6

142 31 28
                                    


İki genç her zamanki yerde otururlarken içlerinden daha cüsseli olan konuyu bir anda değiştirdi. "Sana bir şey söylemeliyim."

Senku oturduğu yerden merakla karşısındakine bakarken Tsukasa ise itiraf etmekten vazgeçti. Eğer Senku onu o şekilde sevmiyorsa bir daha görüşemeyebilirlerdi.

"Yakında sınavlarım başlıyor, onlar bitene kadar gelmeyeceğim." Hızlı düşünüp yalan olmayacak bir cümle seçti. Evet, bu iyi olmuştu. Hem gerçekten de sınavları yaklaşıyordu.

Senku başını sallayarak yavaşça konuştu. "Evet, şey. Ben de sana kanıtımı göstermek için iyi bir zaman olacağını düşünüyorum. Sınavlar bitince ilk buluşmamızda söyleyeceğim."

Tsukasa başta kafası karışmış göründü ama sonra aklına hayalet muhabbeti geldi. "Yani gerçekten de bir kanıtın var. Merakla bekliyor olacağım."

"Evet, ben de çok merak ediyorum. Ne olacağını tahmin edemiyorum. Nasıl tepki vereceğini..." Senku durgun görünüyordu, gözlerinin derinliklerinde endişe ve biraz da korku gizliydi. Onun bu solgun bir çiçeğinkine benzeyen kırgın havası Tsukasa'yı da etkiledi.

"Senku, bir sorun mu var? Okulda bir şey mi oldu yoksa?" Çocuk çekingen bir tavırla arkadaşına baktı. "Hayır, okulla ilgili değil. Bu... Şey, bilmiyorum, nedense yorgun hissediyorum iki gündür."

"Hani dahiler hasta olmuyordu?" Tsukasa ceketini çıkarıp Senku'nun omuzlarına attı ve ateşine bakmak için elini alnına yerleştirdi. "Ateşin yok, biraz dinlensen geçer. Bence erken gitmelisin bu gün."

Senku gözlerini kaçırdı ve dizlerinin kendine çekip sarıldı. "Eve gidemem..." Çocuk kendi kendine mırıladanırken Tsukasa kelimeleri yakaladı.

"Eve gidemez misin?" Tsukasa karanlık bir aurayla sorarken Senku açıkça paniğe kapıldı. "Senku, evde kötü şeyler olmuyor değil mi?"

Genç bunun ne kadar mantıklı olduğunu fark etti bir an. Senku evde şiddete veya tacize uğruyordu, bu yüzden buraya erkenden geliyor ve geç olana kadar da ayrılmıyordu. Her şey yerli yerine oturmuştu şimdi ve Tsukasa da çok sinirliydi.

Senku ellerini iki yana saklarken panikle konuştu. "Hayır hayır, öyle değil!" Öfkeden neredeyse titreyen genç çocuğun ellerini tuttu ve yüzüne yaklaştı. "Senku, yalan söyleme."

"Yalan söylemiyorum, Tsukasa. Sadece yanlış anladın. Of neden duydun ki onu.." Senku birleşik ellerine bakarken kalbinin korkudan mı yoksa sevgiden mi bu kadar hızlı attığını anlamaya çalıştı.

Tsukasa bir eliyle çocuğun çenesinden tutup başını kaldırırken diğeriyle de avcunda olan minik eli sıkıca tutmaya devam etti. Çocuğun gözlerinin içine baktı ve yeniden konuştu. "Öyleyse gözlerimin içine bakarak söyle bu sefer. Evde şiddete veya tacize uğruyor musun? Yoksa gerçekten de yanlış mı anladım? Bana asla yalan söylemediğini biliyorum, Senku. O yüzden şimdi de söyleme."

"Evet, doğruyu söylüyorum. Evde herhangi bir sıkıntım yok. Yanlış anladın." Senku aşık olduğu kişinin gözlerinin içine bakarak konuştu ve başını geri çekip başka tarafa bakmaya başladı. Tsukasa derin bir nefes bırakarak geri çekildi ama çocuğun elini tutmaya devam etti.

"Tsukasa, sınavların bitince saha her şeyi anlatacağım tamam mı? Şimdi bunları anlatmaya o kadar da hazır değilim. O zamana kadar biraz kafamı toparlamam gerekiyor." Senku gözlerini hâlâ birleşik duran ellerine bakarak söyledi ve Tsukasa'nın kelimelerini hatırlarken vicdan azabı çekti. 'Bana asla yalan söylemediğini biliyorum, Senku.' O an doğruyu söylemişti belki ama bu önceki günlerde söylediği yalanları geri alamazdı.

Tsukasa artık gideceğini söyleyip kalktı ve ağaçta uzaklaşmaya başladı. Bu iki gencin birbirlerinden ayrılırlar huzur, mutluluk veya neşe yerine gerginlik hissettikleri ilk seferdi.

İşte bölüm! Son günlerde birkaç kişi (2 ya da 3) hayaletlik yapmayıp oy verdiler ve bu beni çok mutlu etti. Yorumlarınız ve ilginiz için teşekkürler 💕

SONRAKİ BÖLÜMDE HER SEY ORTAYA ÇIKACAK!!

Cherry BlossomOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz