15| Kayıp Saçlar

3.8K 418 394
                                    

27.08.2020

4000 okunma olmuşuz :)

Medyaa❤️ Aslında Karahan' ı Conall' dan birkaç santim daha uzun hayal ediyorum.

Müzik var. 👆🏼

Minik ve sevimli bir kaosa ne dersiniz?

Yine uzun bir bölüm oldu.
İyi okumalar ❣️

____

Gün ışığı, küçük mutfağın lekeler ve çiziklerle kaplanmış penceresinden dallara ayrılarak sızıyor, ahşap masada karşılıklı oturan iki adamın üstüne vuruyordu. Conall bir kez daha, masadaki, içinde tütsülenmiş ve çeşitli baharatlarla lezzetlendirilmiş et olan, kayın ağacından yapılmış yassı tabağı karşısında oturan adama doğru sürdü. Ardından zarif parmaklar tabağın kenarına değerek onu tekrar geri itti. Bir kez daha ileri sürüldü, bir kez daha geri itildi tabak. Ardından bir kez ve bir kez daha...

Öfkeli mavi gözler ve kararlılıkla parlayan koyu gözler temas ederken aralarında görünmez bir şimşek çakılıyordu sanki.

"Böyle devam edersen daha çok hasta olursun!" Çenesi hafifçe kasılmış, öfkesinin ufak bir göstergesi olarak gözlerinin içindeki koyu halkalar hacimlerini arttırmışlardı.

Esmer adam sessizce oturuyor, beyaz tenli adama bakmaya devam ediyordu. Güneş açık kahve saçlara hoş bir sarı tonu katmıştı, gür ve uzun kirpiklerin çevrelediği açık mavi gözleri yorgun görünümüne rağmen ilk defa bu kadar güzel gelmişti gözlerine. Ona bakarken ifadesiz duran suratında hoş bir tebessüm oluştu Karahan'ın.

" Üç günlük hastalığından ders çıkarmış gibi görünmüyorsun. Zekandan bir şeyler kaybediyor gibisin!" dedi Conall aşırı bir ciddiyetle, ona tebessümle bakan adama bakarak.

"Bana aptallaşıyorsun mu demek istiyorsun?" Şaşkınlığı düz bir çizgiye evrilen tebessümünden, sesindeki tondan ve yukarı kalkan kaşlarından açıkça anlaşılıyordu.

"Sanırım biraz bana benzemeye başladın." Öfkesi kaybolmuş, bakışları yumuşamıştı.

"Kendine aptal mı diyorsun yani?"

Az önceki ciddi ortam bir anda yok olmuştu. Gülümsedi beyaz tenli adam. Ardından kısa süreli kıkırdadı. Sırtını, oymalı işlemelerle süslenmiş sandalyeden ayırıp biraz öne eğildi.

"Çok düşünmek insanı aptallaştırır. Ve.. Az düşünmek de öyle. Benimki ilk söylediğim. Peki ya seninki?"

Gözlerini kaçırıp umursamaz küçük bir çocuk edasıyla omuz silkti Karahan.

"Hiçbiri, aptal değilim." Suratına muzip bir ifade yerleşti. Geniş kapta duran çöreklerden bir tane alıp ısırdı.

Hafif bir tebessüm etti Conall. Konuyu değiştirmeye, sabahtan beri aklında olan şeyi sormaya karar verdi.

"Bugün ne yapacaksın?"

Cevap vermek için lokmasını hızla yuttu esmer adam.

"Harald ısrarla bjorn yapmayı öğretmek istiyor. Hana gideceğim. Bir de Liv ile ilaç yapacağız, ona yardım etmemi istiyor. Bana iyi bir para teklif etti." Alayla kıkırdadı. Çekik gözleri daha da kısıldı.

Mavi gözleri, gülünce daha da güzelleşen adamın yüzünde
dolanırken gülüşüne eşlik etti Conall.

"Bjorr." dedi. "Bjorn değil. Bjorr içki, bjorn ise şu koca bedenli, kalın kürklü orman hayvanı yani ayı anlamına geliyor." Gülmemek için kendini tutuyordu.

Valhalla'nın IşığıWhere stories live. Discover now