17.Bölüm

5.4K 132 36
                                    

Gözlerimi açtığımda beyaz bir tavan ile karşı karşıya geldim. Güneş doğmuştu çoktan. Evde olmam gerekiyordu. Aniden doğruldum kalktığım yerden. Salama'nın evindeydim. Buraya nasıl gelmiştim? Beni nasıl taşımıştı buraya kadar? Arabası yoktu... L şeklindeki koltuğun diğer tarafında Salama bana bakıyordu. Doğrulunca hemen elleri ile tuttu beni. "Mira! Kalkma hemen. Yat biraz... Lütfen..." dedi. Sesi oldukça sevecen çıkıyordu. Üzerime titriyordu. Çok güzel bir histi. Zihnim biraz bulanık olmasa hemen dudaklarına yapışırdım ama çok yorgundum. Tekrar uzandım sırt üstü. Tavana bakarak "Neler oldu?" diye sordum. Sesim zorlukla çıktı. Bitkindim.

Elleri ile nazikçe şakaklarımı okşadı. Eğilip alnıma ıslak bir öpücük kondurdu. Sonra alnıma alnını dayadı. "Çok korktum sana bir şey olacak diye." dedi.

-Ben... Ben buraya nasıl geldim Salama?

-Bodine bıraktı bizi.

İlk başta tam olarak ağzından çıkan cümleyi idrak edemedim. Eğer Bodine bizi, Salama'nın evine bıraktıysa ilişkimizi biliyordu. Aslında herkes biliyordu zaten ancak Bodine bunu kabullenmiş olmalıydı. Ama neden? Neden bizi kabullenmişti? Beni Salama'ya karşı uyaran kişi aynı zamanda onun evine bırakmıştı? Belki de o da biliyordu aşkın ne olduğunu. Olgun davranmıştı.

Bir süre sessizce alınlarımızı değdirdik. Konuşmadan uzun diyaloglarda bulunduk. Aşkımızın sıfatına uyan bir desibelde hislerimizi paylaştık. Herkes birbirine kızgındı birkaç saat öncesinde. Şimdi ise herkes birbirini anlıyordu. Aradığım şey de buydu zaten.

"Keşke hep benimle kalsan burada." dedi Salama. İçten söylemişti. Vahşi görüntüsünün altındaki romantik kadın konuşmuştu. Aynı fikirdeydim bende onunla. Keşke karısı olabilseydim onun. Keşke birlikte yaşlanabilseydik. Her şey ne kadar basit ve güzel olurdu...

"Senden şüphe ettiğim için özür dilerim." dedi Salama.

-Bende sana bağırdığım için özür dilerim.

-Hayır... Hayır... Hep söyle içindekileri... Sadece bayılmadan söyle.

-İyi miyiz?

-İyiyiz.

-Hep iyi olacak mıyız?

-Olacağız.

-Söz mü?

-Söz.

Hayatımda belirli anlar vardı. Oldukça mutlu olduğum anlar. Mesela bir keresinde doğum günü pastamı babam özel olarak bir pastanede yaptırıp eve getirmişti. Çok gösterişli bir pastaydı. Etrafı vanilyalı dondurma ile çevrili ve ortası çikolatalıydı. Katmanların arasına muz dilimlenmişti. O zamanlar babam konuşuyordu. Gülümsüyordu. Hareket ediyordu. Beni seviyordu. İşte Salama da bu özlediğim özellikleri buluyordum. Bana bu kadar erkeksi ve güzel bir şefkat ile yaklaşan ikinci insandı hayatımda. Onun dudakları babamın bize getirdiği muzlu çikolatalı pasta gibiydi.

Biraz gözlerimi kapattım. Salama'nın narin parmakları gür siyah saçlarımda geziniyordu. İşte o an bir şeyin farkına vardım. Artık harekete geçmeliydim. Eğer sessiz kalmaya devam etseydim, aşkımın sessizliği daimi olacaktı. Yerimden güçlüce doğruldum. Salama'ya döndüm. "Salama... Sana bir şey diyeceğim." dedim. Bana baktı. Hala kalkmamam gerektiğini düşünüyordu. Endişeliydi. "Benimle bir ömrü geçirir miydin?" diye sordum. Gözlerini açtı mutlulukla. Mavi gözleri sonuna kadar açılmış bir şekilde bana bakıyordu. "Tabi ki de..." dedi.

-Ben şimdi eve gidiyorum. Halletmem gereken son bir şey var. Ondan sonra artık tamamen seninim...

-Anlamadım. Ne yapacaksın Mira?

-Aramızdaki aşkın sesi kısılmış... Biraz sesini açacağım...

Sessiz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin