KÜÇÜK BİR ZİYARET 2.KISIM

656 98 105
                                    


Kulaklarına gelen sesle ikisi de büyünün etkisinden çıktılar ve oldukları yerde hafifçe zıpladılar, gözleri kocaman açılmıştı. Azuma neler olduğunu başta anlayamamıştı ancak Cael'e baktığında genç adamın surat ifadesinin tatsızlaştığını gördü. Bununla beraber içinden bir küfür savurdu, kendilerini istedikleri kadar kaybetmelerine saniyeler kalmıştı ancak bir kadının çığlığı onları bölmüştü. İkisinin de yüzlerinden bu çığlığın ne kadar çok keyiflerini kaçırdığı anlaşılabiliyordu.

"Yardım edin. Lütfen!" Tiz ses yeniden gökyüzünde tekrar yankılandı. Bunun üzerine Azuma Cael'in üzerinden kalkmak için hamle yaptı ancak genç adam onu bırakmak istemiyormuş gibiydi. Cael'in kalçasındaki eline dokundu. "Cael." Sesi fısıltı gibiydi, Cael ancak Azuma'nın ona seslenmesiyle neler olduğunu algılayabilmişti ve elini çekmişti. Ardından kalkıp sıcak sudan çıktı. "Gidip ne olduğuna bakalım."

"Tamam." dedi Azuma, içine doğru cevaplamıştı, kulaklarında hâlâ sıcaklığı hissediyordu. Verdiği cevaba rağmen suyun içinde biraz daha oturdu. Bu kadar yakınlaşmış olmalarının Cael'in ona karşı duyguları olabileceği anlamına gelip gelmediğini merak etti. Öpüşmüşlerdi değil mi? Yani öyle sayılabilirdi, istemsizce dudaklarını dokundu. Değmek ve değmemek arasında kalmışken duymuşlardı çığlığı.

Düşüncelerinden dolayı daha da kızarıyordu, düşündükçe tekrar tekrar aklına Cael'in dokunduğu yerler geliyordu. Fark etmeden burnuna kadar suyun içine gömülmüştü. Ta ki Cael ona seslenene suyun içinde kaldı. Çıkarken tenine değen havanın soğukluğundan dolayı aklı biraz da olsa başına gelmiş ve donacağını sanmıştı.

Çıktıktan sonra çok geçmeden giyindi, Cael çoktan giyinmiş ve odadan ayrılmıştı. Neler olduğunu merak etse de olanları aklından kovamıyordu, hâlâ kıpkırmızı olduğuna emindi. Bir süre odada kalsa daha iyi mi olur diye düşündükten sonra merakına yenik düşüp o da odadan ayrıldı.

Kapıyı açar açmaz karşısına bir kalabalık çıktı. Duyan duymayan herkes neler olduğuna bakmak için oraya koşmuş olmalıydı. Etrafta birkaç Regium daha vardı, insanları oradan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Bunun üzerine geri girip Cael'i beklemenin daha iyi bir fikir olduğunu düşündü ancak tam kapıyı tekrar kapatacakken hıçkırıklara boğulmuş bir kadın gözüne çarptı. Yanında da onu sakinleştirmeye çalışan bir adam duruyordu, suratına bakılırsa onun da mutlu olduğu söylemezdi. Daha önce gördüğü çiftti.

Azuma ister istemez kapıyı tekrar açtı ve onlara doğru yaklaştı. Birkaç insanı geçtikten sonra kadının kucağında hareketsiz yatan figürü görebilmişti. Daha önce kucaklarında ona gülücükler saçan çocuktu.

Şimdi baktığında ise nefes almıyormuş gibi görünüyordu.

"Bu tarafa gidemezsiniz. Lütfen odanıza geri dönün."

Azuma duyduğu sert sesle kafasını yukarı kaldırdı ve sarı Regium kıyafetleri giyen birini gördü. Regium C olmasına rağmen oldukça cüsseliydi. Nasıl cevap vermesi gerektiğini düşünürken başka bir ses daha yankılandı.

"Sorun yok, o benimle."

Regium C'nin sesle hafifçe dönmesiyle Azuma, Cael'i gördü. Kalbi yeniden çarpmaya başlamıştı. "Ah, üzgünüm. Bilmiyordum." dedi Regium. Cael buna cevap olarak sadece gülümsedi, Azuma'nın kalbi daha da çok hızlandı. Regium C'nin suratına tekrar bakmadan Cael'in yanına gitti. Tam o sırada arkalarından başka bir ses gelmişti. "Boğulmuş."

Başka bir Regium C'ydi. Cael onu duymasıyla arkasını döndü. "Kaplıcaya düşmüş, yüzemediğinden dolayı boğulmuş."

"Kapı neden kapalı değilmiş?" diye sordu Cael.

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Where stories live. Discover now