🍯Bölüm 11🍯

41 6 0
                                    

"Gelmeyeceğim! Niye anlamak istemiyorsunuz ya?! Gel-me-ye-ce-ğim-! Bu kadar basit."

"Bende gelmeyeceğim."

"Ne? Hayat sende mi?" diye yakındı Şeyma hayalkırıklığıyla.

"Tamam Balım' ı anladım, Buray orada diye istemiyor ama sen? Sen niye istemiyorsun?"

"O kadar insanın içinde... Utanırım ben." dedi Hayat sıkıntılı bir şekilde. Meryem'in farkettirmeden la havle çektiğini gördüm. Hayat'ın da huyu böyleydi işte.

"Üfff." dedi Şeyma bıkkınlıkla. İkiside pes etmiş gibi görünüyordu. E yarım saattir dilinizde tüy bitti, bence de artık pes edin yani.

"Ne yaparsanız yapın. Ama biz gideceğiz, ona göre."

"Tamam." dedim çabucak. Şeyma ve Meryem, Hayat'ın odasından çıkıp evin çıkışına doğru ilerlediklerinde Hayat bana başıyla kapıyı gösterdi. Bizde onların arkasından gidecektik. Büyük ihtimalle kıyafet-ayakkabı-takı vs. seçmek için Şeyma' nın evine gideceklerdi. Ve yine büyük bir ihtimalle de ikiside aynı şeyleri isteyecek ve tartışacaklardı. Onları sakinleştirmek için görevimizin başında olmalıydık.

Hep birlikte durağa doğru ilerledik. Ev yürüyebileceğimiz bir mesafede değildi fakat uzakta sayılmazdı.

"Ay kızlar ya! Bari otobüse binelim, dolmuş falan çekemem ben." dedi Şeyma yüzünü buruşturarak.

Şeyma' nın babası iflas etmeden önce başarılı bir iş adamıydı, fakat şimdi ellerinde kalan tek şey evleriydi. Şükür ki fazla borçları yoktu ve işin altından çıkabilmişlerdi. İşte bu yüzden dolmuşlara ve otobüslere fazla alışkın değildi Şeyma, kendine özel bir şoförü vardı. Tabii eskiden.

"Abartılacak bir şey yok Şeyma. Alt tarafı otobüs. Kısa bir süreliğine ter kokusu ve bunaltıcı sıcakla başa çıkman gerekecek. Ama bu saatte otobüs fazla dolu olmaz diye düşünüyorum." diyerek Şeyma' yı rahatlatmaya çalıştı Meryem.

"Boş olana bineriz işte, dert etmeyin bu kadar." dedim.

"İyi tamam, ev yakın zaten. Katlanacağız artık..."

Gülümsedim.

Benim gülümsediğimi görünce Şeyma da gülümsedi.

Saniyeler sonra dördümüzde salak gibi sırıtmaya başladık.

Fakat az sonra bu sırıtan yüz ifademiz, yerini dehşete bırakmıştı.

"Duruun! Binecek var bekler misiniz?!" diye cırladım.

Kaçırdığımız otobüsü, hayallerimiz elimizden kaymış da, arkasından bakakalmışız gibi seyrediyorduk dördümüzde.

"Bir de boştu yaa..." diye sızlandı Şeyma. Sıkıntıyla baş salladım. Ne vardı ki öyle mal gibi birbirimize bakıp sırıtmakta?

"Sanırım taksi durağını aramamız gerek. Bir sonraki otobüsü bekleyemeyiz." diyen Hayat'a hak verdik. En azından taksi de rahat olacaktık. Tabii bir dünya para gidecekti orası ayrı.

Allah o otobüs şoförünün belasını vers-  mesin. Vermesin.

Bir tane kılkuyruk için bela okumaya değmezdi, öyle değil mi?

Bal Çöreği | Yarı Texting -Askıya Alındı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin