▼ Tartışma ▼

1.3K 136 53
                                    

"Çöp atma sırası sendeydi!"

"Ama en son ben attım!"

Yine başlıyorlardı. Sanırım Rose ve Lisa canları sıkıldıkça kavga ediyorlardı. Bunun başka bir açıklaması olamazdı.

"Bu halde dışarı çıkamam ben!"

Rose'nin üzerinde pijama vardı ve sinirli bir şekilde Lisa'ya bakıyordu.

Aralarındaki çöp atma tartışması hala devam ederken ayağa kalktım ve mutfağa doğru yürüdüm. O an Jisoo da odasından çıkmıştı bu yüzden kısa bir süre göz göze gelmiştik. Sanırım o da bu çöp tartışmasını durdurmak istemişti. 

"Her neyse! Ben atarım. Hem yorulmanı istemiyorum."

Rose'nin cümlesiyle şaşırarak onlara baktım. Jisoo da benim kadar şaşırmıştı. Birkaç dakika önce çocuk gibi çöpü sen at diye kavga ediyorlardı. Şimdiyse çöpü atmak için tartışmaya başlamışlardı.

"Çok düşüncelisin Rose ancak bunu kabul edemem."

"İyi ama en son ben attım demiştin! O yüzden ben atmalıyım."

Lisa bir süre hareketsiz bir şekilde bize ve Rose'ye baktı.

"Yalan söyleme Rose! Öyle bir şeyi ne zaman söyledim ben? Ver şunu."

Sanırım Jisoo ve ben bir araya geldiğimiz için birden düşünceleri değişmişti. Ne zaman bir araya gelsek ortam geriliyordu. Ben de bunun farkındaydım ancak elimden bir şey gelmiyordu.

"Yeter bu kadar kızlar, kavga etmeyin. Ben atarım."

"Ciddi misin?"

Gülümsedim ve onlara yaklaşarak çöp poşetlerini aldım. Biraz ağırlardı ancak sorun olacağını sanmıyordum.

"Jennie unni, sen bir harikasın!"

Lisa'ya bakarak gülümserken kapıya doğru ilerledim ve terliklerimi giydim.

"Çabuk gel! Bugün soju gecesi yapacağız."

"Tamam!"

Evden dışarı adım attığımda, havanın serin olduğunu yeni fark ediyordum. Geçen gün yağan yağmurdan dolayı oluşan su birikintileri hala duruyordu.

Olduğum yerde beklemeyi bırakarak kaldırım kenarına geçtim ve sokağın sonundaki konteynırlara doğru ilerledim. Çok uzakta değildi ve çöpleri atmam birkaç dakikamı alırdı.

Hem bu sayede biraz hava da almış olurdum. Günlerdir Jonginle karşılaşmamak için farklı duraklardan otobüse biniyordum. Onun dışında hep evdeydim. Bu yüzden hava soğuk olsa da dışarı çıkmak iyi hissettirmişti.

Ayrıca Jonginle karşılaştığımda ne yapacağımı bilmiyordum. Olur da bir gün karşılaşırsak... ondan özür dilemem gerekiyor gibi hissediyordum.

Düşünceli bir şekilde kaldırımda yürümeye devam ederken sürekli ayağıma bir şey yapıştığını fark ettim. Bu oldukça rahatsız edici bir duyguydu. En sonunda yürümeyi bırakarak ayaklarıma doğru eğildim.

"Off kahretsin..."

Ayağımdaki terlikler evde giydiğim peluş terliklerdi. Farkında olmadan ev terliğimi giymiş olmalıydım. Nasıl oldu da böyle bir hata yapmıştım anlam veremiyordum.

"Ah... aptal Jennie."

Terliğimin üzerindeki tüyler ıslanmışlardı ve sürekli ayaklarıma yapışarak beni rahatsız ediyorlardı.

Yine de bu rahatsız edici duyguyu görmezden gelerek konteynerlara doğru yaklaştım. Elimdeki çöp poşetlerini birer birer boşaltırken duyduğum sesler duraklamama sebep olmuştu.

"Bu neydi?"

Bir süre etrafa baktım. Sanırım hava karanlık olduğu için yanlış anlamıştım.

Tekrar eve doğru yürümeye devam ettiğimde bağırış sesleri yükselmişti. Durduk yere neden böyle şeyler oluyordu ki? Belki de sessiz bir yerde olduğum için duyduğum bütün sesler korkmama sebep oluyordu.

Birden yan sokaktan çıkan bir grup adamla, hızla yandaki arabanın arkasına saklandım. Ellerinde sopa vardı ve birine sert bir şekilde vurmaya başlamışlardı.

İşin en ilginç tarafı ise yerde yatan kişinin Jongin'e çok benzemesiydi. Garip bir şekilde hiçbir karşılık vermiyor ve ona vurmalarına izin veriyordu.

Her ne kadar ona benziyor olsa da yanılıyor olmalıydım. O kişi Jongin olamazdı. Üstelik o bir sporcuydu ve bedeninin zarar görmesi onun için hiç iyi bir durum değildi.

Yine de emin olmak için brkaç kez daha yerde yatan bedene doğru baktığımda yanılmadığımı fark etmiştim. Her ne kadar o kişinin Jongin olmadığına kendimi ikna etmeye çalışsam da, artık o olduğuna emindim.

"Sana daha önce de söylemiştim! Senin için ağır bedelleri olur demiştim!"

"Şu an bedel ödediğim konusuna katılıyorum ancak ağır olduğundan pek emin değilim."

Delirmiş olmalıydı. En azından böyle bir durumda saçma sapan konuşarak onları kışkırtmamalıydı.

Her ne kadar onun içinde olduğu olaylara karışmak istemesem de görmezden gelmek hoş bir hareket değildi.

Bu yüzden arabanın kenarına doğru yaklaştım ve onları görmek için başımı uzattım. Ne olursa olsun bir şeyler yapmam şarttı. Aksi takdirde daha çok yararlanacaktı. Bu yüzden sonucunu düşünmeden saklandığım yerden çıkarak onlara doğru koşmaya başladım. Ve artık pişman olmak için çok geç olduğunun farkındaydım.

BLACK ▼ JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin