7; arkadaşların seni merak edip görmeye gelmişler

3.6K 313 73
                                    

7; Arkadaşların Seni Merak Edip Görmeye Gelmişler

Bütün günü odamda geçirmek konusunda istikrarımı koruduğuma inanırken kapım nazikçe çalındı, sükûnet içindeki babam, son çıkışının ardından bir çırpıda örttüğüm perdeyi, bundan zevk alıyormuşcasına yavaşça araladı. "Camı kapalı tutarsan havasız kalırsın," diye öğütlerken camı açıyordu. "Acıktın mı? Bir şeyler hazırlayayım mı oğlum?" Uzandığım yatağımın kenarına oturduktan sonra saçlarımı okşamaya başladı. "Olur," dedim yorgun çıkan sesimle. İştahımın olmadığını söylesem üzerime gitmeye devam ederdi, üzüntüden hasta olduğuma kesinkes inanır, eve doktorumu çağırırdı. İkisinin başıma dikilip ahlanıp vahlanmasını istemiyordum. Bugün benim için zaten fazlasıyla kaygılanmıştı, sabah, okula gitmek istemediğimi duyunca "böyle olacağı belliydi" derce iç çekti, beni yalnız bırakmayacağını söylediğinde şaşırmadım, yine de bu, hizmetçilerin hepsine günübirlik izin vererek kahvaltıyı kendi elleriyle hazırlamasını bekleyeceğim anlamına gelmiyordu. Annemin beni her seferinde dağıtmasına seyirci kalmanın babamın canını nasıl yaktığını sadece tahmin edebilirdim, yine aynı şekilde, her defasında anne eksikliğini yeniden fark etmenin acısını babam da sadece tahmin edebilirdi. "İyisin artık, değil mi?" diyerek saçlarımda dolaştırdığı elinin yüzüme inmesine izin verdi. "Kötü değildimki baba," dedim omuzlarımı silkerken. "Sadece okula gitmedim."

"İyi olduğundan emin olmak istiyorum," dedi gözleriyle gözlerimi severken. "İyiyim," dedim. Saatlerdir yatağımda uzanmış annemi düşünüyordum, onun da içinde olduğu hayaller, yaşanmamış, yaşanması imkansız anlar kuruyordum. Zihnimde; bana baktığında sadece beni, babam veya aralarındaki husumet, geçmiş, gelecek olmadan, yalnızca beni gördüğüne inanıp çocuk kalbimi avutuyordum. Keşke hiç gitmemiş olsaydı demekten kendimi alamıyordum, babamı veya belirli mekanlara sıkıştıramadığını söylediği ruhunu bahane edip beni bırakmasını kabullenemiyordum. Tanıdığım kadarıyla babam birisini evliliğe, çocuk yapmaya, çocukla ilgilenmeye zorlayacak biri değildi. Aslında, onun kimseyi istemediği bir şeye zorlamayacağını iyi biliyorum, annemse ele avuca sığmayan biri gibi görünüyordu, bir kararı bir kararına uymayan, kendi dediğini kendi sorgulayacak birine benziyordu. Belki de hepsi benim yanlış izlenimlerimdi, belki de babam zamanında ona çok baskı uyguladı, belki onu aldattı ve annem de babamdan nefret etmemem için benden saklamak istedi, belki babamın hiç bilmediğim karanlık tarafına şahit oldu, fakat böyle fikirler tepemde dolaşırken annemi tanımadığımı fark etmek tüm zihnî faaliyetlerimi durduruyordu. Fütursuzca etrafa saldıran fikirlerim gerçeğe ulaşamadıkları için zihnimin durağanlaşması kaçınılmaz oluyordu, öğrenmek isteyip de öğrenemediklerim içime dert oluyordu. "Güzel," diye memnuniyetle konuştu babam. "Arkadaşların okula gitmediğin için seni merak edip görmeye gelmişler."

Benim tek arkadaşım olmasına ve babamın bunu çok iyi bilmesine karşın çoğul ek kullanmasına şaşırdım ve şaşırdığımı gösteren bir ifadeyle önce babama sonra odamın kapısından içeri giren iki bedene baktım. Bu sırada, bunca şaşkınlığıma rağmen saçlarımı öpüşündeki şefkati hissedebildiğim babam odadan çıkmıştı. O gider gitmez dünden beri duymadığım ses kendini duyurdu. "Baban az önce saçından mı öptü seni?" Alayla sorduğu soruya hayret ettim, dün olanlardan sonra ukalalığından biraz olsun ödün vermesi gerekirdi, dün sarf ettiğimiz lafları tartışıp sorunlarımızı çözeceğimize inanıyordum oysaki. Yanına sınıftan birini alıp karşımda benimle dalga geçmeyi aklından geçirdiği için ondan nefret ettim. Bir yandan da tüm gerçekliğiyle orada dikilen Yewon'un karşısında yatıyor olmak rahatsız hissetmeme neden oldu, hızla oturur vaziyete geldim, birbirimize birbirimizi sorgulayan bakışlarla bakarken sınır bilmez arkadaşım açıkladı: "Sen okula gelmeyince seni merak ettik." Beni dünden bugüne merak edecek son kişi bile değildi, tek amacı ikimizin saçmalayışını seyredip eğlenmekti. Yewon, "Merhaba Jimin," diyerek doksan derece eğildiğinde eğlencesine meze olacağımız kesinleşti. "Eğer rahatsızlık verdiysem-"

shameless friend,, kookminWhere stories live. Discover now