7.Bölüm: Kuruyan Gül Bahçeleri

2.1K 61 3
                                    


Kadın. 

Dünyayı başlı başına elinde tutan ve tüm sükunetiyle içinde tutan kadın. Yaşadığı her devirde zulüm gören ama aslında lider olan kadın. Bedeni var olduğu sürece acı çeken kadın. Affeden ama unutmayan kadın. 

Doğduğunda bebek, çocukluğunda hanımefendi, evlendiğinde anne, yaşlandığında bilge olan kadın. Üzerine hep bir vasıf yüklenen kadın. 

Kadınlarımız.

Gözünü açtığı andan itibaren yaşadığı devir ne ise onun ağırlığını taşımaya mecbur bırakılmıştır ama güç bu ya, her daim kazanan olmuştur kadın. 

Erkek gibi sevmez gösterişi öyle. Ben fethettim demez mesela bu toprağı, savaşta adı bile geçmez. Öyle değil midir gerçektende? Değildir. Öne erkeği oturtur ve hep bir adım geriden izler Dünya ' yı, sürekli eğilir ve fısıldar önündekine yapması gerekeni. Sanırlar ki önde olduğu için erkek yapmıştır her şeyi.  

Dünya çoğu zaman onu hor görür ama farkındadır ona olan muhtaçlığının. Ona olan muhtaçlığını kıskanır ve onu susturup sindirmek ister. Sen evinde otur der, çocuk doğur. Ya da elinin hamuruyla erkek işine karışma. Ne var ki erkek işinde?  Savaş mı? İyide savaş meydanda değil, politikada kazanılmaz mı? Hem meydanda olsa ne olacak? Kadın kendini eğitemez mi? 

Ares savaş tanrısı olmasına rağmen neden yenilir zekâ tanrıçası Athena ' ya hep? 

Gözyaşlarım yanaklarımdan düşerken düşündüm bunları. Mert benden güçlüydü ama zeki değildi. O beni öldürürdü ama ben bir kere ölsem bin dirilirdim, diriltirlerdi. Özgecan ' ı unutmayanlar beni mi unutacaklardı? 

O gün Mert işini bitirip üzerimden kalktığında büyük bir savaşın ortasındaydım ve bu savaşın ciddiyeti ilk kez bu kadar çarpıyordu yüzüme. 

Karşımda hasta bir adam vardı, eğer gidecek olursam beni kendi bebeğini öldürmekle tehdit edecek kadar hasta. 

Deli gibi korkuyordum. Bebeği şimdi saklayabiliyordum ama bir yerden sonra elbetteki karnım belli olacaktı, o zaman ne yapacaktım? Gitmek için bir hamle yaptığımda karnıma bıçağı saplasa ne yapabilirdim? 

Elimle ağzımı kapattım hıçkırıklarımı duymasın diye. Odadan çıkıp gitmek istiyordum ama karnım o kadar çok acıyordu ki oturduğum pozisyonu bile değiştiremiyordum. 

Bu bebek masumdu,  ona bunu yapmaya ne hakkım vardı? Daha doğmamışken canını bu kadar yakıyorsam doğduktan sonra ne olacaktı? Peki doğabilecek miydi? Mert ' in bir anlık sinirle bir bıçakla büyümüş karnımı deldiğini düşündüm. Bunu gözlerinde görmüştüm, yapardı. 

 Hamile olduğumu söylemeden ve göbeğim çıkmadan gidebilir miydim? Ama o zamana kadar da bana tekrar tekrar tecavüz edecek, belki de bir bebek haberi gelmediği için beni dövecekti. Ona sadece boş bulunduğu anlarda saldırabiliyordum yoksa benden çok güçlüydü. 

Belki dayağa katlanabilirdim ama tecavüze katlanamazdım, buna alışamazdım. İntikamımı alacaktım ama günün sonunda bu herif beni bu odaya sokacaktı ve ben onu zekâmla yendikçe o da beni gücüyle ezecekti. 

Belki de bu bebeği aldırmak en doğrusu olacaktı. 

Aldırmak kelimesiyle beynimde bir deprem olduğunda gözümden tekrar yaşlar boşaldı. Oysa o kadar hevesliydim ki onu doğurmak için.  

Ama doğru olan buydu, önümde çok yol vardı ama hepsinin sonu bir şekilde bebeğin ölümüyle sonuçlanıyordu. 

Ya onu aldıracaktım, ya burada kalacaktım ve Mert ' in ağır tecavüzleri ve dayakları yüzünden düşecekti, ya hamile olduğum anlaşılacaktı ve ben gitmek istedikçe Mert biraz daha sert bir şekilde karnıma bıçak saplayacaktı, ya da biz bebekle bir şekilde kurtulacaktık ancak ben yaşadıklarımdan sonra ona baktıkça Mert ' i görecektim.    

Özgür Kuş ( Güçlü Kadınlar Serisi - I )Where stories live. Discover now