3. Bölüm

419 39 28
                                    

Dolabın karşısında ne giyeceğimi düşünürken dudaklarımı ısırdım. Üniversitede ilk günümdü ama ben ne giyeceğimi bilmiyordum. Her zamanki gibi sweet ve pantolon mu giymeliydim yada Gömlek giysem çok mu resmi olurdu? Ellerimle saçlarımı karıştırıp odaya döndüm. Bu sabah yeni bir çocuk gelmişti yurt odasına ve alel acele eşyalarını yerleştirmiş ve şuan da çantasına koyduğu birkaç kitaptan anladığım kadarıyla üniversitesi için hazırlanmaya başlamıştı.



Odada şuanlik o ve ben vardık ve o geldiğinde Günaydın diyerek sevecenlikle odaya girmesine rağmen ağzımı açıp günaydın bile diyememiştim. Utangaç bir çocuktum ve bu utangaçlığımla çocuğun moralini bozmuş olmalıydım. Ben cevap vermeyince oda dudaklarını bükerek önüne dönmüştü.



Benden 5-6 cm kısa duruyordu ve oldukça düzgün bir fiziği vardı. Saçları sarı renkti ve ona oldukça yakışmıştı. Onun giydiklerine baktığımda beyaz gömlek ve altına kot pantolon giymişti. Spor ayakkabısını da ayağına geçirip omzuna çantasını astı ve kapıya doğru yöneldi.


Gideceğini anladığımda hemen ona seslendim. Bir arkadaş edinmek istiyordum ve o çok tatlı birine benziyordu. "Hey bakar mısın?" Çocuk bana doğru döndüğünde ona doğru iki üç adım atıp elimi uzattım. "Şey, sabah için üzgünüm. Tanışabilir miyiz?" Derken utançla kafamı eğdim hafifçe. Çocuğa doğru kafamı kaldırdığımda çocuk elimi es geçip bana yavaşça sarıldığında şaşırıp kaldım. Yutkunup ellerimi sırtına koydum hafifçe. Geri çekilip kocaman gülümseyerek bana baktı. "Ben Jimin. Tanıştığıma memnun oldum" dediğinde gülümsemesi yüzüme bulaştı ve gülümsedim bende.



"Ben de Taehyung. Şey hangi üniversiteye gidiyorsun diye soracaktım" dedim ensemi kaşıyarak. "İlsang üniversitesine gidiyorum. Ya sen?" Dediğinde gülümsedim. "Bende oraya gidiyorum!" Jimin hemen koluma girerek "O zaman beraber gidelim" dediğinde kıkırdadım. Çok cana yakın ve tatlıydı.


Üniversiteye kadar beraber yürümüştük ve sürekli konuşmuştuk. Çok komik de bir çocuktu ve kesinlikle yakın arkadaş olmuştuk. Yani ben yakın arkadaş ne demek tam bilmesem de o telefon numaramı almıştı, tatlı olduğumu söylemişti ki bende onun hakkında böyle düşünüyordum.

Benden bir yaş büyüktü ve o da tıp okuyordu. Yani bazı dersleri birlikte alabilirdik. İlk defa şans yüzüme gülmüştü. Geçen sene de burada aynı yutta kalmış ve şimdi okula devam etmek için ailesinin yanından yeni dönmüştü. İlk tanışmamız olduğundan ona ailem olmadığını falan söylememiştim. Eğer ona güvenirsem söylerdim ama şuan daha çok yeni tanışmıştık.


Üniversiteye geldiğimizde benim sınıfımı beraber öğrenip beni o sınıfıma kadar bıraktı ve sınıfta biraz oturup benimle sohbet etmeye devam etti. Sonra ders saati geldiği için gitmek zorunda kaldı. Ben de hocanın gelmesini beklerken telefonla uğraşıyordum.



Biraz sonra ortamın sessizleşmesi ile kafamı kaldırıp  herkesin baktığı yere baktım. Öğretmenler masasının önüne birinin geçip kitaplarını koyması ile herkesin dikkati öğretmenler masasına çevrilmişti. Öğretmenler masasına kitaplarını yerleştiren hocaya baktığımda yutkundum ve sessiz bir küfür mırıldandım. Küfür mırıldanmamdan bir saniye sonra sanki beni duymuş gibi kafasını kaldırıp tam gözlerimin içine baktı.

Beni duymuş olamazdı değil mi? Arka sıradaki çocukların bile duymayacağı bir ses tonunda konuşmuştum, duyması imkansızdı. Bana baktığında gözlerinde bir anlığına farklı bir bakış yakaladım ama simsiyah gözlerinden korkup bakışlarımı kaçırdım.


Bu oydu. Parkta adamı kanlar içinde bırakan deri ceketli. Korku tüm bedenimi esir alırken çarpıştığımız aklıma geldi. Ah kesinlikle beni tanımıştı.



BloodThirsty 'KookV'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin