➶camouflage

210 24 26
                                    

Merhabaa 👋🏻 Arkaya şarkı ekleyebildim sonundaa 💗

Ve şarkıyla birlikte okumanızı istiyorum 😽😽

-You threw in the towel
I broke your heart
But there's a first time
for everything-

Nisa,

Niye bilmiyorum, ama mektubun daha başını okuduğum anda içimde kağıdı 1000 parçaya ayırma isteği baş gösterdi.

Tabii 1000 parçaya ayıramadım ama yapabildiğim kadar parçaladım kağıdı. Sonra da biraz orada oturup kucağımdaki ve yerdeki, rüzgara direnip uçmamış olan, birkaç kağıt parçasını izledim.

Bu sefer de, bunu yaptığıma pişman oldum. Ancak hâlâ Barış'ı görmek için şansım vardı. Bunu sesli söylemesem, içimden geçirsem bile bütün vücudumu bir heyecan kaplamıştı.

Olduğum yerden çok hızlı kalktığım için birkaç saniye başım döndü ve gözüm karardı. Bunların gitmesini beklerken ağaca tutununca da parmağıma kıymık battı.

Gene bir şeyler ters gidiyordu. Tıpkı daha ilk zamanlarda, Barış'ın Aycan'a olan tavrını kıskanıp güya pratik yapmaya gittiğim zamanki gibi.

Ama aklımdaki şeyi yapmakta kararlıydım. Üstümdeki elbise tam bir paçavra olduğu için, yanımda taşıdığım çantamdan bir elbise çıkardım.

Bu da lacivert renkti ama diğerinden daha yeni ve daha hoştu. Yakamdaki dantelleri düzelttim ve çantayı kolumun altına sıkıştırıp, elbiseyi de dizlerime kadar yukarı çekip tutarak Kerem'in gelmemi istediği yere doğru yürüdüm.

Yaklaşık 10-15 dakika sonra oraya vardım. Kimseye görünmeden Barış'ın yanına gitmek istediğim için bir ağacın arkasında durup oradakileri izledim.

Lale ve Berkan bir kovukta birlikte uyuyorlardı. Kerem, dizlerine yatan Öykü'ye kitap okuyordu ve bir yandan da saçlarını seviyordu. Hande ve Tolunay'sa, ortada müzik bile olmamasına rağmen, dönerek dans edip reverans yapıyorlardı.

Sena'yı merak edecek gibi oldum, ancak sonra bir sabah aniden ortadan kaybolduğunu hatırladım. Zaten onu ilk gördüğüm anda gözüm tutmamıştı. Ve gitmesinin nedenini de hâlâ bilmiyoruz.

Gözlerim Barış'ın olduğu yönü sonunda  bulduğunda, içimi belli belirsiz bir kelebek sürüsü kapladı. Ama sonra yanındaki Aycan'ı görünce yok oldular.

-Sakin ol Nisa, onlar arkadaşlar.

Kendime kendime mırıldanarak kendimi avuttum. Ama onları en son gördüğümde de öpüşüyorlardı, ya sevgililerse?

Ama Kerem'in dediklerine bakılırsa değillerdi. Ayrıca ne olursa olsun, ben Barış'la konuşmak istiyordum. Artık net bir şeylere ihtiyacım vardı.

Barış'a daha dikkatli bakınca, yüzünde hiçbir şeyin değişmediğini gördüm. Hepsi aynıydı ama aynı zamanda farklıydı da. Sanki büyümüştü, ama hala çocuktu gibi.

Sessizce Barış'a paralel olan ağacın arkasına geçtim ve eğilip hafifçe ayağına çarpacak şekilde bir taş fırlattım. Yaklaşık bir buçuk senedir okçuluğu bırakmış olsam da, hâlâ iyi bir nişancıydım.

Barış taşla irkildi ve geldiği yöne döndü. Sıkı sıkı iki örgü yaptığım saçlarımı öne aldım ve ağacın arkasından çıktım.

Barış'ın mesafesinden görülebilecek ancak diğerleri bakınca ağaçların gölgesinde kalacak bir konumdaydım.

Barış nihayet beni gördüğünde gülümsemesini ve yanıma gelmesini bekledim ama olmadı. Yüzü bir anlığına donuklaştı ve sonra mavi gözleri doldu ve akşam güneşinin altında parıldadı.

Sevinmemiş miydi burada olmama? Onun gözleri dolunca ben de kendimi tutamadım. Ağlamamak için sürekli gözlerimi kırpıştırıyordum.

Biraz daha bana baktı ve hiçbir şey olmamış gibi kafasını çevirdi. Gözlerini silip Aycan'ın yanından geçti ve önündeki ağaç kavuğuna girdi.

O öyle yapınca kalbimin sanki kocaman bir el tarafından sıkıldığını hissettim. Artık gözlerimi kırpıştırmam da bir işe yaramadı ve ağlamaya başladım.

Yavaşça oradan uzaklaştım. Artık aramızdaki mesafe açılınca bir ağacın dibine oturdum ve sırtımı da gövdesine yasladım.

Bana sanki kamuflaj olmuşum gibi davranmıştı. Sanki o baktığı yerde ben yokmuşum, öyle bomboş bir yermiş gibi. Belki de ondaki bulunduğumu düşündüğüm konumda da artık ben yokumdur.

Derin bir nefes aldım ve dizlerimle kollarıma gömdüğüm yüzümü kaldırdım.

Barış artık beni istemiyordu. Barış artık beni sevmiyordu. Ben? Öyleyse ben kim olacaktım şimdi? Eğer Barış'ın meftunu değilsem, hangi kimliğe bürünecektim?

-How can love die?
I got so much shit to say
But I can't help feeling like
I'm camouflage-

⬇️⬇️
Camouflage 🤧

The Archer 2: PeaceWhere stories live. Discover now