2

1.5K 36 5
                                    

Aycan: Nisa, bak ne diyeceğim. Acaba Cemal'i Berkan ve Lale'yle mi tanıştırsak? Onlar benim çok yakın arkadaşlarım, Cemal de senin. Hem hepimizin arası iyi olursa çok güzel olur.

Nisa: Çok güzel fikir kuzum. Yarın akşam bize yemeğe gelsinler?

Aycan: Bence dışarı çıkalım. Hem belki gece de gezeriz?

Cemal: Ay olur. Gece gezmeleri diyince akıllarda benim yüzüm belirir.
diyerek sırıttı. Hep birlikte Cemal'e gülümsedik.

Cemal
Çok uykum gelmişti. Aycan öyle iştahla yemek yiyordu ki onu izlemek çok zevkliydi. Bırakıp gitmek hiç istemiyordum. Gerçekten çok güzel bir kızdı. Konuşması çok tatlıydı. Yarın akşam da arkadaşları ile tanışacaktım. Yeni insanlar tanımaya bayılıyordum. Aycan da artık son lokmalarını yerken "Benim fena uykum geldi. Ben gideyim artık." dedim.

Nisa: Hayır ya, gitme. Burda kal bu gece. Hem yarın akşama doğru size gideriz, orda hazırlanırsın beraber mekana geçeriz. Bu saatte aklım sende kalır.
diyerek bana yavru köpek bakışları atmaya başladı. Öbür tarafa döndüğümde Aycan'ın da ona eşlik ettiğini gördüm.

Cemal: Tamam tamam, yerim sizi. Kalırım tabii. Var mı bana olacak pijamalarınız? dedim.
Tabii ki vardı. Nisa'nın en sevdiği şey kendinden 267263 beden büyük kıyafet giymekti. Nisa da bunu bildiğimi bildiği için bana "Cemaaal" diyip imalı imalı baktı. "Biliyorum Nisoş, tabii ki var." diyip iki elimin arasına yanaklarını aldım ve yüzünü sıktım. Dönüp Aycan'ın da burnunu sıkarak "iyi geceler minik civciv" dedim ve ayağa kalktım
Kalkıp Nisa'nın verdiği pijamaları giyip misafir odasındaki yatağa kendimi attım. Çok uykum vardı.

Aycan
Insanlardan gerçekten çok çabuk etkileniyordum. Birisi bana 2 dakika iyi davransa hemen ona aşık olduğumu düşünmeye başlayan bir yapım vardı. Ayran gönüllü birisi değildim, duygularımdan hiçbir zaman emin olamazdım ve "hoşlantı" ile "aşk"ı hep karıştırırdım. Bu seferki garipti. Cemal ile tanışalı birkaç saat olmuştu fakat her hareketi beni kendine çekiyordu. Burnumu sıkıp "iyi geceler minik civciv" diyerek odasına gitmişti. Yanaklarım kıpkırmızı olmaya başlamıştı bile. Bu hissimin adı neydi acaba? Diğerleri gibi hoşlantı olmadığı kesindi. "Zamanla anlarız..." diye geçirdim içimden ve pizza kutularını, çöpleri toplayıp kaldırdıktan sonra Nisa'ya iyi geceler sarılmamı yapıp odama geçtim. Çok yorgundum ve uykuya kendimi bıraktım...

Ertesi gün (yazarın ağzından)
Saat 17.14'ü gösteriyordu. Aycan, Berkanlarla konuşmuş ve anlaşmıştı. Saat 18.00'da güzel bir mekanda yemek yiyeceklerdi. Nisa, Aycan ve Cemal çoktan kahvaltısını yapmış, Nisa ve Aycan üstlerini giyinip makyajlarını tamamlamışlardı. Cemal'in evine doğru gitmeye başlamışlardı. Aslında Cemal'in evi yürüme mesafesindeydi fakat mekan biraz uzak olduğu için arabaya binmişlerdi. Arabayı Aycan kullanıyordu. Cemal ön koltuğa oturmuş, Nisa arka koltukta yayıla yayıla oturuyordu. Aycan; kısa, omuzları açık (bayramda anlat bakalımdaki üstünün yakası gibi) toz pembe bir elbise giymişti. Altında spor ayakkabı vardı. Saçlarını düzleştirmiş ve açık bırakmıştı. Nisa; kısa siyah askılı ve salaş bir elbise giymişti. O da altına spor ayakkabı giymişti. İkisi de topuklu giymekten nefret ederdi ve rahatlarına düşkünlerdi. Nisa saçını her zamanki gibi salık bırakmıştı. Saçının doğal hali düz/dalgalı arasıydı. O şekilde bırakmıştı ve sadece rimel sürmüştü. Nisa makyajdan hiç hoşlanmazdı. Cemal'lerin evine geldiklerinde Nisa ve Aycan arabada bekledi. Birkaç dakika sonra Cemal beyaz bir tshirt, kot ceket ve siyah pantolon ile yanlarına geldi. Şapka takmayı unutmamıştı. Cemal şapkasız düşünülemezdi zaten... Arabaya bindikten sonra mekana gittiler. Mekan çok güzeldi. Berkan ve Lale çoktan gelmiş, onları bekliyordu. Aycan'lar vardığında saat 18.13'tü. Çok da geç kalmamışlardı.

Berkan: Oo babakolar, hoş geldiniz. Ben Berkan.
diyerek ayağa kalktı. Aycan' a kocaman sarıldıktan sonra diğerlerine de sarıldı. Berkan samimi insandı, ilk konuşmanızda bile 40 yıllık dostunuzla konusuyormuş gibi hissettirirdi.

Lale: Ben de Lale.
dedikten sonra o da herkese sarıldı. Hep birlikte masaya oturdular ve siparişlerini verdiler. Aycan herkesin ortak arkadaşı olduğu için birbiriyle tanıştırmaya başladı. Nisa; Berkan ve Lale ile zaten tanışıyordu fakat çok samimi değillerdi. Nisa'nın okul ve işi bir arada götürmeye çalışması sebebiyle yoğun bir hayatı vardı. Berkan'larla samimiyet kuracak kadar vakit geçirmemişti. Herkes birbirini çok sevmişti masada. Ortamda güzel bir sohbet dönerken Berkan lavaboya gitmek için ayaklandı.

Berkan
Ulan çok sıkışmıştım. Koşa koşa lavaboya gitmek istiyordum. Kibarca masadakilere söyledikten sonra hızlı adımlarla lavaboya gittim. İşimi hallettim ve çıkmak için yeltendiğimde karşımda onu gördüm.

Berkan: Oo babako, naber ya! Görüşmüyoruz ne zamandır?

"Kardeşim benim, napıyorsun burda? Görüşmüyoruz dediğin daha 1 hafta oldu be oğlum!"

Berkan: Olsun kanka. Ben özlemişim valla.
diyip sarıldım.
-Hadi gelsene, içeride arkadaşlarımla tanıştırayım seni. Masada çoğu kişi yeni tanışıyoruz, ortak arkadaşlarımız var diye. Sen de tanışmış ol herkesle. Aycan' da içerde.
diye sözlerime devam ettim.

"Valla hiç fena olmaz. Şu sıralar eve kapandım, çok sıkılıyorum. Buraya da iş görüşmesine gelmiştim ama adamın işi çıkmış. Tam geri dönecektim ben de." diye cevap verdi.

Beraber masaya gittik.
"Babakolar, bu Sercan. Çok samimi bir arkadaşım." diye başladım cümleme. Sercan'la herkesi tek tek tanıştırdıktan sonra masaya oturmasını söyledim.

Nisa
Berkan lavaboya diye gidip yanında Sercan diye biriyle dönmüştü. Hepimiz tanıştıktan sonra masaya davet ettik. Çok samimi bir adam gibiydi. Futbolcuydu o da Aycan gibi. Anlaşırmışız gibi duruyordu. Yakışıklıydı. Çok başarılı biriydi, buradan hırslı olduğunu anlamıştım. Bu yaşta bu kadar başarıyı hırstan başka bir şey getiremezdi.

Cemal: Niso kuzum, noldu daldın?

Nisa: Hiç Cemo'm. Öyle düşünüyordum işte.
dedim. Hep berabet sohbete devam ederken yemeklerimizi yiyorduk. Yemekleri bitirdikten sonra bir bara gitmeye karar verdik.

Sercan
Aycan'ı ve Berkan'ı zaten tanıyordum. Lale'yi de Berkan'dan dolayı tanıyordum. Cemal ve Nisa ile yeni tanışmıştım. Nisa hayatını anlattığında gerçekten ona hayran oldum... 22 yaşında gencecik bir kız, ne çok sporla ilgilenmişti. Üstelik ailesini Çekya'da bırakıp tek başına geçinmeye Türkiye'ye gelmişti. Çizim ve yüzme eğitmenliği yaparak geçimini sağlıyordu. Böyle yetenekli ve güçlü bir kadına yalnızca saygı duyabilirdim.

Yazarın ağzından

Hep beraber bir bara gitmeye karar vermişlerdi. Mekandan çıkıp Sercan'ın önerdiği bara doğru yola koyuldular. Sercan oraya taksiyle gelmişti. Araba kullanmaya üşenmişti. Berkan ve Lale'yi yalnız bırakmak için o da Aycan'ın arabasına bindi. Nisa ile arkada oturuyorlardı. Bara vardıklarında Aycan ve Berkan araba kullanmak için içki içmeyeceklerini söylediler fakat Sercan lafa atladı. "Öyle olmaz. Ben içmeyeyim. Zaten içince çok dağıtıyorum. Burdan çıkınca bana gideriz. Hem yarın pazar, hiçbirinizin işi yoktur. Bende kalırsınız. Evim çok yakın, ben götürütüm sizi." dedi. Nisa "ama 1 arabaya sığmayız ki?" diye devam etti.

Sercan: Evim çok yakın, 10 dakika mesafede. 10 dakika sıkarız dişimizi, olur mu?

Nisa
Sercan resmen bir kedi yavrusu gibi konuşuyordu. Çok tatlı bir adamdı. Sercan teklifine herkes tamam dedi. İçki sipariş ettik ve dans etmeye başladık. Ortamdaki herkesi çok sevmiştim..

Arkadaşlar, kimsenin kimseye 3 günde aşık olabileceğine inanmıyorum. Kitapta sıkmamak için biraz hızlı ilerlemek istiyorum buraları fakat tanışma ve samimi olma sürecini çok kısa tutmak istemedim. Kitabın ilerleyen zamanlarında daha çok keyif vereceğine çok eminim. Bölüm artık 1000 kelimeyi aştığı için burada kestim.

Kim Bilir? (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin