SARAY 6.KISIM

614 92 59
                                    


Azuma'nın söylediklerini duymasıyla Cael hafifçe gülümsedi. Azuma da gülümsedi. Deinde'nin nasıl haksız çıktığını düşündü. 'Mutluluk ikiniz için aynı anda gelmeyecek.' O anda mutlulardı, Azuma hayatı boyunca daha önce o kadar mutlu olduğunu hatırlamıyordu.

Cael bir süre daha ona baktı. Azuma, genç adamın bakışları karşısında yeniden gözlerini kaçırmıştı ancak önceki tedirginliği tamamen geçmişti, daha rahatlamış gözüküyordu. Böylece o da bakışlarını çekerek yeniden konuştu. "Yemek yiyelim."

Azuma aç hissetmiyordu, hiçbir şey yememiş olmasına rağmen midesi doluymuş gibiydi. Onun yerine heyecanlıydı, yerinde durmak zor geliyordu. Yine de bir şey demedi ve genç adam yemeğine döndüğünde yeniden ona baktı, sonsuza dek onun zarif hareketlerini izleyebileceğini düşündü ancak aklına unuttuğu bir şeyin gelmesiyle çok sessiz kalmadı, tekrar konuştu. Sesi çok yüksek değildi. "Caelum."

Cael yeniden çatalını bıraktı. Yüzündeki şaşkınlığı gizlemiyordu. "Bana öyle seslenme."

"Neden?" diye sordu Azuma. Cael öyle seslenmemesini söylemesine rağmen ses tonu tam aksini belirtiyordu. "Ziyaret ettiğimiz yaşlı kadın öyle seslenmişti ama."

Azuma oturmak git gide zorlaştığı için oturduğu sandalyeden kalkarak devam etti. "Aynı zamanda iyi yemek yapabildiğini de söylemişti. Denemek isterim."

Genç adam gözleriyle Azuma'yı takip ediyordu. Yatak odasına gitmişti, kapıyı açık bıraktığını için paravanın arkasına geçip kıyafetlerini değiştirdiğini görebiliyordu. "Üzerinden çok uzun zaman geçti, artık o kadar iyi değilim."

"Olsun, yardım ederim." diye cevapladı Azuma. Üstünü kısa sürede değiştirmişti, paravanın arkasından çıkıp Cael'e baktı. Daha gecelik giymese de daha rahat kıyafet bulup onları üzerine geçirmişti. Cael'in oldukları için üzerine bol geliyorlardı. Cael'in onu süzmeye başlamasıyla heyecandan böyle bir şey yaptığını ve öncesinde izin alması gerektiğini fark etti. Mahcup bir tavırla konuştu. "Benim başka kıyafetim yok..."

"Sana yakışıyorlar." dedi Cael, Azuma sade kıyafetleri seçmişti. Üzerinde bol durmasına rağmen güzel bir şekilde taşıyordu. Aklına gelen düşünceleri kovmak amacıyla kaşlarını hafifçe kaldırıp sordu. Konuyu değiştirmişti. "Sen yemek yapabiliyor musun?"

"Hayır." dedi Azuma, ancak deneyebilirdi.

Cael ona herhangi bir cevap vermedi, aksine aniden ayağa kalkmış ve kapının önünde duran Azuma'nın yanına giderek ellerini beline koymuştu. Azuma hâlâ o kadar yakın olmalarına alışamamış olduğundan direkt olarak onun yüzüne bakamıyordu, genç adam onu belinden tutup kendine daha da çok çekti ve dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Azuma'nın kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Cael uzun bir süre geçmeden ondan ayrıldı ancak fazla uzaklaşmalarına kalmadan Azuma'nın saçları, prensin taktığı şaşaalı elmas kolyelere karışmış olduğundan birbirlerine doğru çekilmişlerdi. Azuma panikle bir çırpıda saçlarını kolyelerden kurtarmaya çalışırken bir şekilde daha da çok karıştırmayı başardı. Cael ise bir süre boyunca onu büyük bir eğlenceyle izledikten sonra Azuma'nın ellerini çekip kendisi kısa bir sürede kolyeyi saçtan başarılı bir şekilde ayırdı. "Üstümdekileri çıkarsam iyi olur."

Genç adam takılarını çıkarmaya başladı. "Yardım edeyim mi?" diye sordu Azuma bir yandan da parmaklarının arasına almış olduğu saç tutamına bakarken.

Cael gerek yok anlamında başını salladıktan sonra çoktan çıkarmış olduğu takıları paravanın arkasında geçerek orada duran masanın üzerine yığdı ve ardından üzerindekileri çıkarmaya koyuldu. Kraliyet kuralları nedeniyle bir sürü kıyafeti üst üste giymesi gerekiyordu ve bunu sevmiyordu.

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Where stories live. Discover now