0.5

80 22 5
                                    

Ertesi sabah kumsalda kızı bekleyen Kerem, kaldığı yerden kitabı okumaya devam etti.

Kızıl saçlı kız, konuştuğu kişinin bir yazar olduğunu öğrenmişti.

"Yazmayı bıraktığımı söylediğimde tek kelime etmedi, nedenini sormadı. Sormamasına rağmen defalarca soran kimseyle paylaşmadığım özel sebebi onunla paylaştım. Belki sormadığı için, belki bana diğer herkesten daha yabancı olmasına rağmen ona bir o kadar da yakın hissettiğim içindi. Bilmiyorum.

'Annem bir yazardı, ben çok küçükken öldü. Yüzünü hayal meyal anımsıyorum. Fotoğraflarda olduğundan çok daha güzeldi.'

'Başın sağ olsun.' demesini veya üzüldüğünü dile getirmesini bekledim ama yapmadı. Kızıl saçlı kız beni bir kez daha şaşırttı. Yosun yeşili gözleriyle gözlerime bakmayı sürdürdü, devam etmemi bekliyordu.

'Onunla fazla vakit geçiremedim ama orta okul yıllarımda, yazdığı kitapları buldum. Çevremdeki kimse annemin yazar olduğundan söz etmemişti. Babam bile...'

Duraksadım, babama olan kırgınlığımı o günkü kadar net hissedebiliyordum. Göğsümün ortasında tarifsiz bir acı duyuyordum. Annemden fazla söz etmezdi. Zaten fazla konuşkan bir adam da değildi. Tüm bunlara rağmen iyi bir babaydı. Oğlu için her şeyin en iyisini isteyen, elinden gelenin daha iyisini yapmak için çabalayan bir adamdı.

'Babama kitaplar hakkında tek kelime etmedim. Onları bulamamam için özenle saklamış gibiydi. Söylersem elimden alacağını düşündüm. Basılan üç kitabını ve birkaç taslağı bir haftadan kısa sürede gizli saklı okudum. Bütün boş vakitlerimi okuyarak değerlendirdim. Okudukça anladım ki ölen annemin bedeniydi, ruhu satırlarda saklıydı.'

'Keşke yazabilseydim.' dedi. Yüzü denize dönüktü ve hiç olmadığı kadar soluktu. Başının üzerinde gri bulutlar dolanıyordu. Kollarını gövdesine çektiği dizlerine dolamıştı.

'Ya da çizebilseydim, enstrüman çalabilseydim. Bir gün bedenim ölecek ve hafızalarında yer ettiğim insanlar da birer birer toprağın altına girdiğinde benden geriye bir şey kalmayacak. Ruhumun saklı olduğu satırlar, çizgiler veya notalar olmayacak.'

Dansıyla ruhuma dokunduğunu, karanlıkta kaybolmuş kelimelerime ışık tuttuğunu söyleyemedim. Giderek solan yüzünü izledim.

'Özür dilerim.' diyerek bana döndü. Yüzündeki mahcup ifadeyle yeniden konuştu.

'Seni karamsar düşüncelerimle böldüm. Devam et lütfen.'

İnsanları teselli etmekte pek iyi olmadığımı o dakikalarda anladım."

Kerem, Ilgın'a ne olduğunu merak ediyordu. Korktuğu gibi silinip gitmiş miydi? Yoksa yazarı büyülediği gibi dansıyla diğer insanları mı büyülemişti? Evli, çocuklu, monoton bir yaşantı sürdüren bir kadın mı olmuştu? Kafasında onlarca soru vardı. Yazarı böylesine etkileyen bu kızı merak etmemek elinde değildi. Zihninde beliren kızıl saçlı kız her şeyiyle fazla güzeldi.

Bölümün devamında yazar, kitaplarını okuduktan sonra tıpkı annesi gibi bir yazar olmaya karar verdiğini anlatıyordu. Lise yıllarının sonuna doğru yazılarını bir editör olan babasıyla paylaşma cesaretini gösterebilmişti. Babası yazdığı hiçbir şeyi beğenmese de yılmamıştı. Her yazısında bir öncekinden üstün hale gelmiş, kendisini babasına ispatlamaya çalışmıştı. Bir gün babasının arkadaşlarından biri, yazarın hikayelerinden birini okumuş ve çok beğenmişti. İlk kitabı, bu aile dostunun vesilesiyle henüz on sekiz yaşındayken basılmış ve beklenmedik bir başarı elde etmişti. Kitabıyla bir başarı elde ettiğinde babasının etkileyeceğini düşünmüştü ama bir kez daha hayal kırıklığına uğramıştı.

"İlk hikayemi babamla paylaştığımdan bu yana, on üç yıl boyunca, babamın müşkülpesent herifin teki olduğunu düşündüm. Farkında olmadan her hikayemi kendimi ona kanıtlamak için yazdım. Bir gün o öldüğünde kendimi kanıtlayacağım kimse kalmadığından yazmayı bıraktım. Farkında bile değildim ama sekiz yıllık kendimi kanıtlama çabam, yazma amacım haline gelmişti. Babam gittiğinde kelimeler de onunla birlikte gitmişti. Hikayelerimin bir güzelliğinin olmadığını yalnızca düzgün yazdığımı söyleyip dururdu. Ne demek istediğini ancak on üç yıl sonra anlayabildiğimi düşününce kendi adıma üzülüyorum."

Okuduğu paragrafın ardından Kerem yazarın diğer kitaplarını merak etti. Gerçekten yazarın babasının söylediği gibi miydi? Elindeki kitabın satırlarındaki duyguları hissedebiliyordu. Ilgın güzeldi ve arzuladığı üzere artık ölümsüzdü. Kendi kelimeleri, çizgileri veya notalarıyla değildi belki ama bir başkası onu özenle bir kitabın satırlarına işlemişti. Onlarca kişi tıpkı kendisi gibi Ilgın'ın ne kadar güzel olduğunu düşünmüştü. Kerem yazara inanıyordu, Ilgın'ın onun anlattığı kadar güzel olduğuna inanıyordu.

Yazarın son kitabıyla gerçek bir yazar olduğuna inanıyordu.

777KOù les histoires vivent. Découvrez maintenant