0.3

113 26 10
                                    

Kahve fincanını sehpaya koyarken Kerem'in gözüne kumsaldaki kızdan aldığı kitap ilişti. Kitabı ne akla hizmet aldığını bile bilmiyordu. Kitap okumaktan, özellikle de içerisinde romantizm barındıran kitapları okumaktan nefret ederdi. Edebiyatla da romantizmle de arası her zaman kötü olmuştu. O anki merakının etkisiyle kızın uzattığı kitabı almış ancak eve geldikten sonra kitabın yüzüne bile bakmamıştı. Kız ile konuşmasının üzerinden iki gün geçmişti. Yazarın ölmeden önce yazdığı bir kitapta sorularının cevabını nasıl bulabilirdi? Bunun yerine internetten araştırmak çok daha kolaydı ki Kerem bu kolay bilgi edinme yolu için bile fazla üşengeçti.

Yarın sabah erken saatte kumsala gidip kızı bulma ve kitabını geri verme düşüncesiyle kitaba uzanıp eline aldığı sırada arkadaşının sesiyle irkildi.

"Dur dur!"

"Ne oldu?"

Arkadaşı "Seni ilk defa elinde bir kitapla görüyorum." diyerek güldüğünde göz devirdi. Aniden sesini yükselttiğinde önemli bir şey olduğunu sanmıştı.

"Abart." diye söylendi ve elindeki kitabı emniyetli bir yere kaldırdı. Emanet bir eşyaya zarar gelmesini istemiyordu.

Şaşkın, sorgulayan bakışlarla yanından geçen arkadaşı "Tatile okumak için kitap mı getirdin gerçekten?" diyerek kitaba uzandı.

Kitabı eline aldı ve "777K..." diye mırıldandı. Siyah kapağın üzerindeki kabarık ağaç motifinin üstünden işaret parmağıyla geçti.

"Lise zamanlarımda popülerdi."

Kerem omuz silkerek "Deniz kenarında tuhaf bir kızdan aldım." dedi, kitap ilgisini çekmiyordu.

"Ben de okumuştum. Güzel kitap. Kızlar gibi ağlamasam da duygulanmadım değil."

Kitabın sayfalarına hızlı bir göz atarken kapağın iç kısmındaki yazıya gözü ilişti.

"Söylediklerim hiçbir zaman yazdıklarım kadar güzel olmadı. Sana verebileceğim en güzel şeyi vermek istedim. Bu satırlar senin için..."

Kaşlarını çatarak el yazısıyla yazılmış iki cümleye ve altındaki isime yarım dakika kadar baktı. Sayfayı çevirip kitabın birinci baskı olduğunu gördüğünde bir miktar daha şaşırdı.

"Not gerçekten yazara mı ait?" diye sordu Kerem'e dönerek.

"Nereden bileyim oğlum?"

Kerem, iki gün önceye dek ne kitaptan ne de yazarından haberdardı.

"Tek bildiğim yazarının kitabın basıldığı gün öldüğü, kitaptaki kızın da ortada kaldığı." diye konuşmaya devam etti.

Yazarın gerçekten intihar edip etmediğine ve onu bulanının kız olup olmadığına dair merakı yeniden canlanmıştı. Kız, sorularının cevabını kitabı okuduğunda bulabileceğini söylemişti. Önünde ise kitabı okuyan biri duruyordu. Bilgi almak internetten araştırmaktan bile kolaydı.

İlk olarak "Gerçekten intihar mı etmiş?" sorusunu yöneltti.

"Hayır."

Kerem, bir açıklama beklediği için sessiz kalsa da istediği açıklamanın gelmemesi üzerine "Ne olmuş peki?" diye sordu.

Kitabı rafa koyarken "Oku. Okuduğunda konuşuruz." dedi arkadaşı ve ekledi.

"İki saate bitirirsin."

"Adam ölmeden önce ölümünü yazmadı ya. Söyle işte." dedi Kerem, sessinde bıkkınlık vardı. Ne kumsaldaki kızdan ne de arkadaşından cevap alabilmişti.

"Kitabı kimden aldığını söylemiştin?"

"Tanımadığım bir kız. Geçen sabah yürüyüşe çıktığımda biraz sohbet ettik. Yazarın cesedinin bulunduğu yerde durduğumu falan söyledi. Şaka yaptığını sandım ama doğruymuş. Gitmeden önce de kitabı verdi işte."

"Birinci baskı ve üstünde yazarın el yazısıyla bir not bulunan kitabı sana, tanımadığı birine öylece verdi yani?"

Arkadaşının şaşkınlığına anlam veremeyen Kerem alt dudağını büktü. Düne kadar varlığından haberdar olmadığı bir yazarın kıytırık kitabının bu kadar değerli olduğunu düşünmemişti.

777KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin