
"Neden az önce bizimle bahçeye inmedin?" diyerek soru yönelti Elfin. Zoran gayet rahat bir şeklide sessizliğini korurken Elfin, direk söylenmeye başlamıştı.
"Burada ne yapıyordun?"
Kısa bir aradan sonra cevab verdi. "Öylesine, yalnız takılmak istedim hepsi bu."dedi boş bir sesle Zoran. Tahammül etmeye calışıyormuş gibi derin bir nefes aldı. Elfin bunu görmüyormu acaba?
"Akşam Berna'ya gecicez bunu biliyorsun degilmi. Bir haftadır okula gelmiyorsun belki biraz vakit geçiririz orda." Diyerek küçük hareketlerle onaylamasını bekliyordu. Çaktırmadan arkamı dönüp Elfin'e baktım. Guzel ve bakımlı bir kızdı muhtemelen bu sınıfta hata bu okulda istediğini kolayca elde edebilicek biri.

Elfin tarçın renginde ki saçları ve kahverengi gözlere sahip. Okulun diğer kızlarıyla kıyaslarsak çekici ve özgüvene sahip biriydi. Okulun erkeklerin bir kere bakıp ikinci kere bakmak için dönmelerine gerek bırakan bir kızdı. Kıyafetlerine özen gösteren ve taktığı değişik takılar sergiledigi hareketleriyle, varlıklı bir aileye sahip olduğunu anlamak o kadarda zor değil. Tabi bunun yanında birde burnu havada bir kızdı. Elfin, Zoran'a soran gözlerle bakmayı sürdürürken önümdeki kitaplara yöneldim. Biraz karıştırdıktan sonra Berna,
"Elfida, anahtarlarımı almayı unutmuşum. Yedek anahtarın varsa, ya da sende istersen. Burdan çıkar çıkmaz eve geçicem sende geçeceksen bizimle gel?"
Dediğinde, cafeye gitmem gerektiğini söyleyerek anahtarları çıkarıp ona uzatım.

Okul çıkışında minibüse atlayıp cafenin önünde indim. Müziğin sesi cafeyi aşıp sokağa dökülüyordu. Içeri doğru ilerledigimde bugün biraz kalabalık görünüyordu. Saatler ilerlerken geceye yakın daha bir yogunlaşma başlardı. Bu acıdan dolayı gece calışmalar sürerdi. Öğleden sonra biten ders saatlerinde buraya gelirdim. Çarpışarak koptugum kalabalıktan, tezgahın önündeki boş tabureye oturdum. Cafede canli muzik geceleri daha bir şekil alırdı. Genel olarak cafenin içi barı anımsatıyordu., Esra'nın istediği şeyleri masaya bırakarak etrafa göz atım.

İnsanların çoğu hayatlarındaki acı şeylerden kaçıp buraya sığındığını hissedebiliyorum. Neden olmasın?

Öyle büyümüş ki içlerinde ki mutsuzluk. Kendileri sevilmeyi beklerken,sevdikleri şey beklemek olmuş gibi. Bazen muzige dayanamayıp, kendilerine sahneye bırakan insanla olurdu, bu geceki gibi. Eğlence dünyasının en yaygın mekan türüdür. Kadir abi yani patronum bu tarzı daha çok seven birisiydi.
Kadir abi eskiden barmen oldugu günlerde, bara gelen insanların hayatını dinlermiş. "Barmenler dinler" der daima tezgahın arkasındaki erkeklere, sanırım barmenler tıpkı psikologlar gibidir. Insanlar sarhoşken herşeyi anlatır ardından iyi bir kafa ile terk ederler.

Kadir abi, cafeyi ile barı bütünleştirmişti adeta. Esra ile karşılaşınca elindeki tepsiyi alıp siparişleri masaya götürdüm. Kalabalık olduğu için yardım etmek istedim. Gecen dakikalar Mekan gittikçe daha bir sakinlestiginde Kadir abiyle karşılaştım. En köşelerde bir masada oturuyordu, parmaklarının arasına sıkıştırdığı sigarasıyla önünde duran bir dergiyi karıştırıyordu. Kendime hazırladığım, kahveyi alıp onun oturduğu masaya bıraktım.
"Sigara sana yakışmıyor abi."
"Ben sigarayı bırakırsam, sevinçten bir sigara daha yakarım." Sigarayı dudaklarının arasından çekerken dumanı havaya doğru üfledi. Gülümseyerek, yanından ayrılıp gelen müşterilerle ilgilenmeye başladım. Mekana gelen kişiler tezgah önlerini oturur ve çoğunlukla alkolü icecekleri tercih ederlerdi. Kendilerini alkolle ayakta duruyorlarmış gibi görüntüye sahiplerdi.
Anlamadığım, dünya'yı yada topluluğa ayak uydurmakta neden bu kadar zorlandığımız. Ama bu ayak uyduramayaşı sizden başkası bilmez, farkedemez. Belki topluma ayak uyduramayan ama yanyana yaşayan ve ayak uyduruyormuş gibi yapan milyonlarız. olamaz mı?

Bence olabilir, çünkü insan olmak böyle bir şey değil mi zaten.
Yanlış ve doğru tüm tercihlerimizin toplamıdır yaşadıklarımız...

🍂🍂🍂

Ay Kızım🌙Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora