MİSAFİR 1.KISIM

954 133 173
                                    


Azuma'nın bacakları artık hızlı tempoya alışmış sayılırdı, o yüzden şikâyetçi değildi. "Yaralarım iyileşmiş." dedi. Sesi zayıf çıkmıştı. Emin olmasa da o gün sarhoş olduğunda Cael'in yaralarını temizlemiş olduğunu biliyordu. Bu yüzden merak ediyordu. "Çok çabuk iyileştiler."

Cael, Azuma'ya dönmedi. Bunun üzerine Azuma devam etti. "Bir şey mi yaptın?"

"..."

"Sihir mi?"

Cael gözlerini kapattı, yürümeye devam ediyordu ancak adımları hızlanmıştı. Azuma'yı duymazdan geliyordu.

"Yasak değil mi?" diye devam etti Azuma. Cael'in onu görmezden gelmesiyle genç adamı kendisine doğru çekip durdurup ona bakmasını sağladı. Kaşları çatıktı, normalde olsa ona böyle bakan birinden kaçardı ama bu sefer cesaretini toplayıp diğerini tutarak önünde durdu. Cael bir şeyler söylemesi gerektiğini görünce iç çekti.

"Acelemiz vardı."

"Sihir hakkında çok bir şey bilmiyorum ama limiti olduğunu ve böyle yerlerde harcanmaması gerektiğini duymuştum. Kullanmasaydın da iyileşirdim, o kadar gerekli değildi."

"Yola çıktığından beri yaralarınla ilgilenmemişsin, ne halde olduklarından haberin var mı?" Cael'in sesi küçük bir çocuğu azarlar gibiydi. "Hem daha önceki yara izleri de neyin nesi?"

"... Unuttum." dedi Azuma, ikinci soruyu duymazdan gelmişti.

"Acı da mı hissetmedin?"

"Hayır ama yine de sihir kullanacak kadar kötü olamazlardı, değil mi?"

Azuma haklıydı, sihir kullanacak kadar kötü durumda değillerdi. Cael, karşısında kendisi gibi yetkili birine kafa tutmaya kalkan çocuğa iyice baktı ve tekrar iç çekti. Onun sihriydi, istediğini yapardı.

"En azından memnuniyet göster."

Azuma durakladı. "Teşekkür ederim, hayatımı sayısız kere kurtardığın için." Cael'in yüz ifadesi gevşedi. "Ama..." bununla beraber Cael gözlerini gitmeleri gereken yola çevirmişti. Azuma'nın ne dediğini veya diyeceğini dinlemedi. Yürümeye devam edecekti ki hâlâ kolunda olan eli fark etmesiyle duraksadı. Azuma'nın elini kolundan indirmek amacıyla tuttu fakat yürümeye başlarken de bırakmamıştı.

Azuma, Cael'in elini tutmasıyla söyleyeceklerini geri yuttu. Genç adamın eli soğuktu ancak Azuma yanıyormuş gibi hissediyordu. Kafası yeniden çorba gibi olmuştu, ne hakkında konuşuyor olduklarını bile unutmuştu. Kalbinin sesi kulaklarında yankılanıyordu, ağzını kapattı ve genç adamın onu arkasında sürüklemesine izin verdi.

Bir süre daha yürüdükten sonra gece kalabilecekleri bir yere gelmişlerdi. Böylece Cael durmuş ve Azuma'yı bırakmıştı. Etraftan topladıkları çalılarla ateş yaktılar. Havalar gittikçe soğuyordu, ateş olmadan bir gece geçirebilmeleri için üzerlerinde çok kalın kıyafetler olması gerekiyordu. Cael ateşin karşısına oturdu ve Azuma da yanına geçti. Çok uzun zamandır beraber olmasalar bile Claudio'nun neşeyle bir şeyler anlatan sesini duyamayınca kendini biraz garip hissetmişti.

"Başka bir şey dedi mi?" diye sordu Cael. Azuma anlamayan gözlerle ona döndü, genç adam alevleri seyrediyordu. "Ne?"

"Lucia."

"Hm," Azuma da alevlere döndü, söylemekte kararsızdı ancak yine de dudaklarını aralamıştı, sonuçta Cael'in bilmesi daha iyi olurdu değil mi? "Daha önce..."

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Where stories live. Discover now