2.Bölüm:"BENDEN GİZLİ ALINAN KARAR"

168 90 194
                                    

Anahtarı kapıdan çıkartıp içeriye adım attığım gibi babamın iri cüssesi beni karşıladı. Ummadığım anda gördüğüm için  bir iki adım geriledim.

"Oo kızım bu saate nereden geliyorsun?"

   Babamın cümlesiyle gözüm istemsizce karşıdaki duvarda asılı olan beyaz siyah rengindeki saate gitti.Daha akşam ezanı okunmasına yarım saat vardı.Akşam ezanından önce babam evde olmadığından dolayı sorun olmuyordu.

"Baba gizemlere gitmiştim."

"Bir daha gizeme gitmeyeceksin harika."

   Babam niye böyle davranıyordu ki.Ben sadece gizem ve hastaneye çıkma bahanesiyle evden çıkıyordum.Şimdi ona da yasak geldi.İyice ev bana hapis olacak gibi gözüküyordu.

"Kızım bana yardım etmeye gelsene"

    Annemi hiç sevmiyordum.Çünkü babamın yalakası olduğu için... Ne zaman bir hata yapsam babamdan azar işitsem sessizce köşede bizi izlerdi.Hiç araya gireyim de kızımı bu adamın elinden kurtarayım demez.Şimdi beni savunursa çok sevgili kocasıyla arası limoni olur.Harikaya değer mi? Bu düşünceler kafamda uçuşarak annemin yanına gittim.

"Anne ne yapayım?"

"Kızım şu yıkadığım çeri domatesi,salatalık,marul,soğanla bize çoban salatası yap da fırında tavuğun yanında yiyelim."

   Yarı rica yarı emir tadında olan cümlesinin ardından çoban salatasını yapmak üzere elimi sabunla yıkadım.Önce marulu onun ardından çeri domatesini doğradım.Salatalık ve soğanın kabuklarını soyduktan sonra doğradım.Doğrama işini bitirdikten sonra hakiki zeytin yağını üzerinde gezdirdim.Bir tutam tuzu dökmeyi ihmal etmeyip kaşıkla bir güzel salatayı karıştırdım.Ben yaptım diye söylemiyorum ama enfes görünüyor.Salatayı kayık tabağı diye adlandırılan tabağa boşalttım.

    Babam sofraya oturmasıyla yemek yemeye başladık.Karnımı bir güzel doyurduktan sonra sofradan kalkıyordum babamın eli engel oldu.

"Harika senle önemli bir şey konuşacağım."

   Aha geliyor bir yasak daha.Kesin bu sefer diyecek ki telefonunu alıyorum.Bu aklıma gelince istemsizce gülümsedim.

"Buyur babacım"

"Harika hayırlı bir kısmet var.Senin hanım hanımcık hareketlerini görünce en küçük oğluyla evlendirmek üzere benim iş yerimi araladılar."

Babamın bu cümlesini beklemiyordum.Benim gibi cadı bir kızı kim oğluna isterdi ki.beni sadece sevdiceğim olan Muhammed çekerdi.

"Baba ben evlenmek istemiyorum.Sen gidip onlara bir güzel dille kızım evliliği düşünmüyor dersin."

    Babam bu kurduğum cümleye sinirlenmiş olacak ki yerinden kalkıp karşıma Eyfel kulesi gibi dikildi.

"Kız sen bizi millete rezil mi edeceksin? Ben uygun gördüm ve yakında seni istemeye gelecekler."

"Baba sen evlenmeyeceğin için senin uygun görmen umurumda değil.Yani baba diyeceğim o ki ben evlenmeyeceğim.

    Babam sinirine daha fazla hakim olamayıp yüzüme okkalı bir tokat yapıştırdı.Zaten küçük hata da hemen bu tokadı tattığım için bana koymazdı.

"Baba senden nefret ediyorum! Artık senin gibi bir babam yok."

Bunu içimdeki gerçekçi duygularımın yardımıyla söyledim.Kalbimde bir sevdanın külleri dolaşırken ben nasıl huyunu suyunu bilmediğim bir adamın soyadını taşıyacağım?

"Allah'ım ben nasıl bu çıkmaz sokaktan çıkacağım? Lütfen bana yardım et!"

   Şu saatten sonra yapacağım tek şey biraz önce ettiğim duayı etmekti. Duamdan beni ayıran telefonun bildirim sesi oldu. Kimden geldiğini öğrenmek için telefonun kilidini açtım. İçimi huzurla dolduran sevdiğimden gelmişti.' iyi geceler meleğim' yazmıştı. Ben de karşılık vermek adına 'sana da paşam' yazdıktan sonra gönder tuşuna bastım.

..........................................................................................................

  Kuşlar, kelebekler, cinler, böcekler hepsi çoktan güne merhaba dedi. Kuşların cıvır cıvır sesleri uyanmak istemediğim uykumdan kaldırdı. Üzerimdeki ayıcıklı pijamamı çıkarttıktan sonra mutfağa geçtim. Beni çok seven abim ,her ne kadar baba demek istemediğim adam, babama karşı gelemeyen annem yemek masasında oturuyordu. Bende hiç ses çıkarmadan abimin yanına oturdum. Yemeğime konsantre olmuşken lanet kapının zili çaldı.

"Kız kalk kapıya bak!"

    Yalaka anneme hiçbir şey demeden kapıyı açmak için yerimden kalktım. Kapıyı açtığımda 1.90 cm boyunda, koyu kahverenginin en güzel tonunda olan göz rengi, kahverenginin en tatlı saç rengine sahip erkekle göz teması kuruyordum. Daha fazla göz zinasına girmeyim diye iletişime geçtim.

"Buyurun kime bakmıştınız?"

"Burası Kamil Ateşin evi mi?"

  Bebek gibi tatlı ses tonuna sahip olan çocuğa cevap verecekken babamın iğrenç ses tonu zarif kulaklarımı doldurdu.

"Kızım çekilsene biricik damadım içeri girsin."

    Bu çocuğa biricik damadım dedi ya...Acaba ben onunla evlenecek miyim? Onunla evlenmeyeceğim için o da senin damadın olmayacak. Damadın olacak kişi varsa o da Muhammed Yenilmez.

"Sende bu baba olduğu sürece anca Muhammed'le rüyanda evlenirsin."

    Ne zaman kendimle sohbete girsem iç sesim sazan balığı gibi ortaya atlıyor.

"Yine mi iç sesim. Bak ben Muhammed'le evleneceğim sende bakacaksın."

"He, kesin evlenirsin."

"Of git başımdan ..."

Deyip iç sesimi kovdum.

.......................................................................................

Zor imtihanlar olmalı ki sevdanın kıymeti bilinsin...

MEDCEZİR'DE AŞKWhere stories live. Discover now