1.YENİ BİR BAŞLANGICA MERHABA

184 18 17
                                    

Franz Kafka'nın çok güzel bir sözü vardır: 'Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?'

Her okuduğunuz kitap sizi bir boşluğa mı sürüklüyor yoksa darbe etkisi yaratıp kendinize gelmenizi mi sağlıyor? Ben okuduğum her kitapta bir darbe etkisi bekliyorum. Beni kendime getirmesi gereken bir şeyler arıyorum. Buna siz darbe etkisi mi dersiniz siz yoksa başka bir şey mi dersiniz bilemiyorum ama benim için darbe etkisi yapması gerekiyor. Şimdi annemle birlikte bir kitap dükkanına gitmek için dışarıya çıkmıştık. En son 10 yaşında babam ile gitmeye karar vermiştik ama o günün akşamı bir daha babamı göremedim, onu kurtaramadım.

10 yıl önce...

"Baba bu kitabı da bitirdim. Yarın yeni bir kitap alamaya gidelim mi?" Diye sordum ela gözlü tonton babama.

Sıcacık bir gülümseme ile bana baktı, ardından elindeki işe dönüp kontrollerini yaptı. Göbekli, gözlüklü ve tonton bir babam vardı. En önemlisi 'baba' sıfatı kullanılmak istense babam örnek gösterilecek bir adam. Annemi de babamı da çok seviyorum ama babam daha ağır basıyor. Sanırım şu televizyonda duyduğum şey gerçek. 'Kız çocukları babalarına daha düşkün olur.'

Babam ünlü bir holding de çalışıyordu. Bir ay önce bu eve taşımamıza vesile olmuştu. Her zaman yanında sessiz olduğum için benim yanına gelmeme bir şey dememişti. Bugün için içinde bir sıkıntı vardı ve zamanda sanki mümkünmüş gibi daha yavaş ilerliyordu. Etrafı sessizce kontrol ederken annem aklıma gelmesi ile babama döndüm.

"Baba annem nerede?"

"Sana sürprizi olacak, sevdiğim bir şey alacak," diyip göz kırptı. Heyecanla yanına gidip seslice konuştum.

"Ne alacak?" Babam bu halime gülüp beni dizlerine oturttu. Saatine bakıp bana döndü.

"Sürpriz! Gerçi saat gecikmiş aşağıya inelim bakalım annen gelmiş mi?" Diyerek omuzuna doğru aldı. Sesli bir şekilde güldüm bu hâline. Zayıf bir şey olduğum için zorlanmadan kaldırmıştı beni. Aşağıya inerken babam değişik haller yaparak beni güldürmüştü. Hava tamamen kararmıştı ve annem hala eve gelmemişti. Aşağıya son merdivenlerden inerken bir telefon sesi yankılandı.

"Telefonunu açsana baba,"

"Benim değil kızım! Geç çabuk mutfağa ben çık diyene kadar da çıkma! Anlaştık mı?" Deyince gözlerindeki o korku beni de korkutmaya yetmişti. Beni de korkuttuğunu farketmiş gibi beraber mutfağa ilerledik hızlıca.

Yaşamamak | Ara VerildiWhere stories live. Discover now