🍯Bölüm 15🍯

38 5 2
                                    

Selamlar, nabersiniz ballar? 🖤

🍯

2 hafta sonra...

Son 2 haftadır bitmiştim. Etrafımdaki tüm renkler solmuştu, hiç bir şey bana keyif vermiyordu. Nefessiz kalıyordum şu her saniyesine lanet ettiğim dünyada, o yokken.

"Balım, kuzum yapma böyle. Lütfen bırakma kendini. Bak. Sana söylemiştim değil mi? Bu işin sonunda canı yanan sen olacaksın demiştim. Vazgeç bu aşktan meleğim-" Sözlerini bitirmesine izin vermedim ve öfkeyle Meryem'e döndüm.

"Devam etme! Çünkü vazgeçmeyeceğim! Kimse vazgeçiremez beni Buray'dan. Seviyorum diyorum anlamıyorsunuz! Aşığım diyorum anlamıyorsunuz! Anca göz devirirsiniz! Nefes alamıyorum ya ben! Görmediniz! Gözünüzün önünde kahroluyordum görmediniz! Ben Buraysız yaşayamıyorum işte! Bitkisel hayata giriyorum onsuz. Yapamıyorum işte. Ben canımı, hayallerimi, hedeflerimi, sevdiklerimi bile feda ederim onun için! Belli ki siz hiç aşık olmamışsınız. Olsaydınız eğer biraz olsun anlardınız beni! 2 dakika etrafta gözükmese nasıl endişelenirdin biliyor musun aşık olsaydın? Ama o yok! 2 dakika değil, tam 2 haftadır sesi soluğu çıkmıyor o çocuğun, 2 hafta! On beş gün! 360 saat! 21,600 dakika! Şimdi sen karşıma geçmiş vazgeç diyorsun. Nah vazgeçerim!"

Sesim bile titremişti ben bunları söylerken, sinirden, çaresizlikten, üzüntüden... En çok da aşktan, özlemden titremişti deli gibi. Sinirle soludum ve arkamdan seslenen Meryem'i es geçerek arkamı döndüm. Onunda titriyordu sesi. Pişmanlıktan...

Ağzımdan kaçan acı hıçkırıkla içimden bir küfür savurdum. Yine biri matkapla başımı deliyormuş gibi ağlayacaktım anlaşılan. Ağlayacak uygun bir yer aradı dolu dolu olmuş gözlerim. En sonunda gözden uzak bir bank gördüm ve o tarafa doğru ilerlemeye başladım. Banka oturur oturmaz hıçkırarak ağlamaya başladım. Sanırım bedenim oturarak ağlamaya alışmıştı. Hıçkırıklarımın arasında kıkır kıkır gülmeye başlamıştım şimdi de. Efendim? Sinirlerimin bozulduğu çok mu belli oluyor?

Tam bu sırada arkamdan gelen sesle irkilerek başımı kaldırdım. Ah, hayır. Buray değildi. Keşke, keşke o olsaydı ama...

Ulaş keyifsizce gülerek yanıma oturdu. "Birileri kafayı sıyırmış anlaşılan." Ulaş'ın dediklerinden sonra gülmem daha da şiddetlenmişti. Deli miydim ben?

"O sensin değil mi?" diye sordu Ulaş tebessüm ederek. Ürkekçe güldüm.

"Kim ben mi?"

"Bal Çöreği." dedi Ulaş bana her şeyi anladığını gösterir bir bakış atarak. Daha fazla saklamama gerek yoktu. Evet anlamında başımı salladım.

"Biliyordum. Aslında tam Buray'ın kafasından bir kızsın. Hem sen mesaj attığında yüzünde hep bir gülümseme oluyor. Bence sana karşı tamamen boş değil." dedi göz kırparak. O an içimde son zamanlarda pek olmayan bir şey oldu. Derinlerde bir yerlerde bir kıpırdanma oldu, tatlı bir his bırakarak yukarı doğru tırmandı. Sanırım umuttu bu. Delicesine bir umut.

"Gerçekten mi? Doğru mu söylüyorsun Ulaş?" diye sordum gülümseyerek.

"Böyle bir şeyin yalanı olmaz Balım." dedi ciddiyetle. Ulaş'ın ciddileşmesiyle benimde yüzümdeki tebessüm dondu.

"Nerede olabilir Ulaş? 2 haftadır nerede olabilir ki?" diye sordum çaresizce.

"Bilmiyorum Balım, bilmiyorum!" dedi saçlarını çekiştirerek.

"Allah beni kahretsin! Daha canımdan çok sevdiğim kardeşimin başına bir şey gelmiş mi onu bile bilmiyorum!"

"Şşş, Ulaş... Deme öyle. Senin onu ne kadar sevdiğini en iyi ben bilirim. Onun için ne fedakarlıklar yaptığını... Eskiden sırf Buray öğretmenden azar yemesin diye her ödevden ikişer tane yapardın. Birlikte eve gittiğinizde Buray'ın yaptığı yaramazlıkarı sen üstlenirdin. Ona zarar verene sen iki misli zarar verirdin. Şimdi hiç bir şey için kendini suçlama. Buray bu, takmıştır bir şeyi kafasına, biraz daha zaman geçsin tıpış tıpış gelir." diyerek güldüm. Acıydı. Ondan daha fazla kahrolmama rağmen onu teselli etmem acınasıydı.

"Teşekkür ederim." dedi minnettarlıkla. Daha sonra kafası karışmış gibi bana baktı. "Sen bunları nereden biliyordun peki?" diye sordu.

"Belki de Buray'ı senin sandığından çok daha fazla seviyorumdur. Ayrıca Buray'a bir şey yaptırmak istediğinde bunları anlatıp koz olarak kullandığını bilmiyorum sanma." dedim yalancı bir kızgınlıkla. Hayretle başını salladı. "Sen çok fenasın."

Tam bu sırada yanımıza yaklaşan birini gördüm. Şeyma'yı. Ulaş'a büyük bir kızgınlıkla bakıyordu. Nedenini bilmiyordum ama bana da öyle.

"Ne o?" diye alayla konuşmaya başladı. "Bizim güldürebilmek için bin takla attığımız yüzün, Ulaş'ı görünce mi gülmeye başladı?" diye sordu Ulaş'a bakarak. Bakışları nefret kusuyordu.

"Şeyma sen... Sen neyi ima etmeye çalışıyorsun Allah aşkına?!" diye sordum hem merakla hem de öfkeyle. Artık bende merak etmeye başlamıştım Şeyma'nın bu büyük Ulaş nefretini. Şeyma bana döndüğünde biraz olsun yatıştığını gördüm.

"Balım, bunun gerçek yüzünü nasıl göremiyorsun?"

"Ne diyorsun sen Şeyma?" diye sinirle sordu Ulaş. Burada neler dönüyordu böyle?

"Bak Şeyma, belli ki Ulaş hakkında yanlış şeyler düşünüyorsun. Belki bir hatası olmuştur bilmiyorum, sonuçta hatasız kul olmaz ama onu senden daha iyi tanıyorum. Ve o iyi biri, çok iyi biri. Biliyorum ben." dedim Şeyma'yı sakinleştirebilmek adına. Fakat söylediklerim onu daha fazla sinirlendirmekten başka bir şeye yaramamıştı.

"Biliyorsun öyle mi? Peki şeyi de biliyor musun? Immmm, Hayat'ın kardeşinin, Ulaş'ın eski sevgilisi olduğunu?"

NE?!

🔥🔥🔥

Uuuuu! Ortalık karışacak sanki, ha?

Sizce Buray nerede olabilir?

Ulaş gerçektende böyle bir şey yapmış olabilir mi ya da bu işin arkasında başka nedenler mi var?

Yeni bölümde görüşmek üzere ballar, ben kaçar ❤🍯

Bal Çöreği | Yarı Texting -Askıya Alındı-Where stories live. Discover now